Danıştay Kararı 7. Daire 2001/1 E. 2001/2124 K. 11.06.2001 T.

7. Daire         2001/1 E.  ,  2001/2124 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/1
Karar No: 2001/2124

Davacı : … İnşaat Kazı Makineleri ve Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
Davalılar : 1) Başbakanlık
2) Maliye Bakanlığı
Davanın Özeti: 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 4605 sayılı Kanunla değişik 3’üncü fıkrasında verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan 2000/1699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Eki Kararın 2’nci maddesinde LPG yakıtı kullanan taşıtlara ilişkin olarak maddede belirtilen oranlarda ek motorlu taşıtlar vergisi alınması yolunda getirilen düzenlemenin; verilen kamu hizmetinde farklılık bulunmamasına karşın ayrı oranlarda vergilendirilme sonucunu doğurduğu, ayrıca, LPG yakıtı kullanan taşıtlar arasında da ağırlığı düşük olandan daha fazla, ağırlığı yüksek olandan daha az oranda vergi alınmasını öngörmesi nedeniyle eşitsizliğe yol açtığı ileri sürülerek, iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Gerek Başbakanlık, gerekse Maliye Bakanlığı tarafından; iptal istemine konu Kararnamenin, 197 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde verilen yetkiye uygun olarak hazırlandığı; taşıtlarda benzin yerine LPG kullanılmaya başlanması nedeniyle …’ın benzin satışlarının düştüğü; LPG’nin mutfakta kullanılması nedeniyle, bu yakıt türünde akaryakıt tüketim vergisinin çok düşük oranda uygulandığı; taşıtlarda ve mutfakta kullanılan LPG arasında ayrım yapılamaması nedeniyle, amaçlanmayan bir alanın sübvanse edilmesinin söz konusu olduğu, sübvanse ve düşük vergi uygulamasının sonucu yüksek tutarlarda Hazine kaybına yol açtığı; mevcut düzenleme ile bu mahsurların önüne geçildiği gibi, düzenlemenin, 197 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasının 4605 sayılı Kanunla öngörülen yeniden düzenlenme amacına ve motorlu taşıtlar vergisi kriterlerine uygun olduğu savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Dava, LPG yakıtı kullanan taşıtlardan, diğer yakıt türlerine göre farklı oranlarda ilave motorlu taşıtlar vergisi alınmasını öngören 2000/1699 sayılı Kararname Eki Kararın 2’nci maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 4605 sayılı Kanunla değişik 3’üncü fıkrasında, Bakanlar Kuruluna motorlu taşıtlar vergisini, taşıtların teknik özellikleri ve/veya kullandıkları yakıt türleri veya kullanım amaçları itibarıyla ayrı ayrı veya topluca yirmi katına kadar artırma ve tespit edilen bu oranı veya vergi miktarlarını, EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda %50 nispetine indirme konusunda yetki verilmiş; Bakanlar Kurulunca bu yetkiye istinaden yayımlanan 2000/1699 sayılı Kararname Eki Karar ile 2001 yılında uygulanacak motorlu taşıtlar vergisi artış oranı ile, bu oran uygulanmak suretiyle belirlenen vergi miktarlarının, LPG yakıtı kullanan taşıtlardan, ağırlıkları itibarıyla belli oranlarda ilave olarak alınacağı düzenlenmiştir.
Anayasanın “Vergi Ödevi” başlıklı 73’üncü maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlü olduğu; vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılmasının maliye politikasının sosyal amacı olduğu belirtilmiştir. Bu anayasal ilke karşısında, motorlu taşıtlar vergisi açısından “kamu gideri” kavramı; genel olarak karayollarının inşası, bakım ve onarımı başta olmak üzere, çeşitli türlerde yakıt kullanan motorlu taşıtların yol açtığı çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla yapılacak harcamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. 197 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde, motorlu kara taşıtlarının ağırlık ve yas gibi kriterler esas alınarak değişik oranlarda vergiye tabi tutulması hususunda Bakanlar Kuruluna verilen yetki bu anlayışın bir sonucudur. Her ne kadar maddenin son fıkrasında Bakanlar Kuruluna katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş, bir başka deyişle kurşunsuz benzin kullanan taşıtlara ilişkin olarak, tespit edilen vergi miktarlarını %50 nispetine indirme yetkisi verilmişse de, Kanun koyucunun buradaki amacının; çevreyi az kirletenden daha az vergi alınması suretiyle çevreyi kirletmeyen veya daha az kirleten yakıt türlerinin kullandırılmasını özendirmek olduğu, madde gerekçesinden ve Meclis görüşme tutanaklarının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Anılan maddede 4605 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, kullanılan yakıt türünün de vergilendirme açısından kriter olarak kabul edilmesinin, hem Kanun Koyucunun bu amacının, hem de Anayasanın 56’ncı maddesi ile hem Devlete hem bireye verilen çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğini önlemek ödevinin bir gereği olduğu sonucuna varılmaktadır.
