Danıştay Kararı 7. Daire 2001/3170 E. 2002/3032 K. 01.10.2002 T.

7. Daire         2001/3170 E.  ,  2002/3032 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/3170
Karar No: 2002/3032

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
İzmir Gümrükleri Başmüdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı adına 6183 sayılı Yasanın 13’üncü maddesinin 6’ncı fıkrası uyarınca uygulanan ihtiyati haciz işlemini; olayda, davacının da aralarında bulunduğu bazı şahısların sahte fatura ve beyanname düzenleyerek, bu belgeleri gerçek onaymış gibi gösterdikleri ve haksız katma değer vergisi iadesi alarak Hazineyi zarara uğrattıklarından bahisle ithiyati haciz varakası düzenlenerek haciz işlemi uygulandığı anlaşılmakta ise de; haciz varakasında haczin ilişkili bulunduğu kamu alacağının miktarının belirtilmemesi ve varakanın düzenlenmesinden önce davalı idarece herhangi bir ihtiyati haciz kararının alınmaması nedeniyle, ihtiyati haciz işleminin 6183 sayılı Yasanın aradığı biçimde tesis edilmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; ihtiyati haczin kesin işlem olmadığı, önlem niteliği taşıdığından, haciz varakasında alacak miktarının gösterilmemesinin işlemin iptalini gerektirmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13’üncü maddesinde ihtiyati haczin maddedeki hallerden birinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunacağı hükme bağlanmış olup; aynı Kanunun 3’üncü maddesinde de, “alacaklı amme idaresi” teriminin, Devleti, il özel idarelerini ve belediyeleri ifade edeceği belirtilmek suretiyle Kanunda geçen alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memurunun kim olacağı hususunda açıklık getirilmiştir. Buna göre; 13’üncü maddede sözü edilen alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurundan kastın alacağın aidatına göre ilgili Devlet il özel idaresi veya belediyenin mahalli en büyük memuru olduğu anlaşılmaktadır.
Olayda, ihtiyati hacze konu kamu alacağı Devlete ait bulunduğundan alacaklı kamu idaresinin, Devlet; alacaklı kamu idaresinin en büyük mahalli memurun da, vali olduğu açıktır. Yasalarda yetki devrini olanaklı kılan bir düzenlemeye yer verilmediğinden, ihtiyati haciz kararın alınması hususunda yetkinin başka bir memura bırakılmasına mümkün değildir. Bu bakımdan; vali yardımcısı tarafından alınan dava konusu ihtiyati haciz kararında yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine 1.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.