Danıştay Kararı 7. Daire 2001/2709 E. 2002/2026 K. 23.05.2002 T.

7. Daire         2001/2709 E.  ,  2002/2026 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/2709
Karar No: 2002/2026

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1-… Tavukçuluk İşletmeleri
Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
2-Kızılmurat Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Tavukçuluk faaliyetinde bulunan davacı Şirket adına, bir kısım hasılatını beyan dışı bıraktığı yolundaki vergi inceleme raporuna dayanılarak, Aralık/1998 dönemi için, salınan katma değer vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; olayda, inceleme elemanınca yapılan randıman hesabının davacı Şirketin defter ve belgeleri üzerinden, davacı Şirket temsilcisinin beyan ettiği ve İçel Tarım İl Müdürlüğünce de bildirilen fire oranları dikkate alınmak suretiyle yapıldığı; ayrıca, uyuşmazlık döneminin civciv ve tavuk yetiştirilmesi açısından normal şartlarda geçen bir yıl olduğunun, çok büyük ya da olağanüstü kayıplara neden olabilecek bir tavuk hastalığının söz konusu olmadığının, davacı Şirket temsilcisinin hiçbir itirazı olmaksızın imzaladığı tutanakla tespitli olduğu; yine, tutanakta yer alan ve şirketin banka hesabındaki paraların faturasız satışlara ilişkin olduğu yolundaki ifadesinin de kayıt dışı hasılatı doğruladığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle ceza kesme işleminin kusur cezasından fazlasına isabet eden kısmının iptaline; davanın vergi aslı ve anılan cezaya ilişkin kısmının ise, reddine ilişkin … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının davanın kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasının; kayıt dışı bırakılan hasılat olmadığı ileri sürülerek davacı tarafından; dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin hüküm fıkrasının ise, olayda, vergi zıyaına sebep olan davacıya kaçakçılık cezası kesilmesinin yerinde olduğu ileri sürülerek davalı idare tarafından bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Davacı Şirket tarafından savunma verilmemiş, vergi dairesince davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, taraflar temyiz istemleri reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, taraflar temyiz istemlerinin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; tavukçuluk faaliyetiyle iştigal eden davacı Şirketin, bir kısım hasılatını kayıt dışı bıraktığı ve bu hasılatı şirketin ve ortakların müşterek hesaplarında takip ettiği yolundaki vergi inceleme raporuyla tespit edilen matrah farkı üzerinden tesis edilen tarh işlemi ile kaçakçılık cezası kesilmesi yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan davada; ceza kesme işleminin kusur cezasından fazlasına isabet eden kısmının iptaline, davanın vergi aslı ve anılan cezaya ilişkin kısmının ise reddine karar verildiği; söz konusu kararın, taraflarca temyiz olunduğu anlaşılmıştır.
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının, davanın, vergi aslına ve bu vergi üzerinden hesaplanacak kusur cezası tutarına isabet eden kısmının reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz istemine gelince:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 3’üncü maddesinin B fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; ancak, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutat olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu; aynı Kanununun 344’üncü maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 1 numaralı bendinde, vergi kanunlarına göre tutuması zorunlu olan defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri, vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde bu defterler yerine tamamen veya kısmen başka defter ve kağıtlara kaydetmek ve izlemek fiilinin kaçakçılık fiili olduğu hükme bağlanmıştır.
Vergi mükellefleri bakımından normal ve mutat durum, mükellefiyetle ilgili olarak yapılan tüm hasılat ve giderlerin Vergi Usul Kanununda ve bu Kanununun vermiş olduğu yetkiye dayanılarak yapılan idari düzenlemelerde öngörülen belgelerle tevsik edilmesidir.
Olayda; davacı Şiret temsilcisince ihtirazi kayıt konulmaksızın imzalanan inceleme tutanağında yer alan, şirkete ve ortaklarına ait olan 2 hesapta bulunan yaklaşık 28 milyar liranın faturasız satışlardan elde edildiği yolundaki ifadesi ile bir kısım hasılatını yasal defter ve belgelerine kaydetmediği sabit bulunan davacının bu davranışları, vergi kaçırma kastı olmaksızın yapılamayacağından; olayda, kaçakçılık cezası kesilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla, vergi mahkemesi kararının aksi yolda verilen hüküm fıkrasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının, davanın kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına ve hüküm altına alınan vergi ve ceza tutarı üzerinden binde 7.2 oranında ve … … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına oybirliği; davalı idarenin temyiz isteminin ise, kabulü ile mahkeme kararının dava konusu ceza kesme işleminin hesaplanacak kusur cezası tutarını aşan kısmının iptali yolundaki hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına oyçokluğu ile, 23.5.2002 gününde karar verildi.

AYRIŞIK OY
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar mahkeme kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.