Maddenin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2000/1699 sayılı Kararname Eki Karara gelince: Kararın 1’inci maddesinde, 2001 yılında uygulanacak motorlu taşıtlar vergisi miktarlarının belirlenmesinde esas alınacak artış oranı belirlenmiş; iptal istemine konu 2’nci maddesinde ise, birinci maddeye göre belirlenen vergi miktarlarının, LPG yakıtı kullanan taşıtlarda, taşıtların ağırlıklarına bağlı olarak 0,5 ila 4 kat ayrıca ilave edilmek suretiyle alınacağı; bu yakıtı kullanan taksi otomobilleri ile dolmuş otomobilleri yönünden, ilave edilecek vergi miktarının %50 indirimli olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir. Kararın gerekçesinde Ülkemizde, yaygın olarak mutfakta kullanılan LPG’nin son yıllarda, benzinli motorlara sahip kara taşıtlarında alternatif yakıt olarak kullanımının artması sonucu, diğer yakıt türlerini kullananlara göre LPG lehine oluşan fiyat avantajlarının vergilemede adalet ilkesinden hareketle giderilmesinden bahsedilmektedir. Yukarıda da değinildiği üzere vergilendirmede adalet kısaca, herkesin mali gücüne göre vergi ödemesidir. Kişinin mali gücünü de kısaca “satın alma” gücü olarak tanımlayabiliriz. Bu bağlamda, sahip olunan ve para ile ölçülebilen menkul ve gayrimenkuller ile süreklilik arzeden parasal gelirler mali gücün bir göstergesidir. Motorlu taşıtlar vergisi açısından konu ele alındığında, adil bir vergilendirme açısından, kişinin satın alma gücünün yansıması olan, yani sahip olunan taşıtın (yaş, motor hacmi, lüks olup olmaması gibi) niteliklerinin esas alınması zorunlu olup, esas itibarıyla mevcut yasal düzenleme de bu doğrultudadır. İptal istemine konu kararda aynı nitelikteki araçlardan benzinli olanlara nazaran LPG kullananlardan 5 kata kadar varan tutarlarda vergi alınması öngörülmektedir. Kullanılan yakıt türünün, aracın parasal değerinin, bir başka deyişle motorlu araca sahip kişinin mali gücünün bir göstergesi olduğu hiçbir şekilde ileri sürülemeyeceğinden, bu kriter baz alınarak yapılan bir düzenlemenin vergilendirmede adalet ilkesine uygun olduğundan söz edilemez.
Kanunda yakıt türüne göre farklı vergi alınabilmesi hususunda verilen yetkinin de, yukarıda açıklanmaya çalışıldığı gibi, çevreye duyarlılık konusunda verilen Anayasal yükümlülüğün bir sonucu olarak “az kirleten veya çevreye zararsız yakıtların kullanımı teşvik” amacıyla sınırlı olarak kullanılması gerekmektedir.
