Danıştay Kararı 7. Daire 2001/1688 E. 2002/2863 K. 19.09.2002 T.

7. Daire         2001/1688 E.  ,  2002/2863 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/1688
Karar No: 2002/2863

Temyiz İsteminde Bulunan: … Yazılım Hizmetleri ve Ticaret
Anonim Şirketi
Karşı Taraf : Kavaklıdere Vergi Dairesi Başkanlığı
İstemin Özeti : 1998 yılı işlemleri incelenen davacı Şirketin, kanunen kabul edilmeyen giderler hesabında gösterdiği belgesiz harcamaların ortaklarına karşılıksız kullandırılması suretiyle örtülü kazanç dağıtımında bulunduğundan bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Ekim/1999 dönemleri için davacı Şirket adına re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacı Şirket tarafından 1998 yılında kanunen kabul edilmeyen giderler hesabında gösterilen ve işletmenin kasasından yıl içinde dört ayrı tarihte çekilen toplam 55 milyar liranın, aslında ortaklarına karşılıksız olarak verildiği ve bu şekilde örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğu; söz konusu belgesiz harcama tutarı üzerinden Merkez Bankasının kasa vadeli faiz oranlarının esas alınması suretiyle hesaplanan faiz gelirinin Aralık/1998 dönemi katma değer vergisi matrahına ilave edilmesi ve sonraki döneme devreden katma değer vergisinin faiz gelirine isabet eden tutarda azaltılması sonucunda dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığının anlaşıldığı; ayrıca, mahkemelerinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararı ile davacı Şirketin örtülü kazanç dağıtımında bulunduğu sonucuna ulaşıldığı; bu durumda davacı Şirketin ortaklarına borç para kullandırmaları işleminin ticari anlamda bir finansman hizmeti sayılacağı ve katma değer vergisine tabi tutulması gerektiği gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; kanunen kabul edilmeyen giderler hesabındaki belgesiz harcamaların trafik para cezaları, vergi cezaları, lokanta giderleri, ödenen vergiler gibi harcamalar olduğu, ortaklara borç verilmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: İvaz karşılığı ödünç para verme işini, devamlı ve mutad meslek halinde yapanların, 6802 sayılı Kanunun uygulanması bakımından banker sayılması ve bu işten elde ettikleri kazancın, katma değer vergisine değil, banka ve sigorta muameleleri vergisine konu edilmesi gerektiğinden, bu gelirin katma değer vergisine tabi olduğu görüşünden hareketle verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; 1998 yılı işlemleri incelenen davacı Şirketin, kanunen kabul edilmeyen giderler hesabında gösterdiği belgesiz harcamaların ortaklarına karşılıksız kullandırılması suretiyle örtülü kazanç dağıtımında bulunduğundan bahisle, söz konusu belgesiz harcama tutarı üzerinden Merkez Bankasının kısa vadeli faiz oranları esas alınarak hesaplanan faiz gelirinin Aralık/1998 dönemi katma değer vergisi matrahına ilavesi suretiyle, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Ekim/1999 dönemleri için re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi zıyaı cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada verilen vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması istemine ilişkindir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinin üçüncü fıkrasında; 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu Kanunun uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmış; 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran 30.9.1983 gün ve 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 3’üncü maddesinde de, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerin ikrazatçı sayılacakları açıklanmıştır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17’nci maddesinin 4’üncü fıkrasının (e) bendinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisinin kapsamına giren işlemler ile sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerinin katma değer vergisinden müstesna olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda anılan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere; ivaz karşılığı ödünç para verme işini, devamlı ve mutad meslek halinde yapanların, 6802 sayılı Kanunun uygulanması bakımından banker sayılması gerekmektedir. Dairemizin süregelen içtihadına göre ise, aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye ya da birden fazla olmak üzere bir kişiye veya birbirini izleyen yıllarda bir ya da birden çok kişiye ödünç para verilmesi halleri, ikraz işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşıldığını göstermektedir. Bu bakımdan; ivaz karşılığı borç para verme işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşanların bu işten elde ettikleri kazancın, katma değer vergisine değil; banka ve sigorta muameleleri vergisine konu edilmesi, açıklanan hukuki durumun gereğidir.
Bu itibarla, banka ve sigorta muameleleri vergisine konu olabilecek anılan işlemlerin katma değer vergisine tabi tutulması, 3065 sayılı Kanunun 17’nci maddesinin, 4’üncü fıkrasının yukarıda açıklanan (e) bendi uyarınca olanaklı bulunmadığından; aksi görüşten hareketle verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek olmadığına, 19.9.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.