Danıştay Kararı 7. Daire 2001/1840 E. 2002/2381 K. 12.06.2002 T.

7. Daire         2001/1840 E.  ,  2002/2381 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/1840
Karar No: 2002/2381

Temyiz İsteminde Bulunan: Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : … Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Şirketin ihtirazi kayıtla vermiş olduğu Temmuz/2000 dönemi banka ve sigorta muameleleri beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilerek ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesine hükmolunması istemiyle açılan davada; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesini açıklayarak, Bakanlar Kurulunun 9/11591 ve 98/11795 sayılı kararlarıyla, bankalar arası mevduat muameleleri sonucu lehe alınan paraların %1 oranında, diğer işlemler nedeniyle lehe alınan paraların %5 oranında banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanununun 4’üncü maddesinin 1/f fıkrası uyarınca Merkez Bankasının mevduat türlerini belirleme yetkisi bulunduğu, bankalararası mevduatın, Merkez Bankasınca çıkarılan Tebliğde; bankaların (kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanınan bankalar ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası dahil) ve özel kanunlarına göre mevduat kabulüne yetkili bulunan kuruluşların birbirlerine yaptıkları mevduat olarak tanımlandığı; bu tanıma göre, bir bankanın diğer bir bankaya yaptığı mevduatın bankalar arası mevduat olarak kabul edilebilmesi için mevduat hesabı açılarak bankanın yurt içinde olması şartı getirildiği ve 4369 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesine eklenen hüküm uyarınca vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin faiziyle birlikte ödeneceği gerekçesiyle ödenen verginin yasal faiziyle birlikte davacı Şirkete iadesi yolundaki … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; faize ilişkin hüküm fıkrasının; yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu; davacı Kurumun ihtirazi kayıtla beyan ederek ödediği 2000 yılının Temmuz dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisinin faiziyle birlikte iadesi yolundaki mahkeme kararının; faize ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesine 4369 sayılı Kanununun 2’nci maddesiyle eklenen 4’üncü bendinde; “fazla ve yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuat gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için, aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120’nci madde hükümlerine göre ret ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir,” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde; bu madde ile fazla ve yersiz tahsil edilen veya kanun gereği iadesi gereken vergilerin mükellefe ret ve iadesinde mükellef hukukunun gözetilmesi, enflasyonist etkilerin mükellef alacağında yaratacağı aşınmanın giderilmesi ve idarenin haklı ve yasal iade işlemlerinde gereksiz zaman kaybının önlenebilmesi amacıyla düzenleme yapıldığı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı kurum tarafından 13.11.2000 tarihli dilekçeyle dava konusu verginin iadesi isteminde bulunulduğu, idarece 16.11.2000 tarihli düzeltme fişi ile verginin terkin edildiği, 23.11.2000 tarihli tahakkuk müzekkeresi ve verilen emri ile de davacı kuruma nakden iade edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, verginin yukarıda sözü edilen maddede belirtilen üç aylık süre içinde davacı kuruma iade edildiği anlaşıldığından, mahkeme kararının faize ilişkin hüküm fıkrasında yasa hükmüne uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle; mahkeme kararının faize ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; fazladan ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin yasal faiziyle birlikte davacı Şirkete iadesine karar veren mahkeme kararının faize ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.
4389 sayılı Bankalar Kanununun 2’nci maddesinde, “Banka; bu Kanuna göre banka adı altında Türkiye’de kurulan kuruluşlar ile yurt dışında kurulan bankaların Türkiye’deki şubelerini ifade eder” şeklinde tanımlanmış olup; bu tanıma göre yurt dışında bulunan bankaların, bu Kanun anlamında kurulmuş bir banka olarak değerlendirilmesine ve davacı Banka tarafından yurt dışındaki bankaya yatırılan mevduatın da bankalararası mevduat olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Yukarıdaki düzenlemeden; davacı Şirketin yurt dışındaki bankada bulundurduğu mevduat, bankalararası mevduat sayılamayacağından, bu mevduat nedeniyle lehe alınan paralar, %5 banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir. Durum böyle olmakla birlikte, davalı idarece, vergi mahkemesi kararının vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemi bulunmadığından; bu hukuka aykırılık sebebiyle anılan hüküm fıkrasının bozulmasına, Yargılama Hukuku bakımından olanak mevcut değil ise de; esasen, hukuka aykırı bulunan anılan hüküm fıkrasına dayanılarak, ayrıca davacıya faiz ödenmesi yolunda hüküm kurulması isabetli değildir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu konuda ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.