LPG’nin diğer yakıt türlerine göre çevreye daha az zarar verdiği herkesçe kabul edildiğinden, iptal istemine konu düzenlemede, idareye verilen yasal yetkinin amacı dışında kullanıldığı görülmektedir. LPG’nin genel kullanım amacı dikkate alınarak, sübvanse edilmesi ve düşük oranda akaryakıt tüketim vergisine tabi tutulması dolayısıyla Hazine kaybına yol açtığı ileri sürülmekte ise de, Hazine kaybının bu şekilde telafi edilmeye çalışılmasında, yine vergilendirmede adalet ilkelerine uyarlık bulunmadığı gibi LPG ve diğer yakıt türleri arasındaki LPG lehine olan fiyat avantajının hiçbir şekilde değiştirilemez oranlara bağlı olmaması; ayrıca mutfakta, sanayide ve yakıt olarak otomotiv alanında kullanılan LPG’nin gerek satış fiyatı, gerekse akaryakıt tüketim vergisi oranları yönünden ayrıma tabi tutulmasının idarenin üzerine düşen bir görev olması nedeniyle, bu iddiada isabet bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, iptal istemine konu 2’nci maddenin 197 sayılı Kanunun 10’uncu maddesi ile güdülen amaca ve Anayasada öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırı olarak düzenlendiği sonucuna varılmakla, iptali gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: 8.12.2000 gün ve 24254 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 30.11.2000 tarihli ve 2000/1699 sayılı Kararnamenin Eki Kararın 2’nci maddesinin iptali istenilmektedir.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu kanunun 5’inci ve 6’ncı maddelerinde yazılı tarifelerde yer alan taşıtların motorlu taşıtlar vergisine tabi olduğu; söz konusu 5’inci ve 6’ncı maddelerde de, taşıtların cinslerine net ağırlıklarına, kullanım amaçlarına, yaşlarına, istiap hadlerine, motor güçlerine, azami kalkış ağırlığına göre düzenlenen dört adet tarifeye göre motorlu taşıtlar vergisinin tespit edildiği, 10’uncu maddesinde de; bu kanunun 5’inci ve 6’ncı maddelerinde yer alan I, II, III, IV sayılı tarifelerdeki 1.1.1993 tarihi itibarıyla geçerli olan vergi miktarlarının %70 oranında artırıldığı; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan vergi miktarlarının o yıl için Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılacağı; 23.11.2000 tarihinde kabul edilen 4605 sayılı kanunla değiştirilen üçüncü fıkrasında da, Bakanlar Kurulunun;
a) Yeniden değerleme oranının %50 fazlasını geçmemek, %20 sinden az olmamak üzere yeni oranlar tespit etmeye,
b) Kanunda yazılı vergi miktarları ile yeniden değerleme oranı veya (a) bendindeki oran uygulanmak suretiyle belirlenmiş olan vergi miktarlarını, taşıtların teknik özellikleri ve/veya kullandıkları yakıt türü veya kullanım amaçları itibarıyla ayrı ayrı veya topluca yirmi katına kadar artırmaya,
c) EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda tespit edilen bu oranı veya vergi miktarlarını %50 nispetine kadar indirmeye yetkili olduğu hüküm altına alınmış; bu yetkiye dayanılarak çıkarılan 30.11.2000 tarihli ve 2000/1699 sayılı Kararnamenin Eki Kararda, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5’inci ve 6’ncı maddelerindeki tarifelere göre 2001 yılında uygulanacak motorlu taşıtlar vergisi miktarlarının saptanmasında esas alınacak artış oranı %75 olarak belirlenmiş ve davaya konu 2’nci maddesinde de; birinci maddedeki artış oranı uygulanmak suretiyle belirlenen vergi miktarları, LPG yakıtı kullanan taşıtlarda 950 kg ve daha aşağısı için 4 kat, 951-1200 kg’a kadar 2,7 kat, 1201-1600 kg’a kadar 1,7 kat, 1601-1800 kg’a kadar 0,7 kat, 1801 kg ve daha yukarısı için 0,5 kat ayrıca ilave edilmek suretiyle uygulanacağı ve ayrıca ilave edilen bu vergi miktarlarının, LPG yakıtı kullanan taksi otomobilleri ve dolmuş otomobilleri için % 50 nispetinden indirimli olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir.
Esasen son yıllarda motorlu taşıtlar vergisinin konusunu oluşturan taşıtların bir kısmında, LPG kullanımının yaygınlaşmış olması, LPG’nin benzine nazaran çok daha ucuz olmasından kaynaklanmaktadır.Ülkemizde esas olarak mutfak gazı olarak bilinen LPG’nin toplumun bütün kesimlerinde zorunlu ihtiyaç maddesi olarak kullanılması LPG üzerinden alınan vergilerin,diğer akaryakıt türlerine göre daha düşük tutulmasına neden olmuştur.Benzin fiyatlarının LPG’den çok daha pahalı olması sonucunda,LPG’ye olan talebin artışı,rafinerileri bu talebi karşılayamaz hale getirmiş ve talep fazlalığı ithalatla karşılanır olmuştur. Ayrıca aynı yolu ortalama üçkatı tutarında daha fazla ödeyerek kateden benzin kullanan tüketicilerin haksız rekabete maruz kaldıkları da dikkatten kaçmayacak bir husustur.
