7. Daire 2001/2357 E. , 2005/402 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2001/2357
Karar No : 2005/402
Temyiz İsteminde Bulunan : Gökalp Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av….
İstemin Özeti : Davacı Şirketin, 1996 ve 1997 yıllarındaki sermaye artırımından doğan damga vergisi borçlarını vadesinde ödemediğinden bahisle, … T.A.Ş. … Şubesi nezdindeki mevduat hesabına haciz konulması yolunda tesis edilen işlemi; 6183 sayılı Kanunun 55, 62 ve 64’üncü maddelerinden bahisle, haciz işleminin haciz varakasına dayanılarak yapılacağı; olayda, 1996 ve 1997 dönemlerine ait vergi borçları için ihbarname ve ödeme emri düzenlendiği halde, haciz varakası düzenlenmeden haciz işlemi uygulandığının anlaşıldığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; 6183 sayılı Kanunun 62’nci maddesinde, tahsil dairesinin resen haciz uygulayabileceğinin hükme bağlandığı … sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Olayda, dava konusu haciz işleminin haciz kararı alınmadan uygulandığı tartışmasız bulunmakla, ortada davalı idareye tanınan kamu gücünün keyfi kullanımının, bir başka deyişle haksız fiilinin söz konusu olduğu sonucuna varılmakla, adli yargının görev alanına giren söz konusu “fiil”e karşı açılan davanın esasının incelenmesi suretiyle verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu, davacı Şirketin ödenmeyen vergi boçlarından dolayı, haciz varakası düzenlenmeden uygulanan haciz işleminin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62’inci maddesinde; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı; 64’üncü maddesinde ise; haciz muamelelerinin, tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı Şirketin banka mevduat hesabına konulan haczin, haciz varakasına dayanmadığı hususu tartışmasızdır.
Hukuk Devleti olmanın kaçınılmaz gereklerinden biri olarak, kamu gücünü kullanan idarenin, tek yanlı iradesiyle idari işlem tesisinden önce, bu işlemin maddi ve hukuki sebeplerini ortaya koyması zorunludur. Bu bağlamda, kamu gücünün kullanımı da, hukuksal düzenlemelerle çizilen sınırlar içerisinde ve hukuka uygun kullanıldığı ölçüde meşrudur. İdarenin, hiç bir kurala dayanmayan keyfi uygulamalarının, İdare Hukukunun konusuna giren “idari eylem” veya “idari işlem” olarak kabulü olanaklı değildir. İdarenin, açık ve ağır biçimde kanunilikten ve hukukilikten yoksun olan ve bu haliyle “haksız fiil” olarak kabul edilebilecek uygulamalarına karşı açılacak davaların görüm ve çözümü de Adli yargının görev alanı içerisinde bulunmaktadır. Bu bakımdan, Mahkemece, görev hususu gözardı edilerek, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.