Danıştay Kararı 7. Daire 2000/8015 E. 2003/5260 K. 30.12.2003 T.

7. Daire         2000/8015 E.  ,  2003/5260 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2000/8015
Karar No : 2003/5260

Temyiz İsteminde Bulunan : Kavaklıdere Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : … Dış Ticaret San. Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Şirketin aktifinde kayıtlı taşınmazların satış bedellerinin gerçeğine nazaran düşük beyan edildiğinin tespit edildiğinden bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, Temmuz/1995 dönemi için, davacı Şirket adına salınan katma değer vergisine ve kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemi; davacı Şirket adına aynı olay nedeniyle ve aynı iddialarla salınan kurumlar vergisine ilişkin işlemin iptali istemiyle, Mahkemelerinin E:… sayısında açılan davada, söz konusu taşınmazların, Temmuz/1995 dönemi itibarıyla kıymetlerinin ne kadar olduğunun tespiti amacıyla, Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; anılan taşınmazların, gerçek değerlerinden satılıp, satış değerlerinin aynen beyan edildiği, faturalarda ve tapu kayıtlarında yer alan değerlerin doğru olduğu kanaatine varıldığının belirtildiği; raporda yapılan açıklamaların, Mahkemelerince de uygun bulunarak, kurumlar vergisine ilişkin işlemin iptal edildiği; böyle olunca da, ortada, katma değer vergisi tarhiyatını gerektirecek bir teslim veya hizmetin bulunmadığı; katma değer vergisi tarhiyatını gerektirecek bir teslim veya hizmet olmayınca, dava konusu işlemin yasal dayanağının kalmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K: … sayılı kararının; kanaate dayalı bilirkişi raporunun karara esas alınamayacağı; inceleme raporu uyarınca tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle taraflar temyiz istemlerinin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık; davacı Şirketin aktifinde kayıtlı taşınmazların satış bedellerinin, gerçeğine nazaran düşük beyan edildiğinin tespit edildiğinden bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, Temmuz/1995 dönemi için, davacı Şirket adına salınan katma değer vergisine ve kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe Temmuz 1995 döneminde, toplam (katma değer vergisi dahil) 3.443.100.000.-liraya satıldığı beyan edilen taşınmazların değerinin, gerçekte beyan edilenden çok daha yüksek olduğu yolundaki … tarih ve … sayılı ihbar dilekçesi ekinde, söz konusu taşınmazların kıymetlerinin tespitine ilişkin olarak, bir bilirkişi incelemesi raporu ibraz edildiği; konunun incelemeye sevk edilmesi üzerine, inceleme elemanınca, davacı Şirketin 1995 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu; 1993 yılı itibarıyla var olduğu ileri sürülen bazı borçları için, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … günlü ve … sayılı kararı uyarınca, davacı Şirkete ait kimi taşınmazlara ihtiyati haciz uygulanmak istendiği; bu işlem için, anılan karar gereğince, Ankara Gayrimenkul satış İcra Dairesi Müdürlüğünce, bir emlak komisyoncusu ile 2 inşaat mühendisine, davacı Şirkete ait, … Mah. … Sokak No:… adresinde yerleşik apartmanın 2,3, 4, 6 ve 7 nolu daireleri ile … Mah. … Caddesi … Sokak No:… adresinde yerleşik apartmanın değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı; bilirkişilerce düzenlenen ve söz konusu taşınmazların tüm nitelikleri ile bulundukları semt ve mevkiin, emsallerinin alım-satım rayiç değerlerinin ve inşai tarz ve niteliklerinin dikkate alınması suretiyle oldukça ayrıntılı bir biçimde hazırlanmış olan 27.5.1993 tarihli raporda; … Sokaktaki dairelerin değerinin, 4.400.000.000.-lira; … Sokaktaki apartmanın değerinin de, 30.000.000.000.-lira olarak belirtildiği hususlarının tespit edildiği; değeri, bilirkişilerce, toplam 34.400.000.000.-lira olarak tespit edilen taşınmazların satışına ilişkin olarak, davacı Şirket tarafından, katma değer vergisi dahil toplam 2.531.640.000.