Bu ekonomik değişimlerin, sosyal koşullarla uyumun korunması için, ekonomik gelişmelerin ve diğer dışsal faktörlerin gerektirdiği değişiklikleri kapsar şekilde hazırlandığı gerekçesinden anlaşılan Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle, Bakanlar Kuruluna belirlenen oranlar dahilinde yeni oranlar tespit etmeye,belirlenen vergi miktarlarının; taşıtların teknik özellikleri ve/veya kullandıkları yakıt türleri veya kullanım amaçları itibariyla da artırmaya yetki verilmiştir.
Yetki kapsamında çıkarılan Bakanlar Kurulu kararıyla,genellik ilkesine bağlı kalınarak motorlu taşıtlar vergisine tabi tüm taşıtlar için artış oranı %75 olarak belirlenmiş,motorlu taşıtlar vergisinin yapısındaki net ağırlık,motor silindir hacmi ve yaş gibi kriterler muhafaza edilerek, belirlenen artış oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan vergi miktarlarına tüm LPG yakıtı kullanan taşıtlarda 0,5 kat ile 4 kat ayrıca ilave edilmek suretiyle uygulanmış, ancak bu yakıtı kullanan taksi ve dolmuş taşıtları için % 50 oranında indirim öngörülmüş, söz konusu kararnamenin gerekçesinde de; farklı yakıt türleri arasında LPG lehine oluşan fiyat avantajının vergilemede adalet ilkesinden hareketle giderilmesinin yanısıra, bu yakıt türünün kullanıldığı araçların kullanım amaçları da gözönünde bulundurulduğu açıklanmıştır.
Her ne kadar, Bakanlar Kurulu Kararında motorlu taşıtlar vergisine ilave edilecek katsayı uygulaması, düşük ağırlıklı taşıtlarda daha çok, yüksek ağırlıklı taşıtlarda daha az olmak üzere gayri adil gibi görünse de; ödenecek verginin miktarını, yalnız tespit edilen katsayı değil, asıl motorlu taşıtlar vergisi belirlemektedir.
Nitekim yapılan bu düzenleme ile en düşük 950 kg net ağırlığında 1 yaşında LPG kullanmayan taşıtın ödeyeceği motorlu taşıtlar vergisi 63.920.000.-lira olup, LPG kullanan taşıtın ödeyeceği motorlu taşıtlar vergisi (63.920.000×4=) 255.650.000.- liraya 63.920.000.-liranın ilavesiyle 319.600.000.-lira olmakta, LPG kullanan ile kullanmayan araç sahiplerinin ödeyecekleri motorlu taşıtlar vergisi farkı ise 255.680.000.-lira olmaktadır. Keza en yüksek 1801 kg. net ağırlığında LPG kullanmayan 1 yaşındaki taşıtın vergisi 650.750.000.-lira olup, LPG kullanan taşıtın ödeyeceği motorlu taşıtlar vergisi ise (650.750.000×0.5=) 325.375.000.-liraya, 650.750.000.-liranın ilavesi ile 976.120.000.-lira olmakta ve LPG kullanan ile kullanmayan araç sahilerinin ödeyecekleri motorlu taşıtlar vergisi farkı düşük ağırlığa nazaran daha fazla, yani 325.375.000.-lira olmaktadır. Yani düşük ağırlıklı LPG kullanımlı taşıtın vergisi, uygulanacak katsayı yüksek olsa da, en yüksek ağırlıklı LPG kullanımlı taşıtın vergisinin çok altındadır.
Bu düzenleme ile ağırlığı düşük olan taşıtlara kıyasla, ağırlığı yüksek olan taşıtların vergisinde, taşıtların ağırlığının yükselmesine ve mevcut motorlu taşıtlar vergisinin yapısına paralel olarak meydana getirilen farklılık, kanunda yer alan tarifeyi oluşturan kriterlerin yapısı içindeki dengeye uygun olduğu gibi, taksi ve dolmuş taşıtları için öngörülen indirim de, Bakanlar Kuruluna kullanım amacı yönünden verilen yetki sınırları içinde ve bu tür araç kullananlar arasındaki külfet eşitsizliğini giderecek nitelikte bulunmaktadır.
