Danıştay Kararı 7. Daire 2000/947 E. 2000/3478 K. 27.11.2000 T.

7. Daire         2000/947 E.  ,  2000/3478 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/947
Karar No: 2000/3478

Temyiz İsteminde Bulunan: Bilecik Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirketin sahte fatura kullanmak suretiyle vergi zıyaına sebebiyet verdiğinden bahisle ilk hesaplamalara göre bulunan vergi farkı, kaçakçılık cezası ve gecikme faizi için yapılan ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerini; olayda davacı şirketçe kullanılan faturaların muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğu ve söz konusu faturalarla yapılan alımların gerçeğe dayanmadığı yolunda yapılmış somut bir tespit ve araştırma olmadan, tesis edilen işlemlerde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden, … İkinci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; fatura düzenleyen şahıslar hakkında düzenlenen raporlarda yer alan tespitlerin olayda sahte fatura kullanıldığını gösterdiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Uyuşmazlık, sahte fatura kullandığı iddiasıyla, davacı hakkında ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri tesis edilmesinden doğmuştur.
6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, vergi zıyaı cezası kesilmesini gerektiren hallerin mevcut olması durumunda, ilgililer hakkında ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemi yapılabilecektir. Olayda, inceleme elemanınca tenkit edilen faturaların büyük bir bölümünün, hakkında sahte fatura düzenledikleri hususunda somut tespitler içeren raporlar bulunan şahıslarca düzenlenmiş olması, diğer şahıslar yönünden de karşıt inceleme başlatılmış olması karşısında, ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemleri için kanunen aranılan şartların mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, aksi yolda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; sahte fatura kullanmak suretiyle vergi zıyaına sebebiyet verdiğinden bahisle davacı hakkında tesis edilen ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9’uncu maddesinde; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesi uyarınca vergi zıyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile kaçakçılık suçları ve cezalarını düzenleyen 359’uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanılmış olduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13’üncü maddesinin 1’inci bendinde ise, teminat istenmesini mucip hallerin mevcut olması durumunda hiçbir müddetle kayıtlı olmaksızın, alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla derhal (ihtiyati) haciz tatbik edileceği; 17’nci maddesinde de; 13’üncü maddenin 1’inci bendinde yazılı ihtiyati haciz sebebinin mevcut olması halinde, mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden, Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla, bunların zam ve cezalarının derhal (ihtiyaten) tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı şirketin 1997 ve 1998 takvim yılı hesapları üzerinde yapılan inceleme sonucu; davacının 1997 ve 1998 yıllarında maliyet hesaplarına kaydettiği ve ilgili dönem beyanlarına konu ettiği faturalardan bir kısmının; hakkında sahte fatura düzenlemeden dolayı basit rapor düzenlenen mükelleflere ait olduğunun saptanması üzerine, ilk hesaplamalara göre bulunan vergi farkı ve kaçakçılık cezası ile gecikme faizi için ihtiyati tahakkuk işlemi yapılmış; ihtiyaten tahakkuk ettirilen miktarlar için de, davacı şirketin ve şirket ortaklarının gayrimenkulleri ve araçları üzerine ihtiyati haciz konulmuştur.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; inceleme elemanınca tenkit edilen faturalardan gerek sayı gerekse tutar olarak büyük bir bölümünü düzenleyen …, … ve … hakkında düzenlenen basit raporlarda; bu şahısların iş yerlerinin, iştigal konusuna dahil işleri gerçekleştirebilecek kapasitede olmadığı; aynı seri numarasını taşıyan birden fazla fatura bulunduğu, izin alınandan fazla sayıda fatura bastırıldığı; ticari faaliyete başlama tarihinden önceki tarihleri taşıyan faturalar düzenlendiği; bazı faturalarda tarih, isim, adres ve mükellefin hesap numarası bulunmadığı; bazı faturalarda da, bu bilgilerin ikinci nüshada yer almadığı; faturaların seri numaraları ile tarihlerinin birbirini takip etmediği yolunda tespitler bulunduğu; diğer şahıslar yönünden de, karşıt incelemeye başlanıldığı; Dairemizin 23.10.2000 gün ve E:2000/947 sayılı ara kararına cevaben alınan yazıdan da davacı şirket hakkında ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerinden sonra, 18.10.2000 gün ve 2000-9/98, 99 ve 100 sayılı vergi inceleme raporları düzenlendiği ve bu raporlara istinaden vergi ve ceza ihbarnameleri düzenlenerek tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, söz konusu tespitler, davacının kullandığı faturaların içerikleri itibarıyla gerçeği yansıtmadıklarını gösterdiğinden, ihtiyati tahakkuk yapılması ve ihtiyati haciz kararı alınması için aranılan yasal şartların mevcut olduğu sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 27.11.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.