-lira beyanda bulunulduğunun anlaşılması üzerine, söz konusu bilirkişi raporunda belirtilen değerin esas alınması suretiyle katma değer ve kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmasının önerildiği; bu öneri doğrultusunda tesis edilen işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, Mahkemece, uzmanlıklarının ne olduğu belirtilmemiş olan, …, … ve …’dan oluşan üç kişilik bir heyetten, söz konusu taşınmazların tüm niteliklerinin dikkate alınarak, Temmuz/1995 itibarıyla kıymetlerinin tespit edilmesinin istenildiği; anılan kişilerce düzenlenen raporda; … … Sokaktaki binanın, kaloriferli olarak inşa edilmesine karşın, ısıtma sistemi çalışmadığı için sonradan sobalı hale getirildiği, dış cephesi serpme sıvalı, 40 yıllık ve yığma olduğu, enkaz gibi göründüğü açıklandıktan sonra, bu binadaki dairelerin, tapu kayıtlarında gösterilmiş olan satış bedellerinin, gerçek satış bedeli olduğu kanaatine varıldığının belirtildiği;… sokaktaki bina ile ilgili olarak ise, 27.5.1993 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen özellikleriyle, mevcut durumu kıyaslandığında, dış ölçüleri hariç, binanın tamamen değiştirildiğinin görüldüğü, böyle olunca da, 1995 yılındaki niteliklerinin değerlendirmesinin fiilen imkansız olduğu açıklandıktan sonra, tapudaki emsal alım-satım rayiç değerleri bakımından araştırma yapılmasının daha sağlıklı olacağı belirtilerek, aynı sokakta yerleşik bir binanın üç adet dairesinin, tapu kayıtlarındaki, 9.4.1997 tarihli satış değerinin emsal alınarak, kıyaslama yapıldığı ve anılan taşınmazın, Temmuz/1995′ te satış değeri olarak 2.000.000.000.-lira bildirilmesinin gerçeği yansıttığı kanaatine varıldığının belirtildiği; Vergi Mahkemesince de, bu raporda yapılan açıklamalar uygun bulunarak, dava konusu işlemin, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe ile iptal edildiği anlaşılmıştır.
Bir davada, hukuksal sorunların davaya bakan idari yargı yerince çözüme kavuşturulması, Yargılama Hukukunun temel kuralıdır. Bununla birlikte; kimi zaman, hukuki çözüme ulaşılması, maddi olayın teknik yönünün açıklığa kavuşturulmasına bağlı olabilmektedir. Bu ise, hakimin mesleki bilgisini aşan, teknik bilgi ve uzmanlık isteyen bir uğraş niteliğindedir. Bu yüzden; davada, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 31’inci maddesinin 1’inci fıkrasına yapılan göndermeden yararlanılarak, bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunlu olabilir.
Davanın çözümünün, mahkeme hakimlerinin mesleki bilgilerini aşan özel ve teknik bilgileri gerektirmesi durumunda, mahkemece, konunun uzmanı olan kişi ya da kişilere bilirkişi incelemesi yaptırılması, yukarıda da belirtildiği üzere, Yargılama Hukukunun niteliği gereğidir.
Ancak, davada, hukuksal çözüme ulaşmada gerek görülen maddi olayın teknik yönünün açıklığa kavuşturulması bakımından, Mahkemece itibar edilebilecek nitelikte, daha önceden yapılmış bir bilirkişi incelemesi ve bu inceleme sonucu düzenlenmiş olan bir raporun bulunması halinde, usul ekonomisi bakımından aynı konuda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek yoktur.
Olayda, Mahkemece, … Asliye Ticaret mahkemesinin ihtiyati tedbir kararı uyarınca Ankara Gayrimenkul Satış İcra müdürlüğünce, biri emlak komisyoncusu, ikisi inşaat mühendisi olan heyete 1993 yılında yaptırılan ve anılan heyetçe, söz konusu taşınmazların, tüm niteliklerinin ayrıntılı bir biçimde incelenip değerlendirilmesiyle hazırlandığı anlaşılan rapora niçin itibar edilmediği ortaya konulmadan, uzmanlıklarının ne olduğu dosya içeriğinden anlaşılamayan kişilerden oluşan heyete yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasında ve bu heyetçe, yukarıda değinilen raporun tersine, sırf kanaate dayalı olarak hazırlandığı anlaşılan raporda yapılan açıklamalara itibar edilerek hüküm verilmesinde, hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 30.12.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.