Anayasanın 73’üncü maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş olup, bu bağlamda, 950 kg ağırlığında taşıta sahip kişilerden LPG kullanmayanların (benzinin pahalı oluşu nedeniyle) daha çok mali güce sahip olduklarından söz etmek mümkün bulunmadığından, LPG’deki fiyat avantajının LPG kullanmayanlar aleyhine oluşan durumun giderilmesine yönelik, yani eşitler arasındaki yüklenilecek külfetin adaletli dağıtımına yönelik söz konusu düzenleme, vergilemede adalet ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,davacı tarafından açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 4605 sayılı Kanunun 1’inci maddesi ile değişik 3’üncü fıkrasında verilen yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca 8.12.2000 gün ve 24254 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, 1 Ocak 2001 gününden itibaren yürürlüğe konulan 30 Kasım 2000 gün ve 2000/1699 sayılı Kararnamenin Eki Kararın 2’nci maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Yukarıda sözü edilen 197 sayılı Kanunun “Yetki” başlıklı 10’uncu maddesinin 23.11.2000 gün ve 4605 sayılı Kanunun 1’inci maddesiyle değişik 3’üncü fıkrasının 2000/1699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin eki Kararın dava konusu edilen 2’nci fıkrasının dayanağı olan (b) bendinde, Bakanlar Kurulu’na, Kanunun 5 ve 6’ncı maddesindeki tarifelerde yazılı motorlu taşıtlar vergisi miktarları ile Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca o takvim yılı için belirlenen yeniden değerleme oranını veya (a) bendindeki oranlar uygulanmak suretiyle belirlenmiş olan vergi miktarlarını, taşıtların teknik özellikleri ve/veya kullandıkları yakıt türleri veya kullanım amaçları itibarıyla ayrı ayrı veya topluca yirmi katına kadar artırma konusunda yetki verilmiştir. Bakanlar Kurulu, bu yetkiye dayanarak, 30.11.2000 gün ve 2000/1699 sayılı Kararnamenin eki Kararın 1’inci maddesinde, 197 sayılı Kanunun 5 ve 6’ncı maddelerindeki tarifelere göre 2001 yılında uygulanacak motorlu taşıtlar vergisi miktarının belirlenmesinde esas alınacak artış oranını, %75 olarak saptadıktan sonra, Kararın dava konusu edilen 2’nci maddesiyle de, bu oran uygulanmak suretiyle belirlenen vergi miktarlarının, LPG yakıtı kullanan taşıtlarda, çeşitli ağırlık guruplarına göre, 4 katından başlayarak daha yukarı ağırlık guruplarına doğru giderek azalan oranlarda olmak üzere 0,5 katına kadar ayrıca ilave edilmek suretiyle uygulanması ve bu vergi miktarlarının, LPG yakıtı kullanan taksi otomobilleri ve dolmuş otomobilleri için %50 nispetinde indirimli olarak dikkate alınması esasını getirmiştir.
