Danıştay Kararı 7. Daire 2000/8853 E. 2002/1988 K. 21.05.2002 T.

7. Daire         2000/8853 E.  ,  2002/1988 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/8853
Karar No: 2002/1988

Temyiz İsteminde Bulunan: Reyhanlı Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Pamuk Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : 1997 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca, davacı Şirket adına salınan katma değer vergisine ve kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek I’inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan hükmünden söz edilerek, uzlaşma müessesesinin amaçlarından birinin, vergi salan idare ile bunları ödeyecek olan yükümlülerin anlaşmalarını sağlamak olduğu göz önünde bulundurulduğunda, mükelleflerin kaçakçılık suçu cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve cezaya karşı adı geçen kanunun Ek 7’nci maddesinde öngörülen 15 günlük ilave dava açma süresinden yararlandırılmamalarının, uzlaşma müessesesinin amacına, hakkaniyet ve nesafet ilkelerine uygun olmayacağı kanaatine varıldığı; bu durumda davanın süresi içinde açıldığı sonucuna varılarak işin esasının incelendiği; incelemenin yapılacağı yer ile ilgili Vergi Usul Kanununun 139’uncu maddesinde yer alan kurallara uyulmaksızın (incelemenin hangi nedenlerle iş yerinde yapılmadığı ortaya konulmadan) doğrudan yazıyla istenilen uyuşmazlık konusu yıla ait defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinin resen takdir nedeni olarak kabulü suretiyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davanın süresi içinde açılmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; 1997 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca adına katma değer vergisi salınan ve kaçakçılık cezası kesilen davacı Şirket tarafından, ihbarnamenin 9.2.1999 tarihinde tebliği üzerine 9.3.1999 tarihinde uzlaşma talebinde bulunulmuş ise de; 4008 sayılı Kanunun 22’nci maddesi ile Vergi Usul Kanununun uzlaşma müessesesi ile ilgili ek I ve II’nci maddelerinin 2’nci fıkraları yeniden düzenlenerek, 1.1.1995 tarihinden geçerli olmak üzere kaçakçılık fiilleri dolayısıyla tarh olunacak vergi ve kaçakçılık cezalarının tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamından çıkarılması nedeniyle Uzlaşma Komisyonunca uzlaşma talebinin reddine karar verildiği ve buna ilişkin kararın 17.6.1999 tarihinde tebliği üzerine 2.7.1999 tarihinde vergiye ve cezaya karşı açılan davada mahkemece yazılı gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1’inci maddesinde, ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi cezalarının tahakkuk edecek miktarları mevzuunda; idarenin, bu bölümde yer alan hükümler dairesinde mükellefler veya cezaya muhatap olanlarla maddede yazılı sebeplerle uzlaşabilecekleri, ancak kaçakçılık suçu cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve cezanın uzlaşma mevzuu yapılamayacağı; Kanunun Ek 7’nci maddesinin dördüncü fıkrasında ise, uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef veya ceza muhatabının, tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği; bu takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise, bu müddetin tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzayacağı hükmü yer almış; Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 23.10.1986 gün ve E:1986/2; K:1986/2 sayılı kararı ile Vergi Usul Kanununun Ek 5’inci maddesinde sözü edilen uzlaşmanın temin edilememesi hallerinde de Kanunun Ek 7’nci maddesi hükmünden yararlanılarak dava açılabileceği belirtilmiştir.
Bu hükümler karşısında; “uzlaşmanın vaki olmaması” veya “uzlaşmanın temin edilememesi” hallerinden biri sebebiyle Vergi Usul Kanununun yukarıda sözü edilen Ek 7’nci maddesinden yararlanılarak ek onbeş günlük süre içerisinde tarh ve ceza kesme işlemlerine karşı dava açılabilmesi için, her şeyden önce usulüne uygun yapılmış bir uzlaşma başvurusunun bulunması gereklidir. Oysa; olayda, davacı Şirket tarafından salınan katma değer vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasına karşı yapılan uzlaşma talebi, uzlaşma komisyonunca esasa geçilmeden, uzlaşma talebiyle ilgili kaçakçılık cezasının, 24.6.1994 tarih ve 4008 sayılı Kanunun 22’nci maddesi ile kaçakçılık suçu cezalarının 1.1.1995 tarihinden itibaren uzlaşma kapsamından çıkartılması nedeniyle reddedildiğinden, uzlaşmanın vaki olmadığından veya uzlaşmanın temin edilemediğinden söz etmek mümkün değildir.
Bu durumda; uzlaşma talebinin reddi yolunda uzlaşma komisyonunca tesis edilen karar üzerine, vergi ve cezaya karşı açılan davayı Vergi Usul Kanununun Ek 7’nci maddesine göre süresinde görerek işin esasını inceleyen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.5.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.