Her ne kadar, maddede, 1’inci maddedeki artış oranı uygulanmak suretiyle bulunan vergi oranlarına, ağırlık guruplarına göre belirlenen ilave yapılmak suretiyle motorlu taşıtlar vergisi saptanacak LPG yakıtı kullanan taşıtların türü konusunda bir açıklık mevcut değilse de; tespit edilen ağırlık gurupları itibarıyla, bu taşıtların, 197 sayılı Kanunun 5’inci maddesinde yer alan I sayılı Tarife kapsamındaki, otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtları olduğu anlaşılmaktadır. Daha açık olarak; dava konusu düzenleme, münhasıran, anılan I sayılı Tarifede net ağırlıklarına göre beş gurupta sınıflandırılan taşıtlardan LPG yakıtı kullananları kapsamaktadır. Bir başka anlatımla da; düzenleme, benzin ve motorin yakıtı kullanan aynı tür taşıtlarla, LPG yakıtı kullanan minübüs, otobüs ve benzerlerini kapsamı dışında bırakmaktadır. Ayrıca, düzenleme, ilave vergi miktarlarını, Kanunun 5’inci maddesinde yazılı taşıt türlerinden taksi otomobilleri ile dolmuş otomobilleri için %50 indirimli olarak uygulamak suretiyle, ağırlık gurupları itibarıyla tespit edilen “vergi katlarını” LPG’li taşıtlardan özel amaçla kullanılanlara hasretmiş bulunmaktadır. Yine, düzenleme, vergi katlarını, LPG yakıtı kullanan özel amaçlı otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtı için en düşük ağırlık gurubu itibarıyla tespit edilen “4” rakamından başlatarak, ağırlık guruplarıyla ters orantılı biçimde, giderek azalan miktarlarda 2,7; 1,7; 0,7 ve 0,5 olarak belirlemiştir. Bu belirlemeye göre; en düşük ağırlık gurubunun ödeyeceği ilave verginin “kat”ı, en yüksek ağırlık gurubunun ödeyeceği ilave verginin “kat”ının sekiz mislidir.
T.C. Anayasası’nın 2’nci maddesine göre, Hukuk Devleti İlkesi, Cumhuriyetin niteliklerinden biri olarak sayılmıştır. Hukuk Devletinde, idareye tanınan hiçbir yetki sınırsız değildir. İdare, yetkisini, hukuk kurallarına uygun olarak kullanmak zorundadır. Anayasa’nın idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu söyleyen 125’inci maddesi, bu zorunluluğun anayasal kanıtıdır. Anayasa’nın 10’uncu maddesinde öngörülen kanun önündeki eşitlik ilkesi, idarenin yetkisini kullanırken uymak zorunda olduğu söz konusu hukuk kurallarının en önemlilerinden biridir. İdare, idare edilenler yönünden, hak yaratırken ve külfet getirirken, bu ilkeye uygun davranmakla yükümlüdür. Bu bakımdan; 197 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında Bakanlar Kurulu’na tanınan yetkinin, herşeyden önce, eşitlik ilkesine ve bu ilkenin vergi alanındaki yansıması olan vergilemede adalet ilkesine uygun olarak kullanılması gereklidir.
Bakanlar Kurulu’na tanınan anılan yetkinin söz konusu ilkelere ve hukuk kurallarına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılması amacıyla, Dairemizin 15.1.2001 günlü ara kararıyla, davalı idarelerden, LPG yakıtı kullanan taşıtlar için diğer yakıt türlerini kullanan taşıtlara nazaran farklı vergi miktarının hangi ölçütlere dayanılarak saptandığı sorulmuş; sorulan bu hususa, davalı idareler, savunma dilekçelerinde yapılan açıklamalarla yanıt vermişlerdir. Bu açıklamalara göre; dava konusu düzenlemenin sebebi, önemli ölçüde mutfaklarda kullanılan LPG gazı üzerinden alınan akaryakıt tüketim vergisinin oranının diğer akaryakıt türlerine nazaran düşüklüğü ve 2000 yılında uygulanan sübvansiyon sebebiyle oluşan vergi kaybının telafisidir. Sebebin bu olduğunu, kararın Başbakanlığın savunma dilekçesi ekinde gönderilen “GEREKÇE”sinde yer alan “… farklı yakıt türleri arasında LPG lehine oluşan fiyat avantajının vergilemede adalet ilkesinden hareketle giderilmesinin yanı sıra bu yakıt türünün kullanıldığı araçların kullanım amaçları da göz önünde bulundurularak bu düzenleme yapılmıştır.” ibaresi de, doğrulamaktadır. Buna göre; dava konusu düzenlemenin, amacının, Sosyal Devlet İlkesinin gereği, mutfak maliyetini artırmamak amacıyla LPG üzerinden alınan akaryakıt tüketim vergisinin oranının düşük tutulmasından kaynaklanan vergi kaybının giderilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, likit petrol gazı (LPG) nın, mutfak, sanayi ve taşıtlar olmak üzere, üç farklı kullanım alanı vardır. Böyle bir durumda, vergi kaybının önlenmesinin doğal yolu, akaryakıt tüketim vergisinin oranının LPG’nin kullanım alanlarına göre farklılaştırılması ve bunun uygulamaya konulmasını kolaylaştırılacak önlemlerin alınması; sosyal politika gereği akaryakıt tüketim vergisi oranının mutfakta kullanılan gaz için düşük tutulmasının Hazine’ye getireceği yükün de, tüm vergi yükümlülerine, mali güçlerine göre, dağıtılmasıdır. Bunun yapılması yerine, oranının tüm kullanım alanlarında düşük tutulmasından kaynaklanan akaryakıt tüketim vergisi kaybının Hazine’ye getirdiği yükün, LPG kullanıcılarından motorlu taşıt vergisi mükelleflerinin; bunlardan da, yalnızca otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtları sahiplerinin üzerinde, aracın ağırlığı ve kullanım amacı itibarıyla daha az LPG kullanandan daha fazla alınmak suretiyle, bırakılmasında, yukarıda açıklanan eşitlik ilkesine uyarlık yoktur. Bu şekilde yaratılan ve 950 kg. dan az net ağırlıklı bir otomobil sahibinin uçak ve helikopter sahipleri kadar motorlu taşıtlar vergisi ödemesi sonucunu doğuran söz konusu eşitsizliğin, vergilemede adalet ilkesiyle ve davalı idarelerin savunma dilekçelerinde ileri sürülen, ekonomik istikrar programı, vergi politikasıyla ülke kaynaklarının verimli kullanımının sağlanması, kamu zararı gibi nedenlerle açıklanabilecek bir yönü de bulunmamaktadır.
Öte yandan; 197 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasının (b) bendinde Bakanlar Kurulu’na verilen yetkinin açıklanan şekilde kullanılması, Kanun koyucu’nun aynı fıkranın (c) bendinde yer alan düzenlemeyi yapmakla gütmüş olduğu amaca da uygun değildir. Anılan (c) bendi, “EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda tespit edilen bu oranı veya vergi miktarlarını %50 nispetine kadar indirmeye,” ibaresini taşımaktadır. Düzenlemenin amacının, çevre kirliliğinin önlenmesi olduğu, gerekçesinden anlaşılmaktadır. Likit petrol gazının, çevreyi, benzin ve motorine nazaran, çok daha az kirlettiği de, bilinmektedir. Çevreyi daha az kirleten taşıtların kullanımını teşvik amacında olan Kanun koyucu’nun, (b) bendindeki yetkiyi, LPG yakıtı kullanan taşıtlardan, çevreyi daha fazla kirleten benzini ve motorini kullanan taşıtlara nazaran daha fazla motorlu taşıtlar vergisi alınması amacıyla verdiği düşünülemez.
Açıklanan nedenlerle, 2000/1699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Eki Kararın dava konusu 2’nci maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline, aşağıda dökümü gösterilen yargılama giderleri ile … lira vekalet ücreti davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, fazla kaldığı anlaşılan … liranın posta ücretinin istem halinde davacıya iadesine, 11.6.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AYRIŞIK OY
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında 4605 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, Bakanlar Kuruluna, motorlu taşıtlar vergisini, taşıtların teknik özellikleri ve/veya kullandıkları yakıt türleri veya kullanım amaçları itibarıyla ayrı ayrı veya topluca yirmi katına kadar artırma ve tespit edilen bu oranı veya vergi miktarlarını, EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda %50 nispetine indirme konusunda yetki verilmiş olup, bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 2000/1699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Eki kararın işbu davada iptal istemine konu 2’nci maddesinde, LPG yakıtı kullanan taşıtlardan taşıtların ağırlığına bağlı olarak maddede belirtilen oranlarda ilave motorlu taşıtlar vergisi alınması öngörülmüştür.
Taşıtların, ağırlıkları ve kullandıkları yakıt türü (LPG) itibarıyla farklı oranlarda vergilendirilmeleri yolunda düzenleme içeren söz konusu kararda, bu haliyle, Kanunla sınırları çizilen yetkinin aşılmadığı, başka bir deyişle, verilen yetkinin kanuna uygun kullanıldığı anlaşılmakta olup, esasen, bu yönlerden kanuna aykırı olduğu yolunda bir iddia da bulunmamaktadır.
Bu nedenle, dayanağı olan Kanuna uygun olarak düzenlendiği sonucuna varılan kararın iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği oyu ile aksi yolda verilen karara karşıyım.