Danıştay Kararı 7. Daire 2000/7740 E. 2003/3747 K. 26.06.2003 T.

7. Daire         2000/7740 E.  ,  2003/3747 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2000/7740
Karar No : 2003/3747

Temyiz İsteminde Bulunan: Yenimahalle Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacının, kat karşılığı olarak inşa ettiği binada bulunan bağımsız bölümlerden, maliyet bedeli esasına göre değerlemek suretiyle çocukları ve kendi adına fatura ederek, sırasıyla 31.8.1995 ve 31.12.1996 tarihlerinde işletmeden çektiği iki adet işyerinin beyan edilen bedelinin, takdir komisyonunca takdir edilen emsal bedeline göre düşük olduğundan bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, Ekim/1995 dönemi için davacı adına re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili maddelerinde emsal bedelin tanımının yapıldığı, bu bedelin sırasıyla ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre belirleneceği; olayda, davacının, işletmeden çekilen iş yerlerinin emsal bedelini maliyet bedeli esasına göre beyan ettiği, davacı tarafından belirlenen maliyet bedelinin belgelere ve kayıtlara aykırılığı yolunda inceleme elemanınca herhangi bir tespit yapılmadığı, kayıtlara intikal ettirilmediği öne sürülen maliyet unsurunun kayıtlardaki maliyete eklenmesi suretiyle gerçek maliyete ulaşılabileceği; bu yöntemin gerçeğe uygun olmadığı ortaya konulmadan takdir esasıyla matrah takdir edilemeyeceği gerekçesiyle tarh ve ceza kesme işlemini iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tarh edilen vergi ve kesilen cezanın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:.Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Uyuşmazlık; davacının çocukları ve kendi adına fatura ederek işletmeden çektiği taşınmazların beyan edilen bedelinin, takdir komisyonunca takdir edilen emsal bedeline nazaran düşük bulunduğundan bahisle, re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen cezaya ilişkindir
Vergi Mahkemesince, davacının işletmeden çektiği taşınmazın emsal değerinin maliyet bedeli yöntemine göre belirlenmesi gerekmekteyken, takdir komisyonu kararıyla takdir edilmesinin yasal olmadığı gerekçesiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı , kayıtlarında yer alan maliyet unsurlarının tam olarak gerçeği yansıtmadığını, yapılan inşaat işi nedeniyle üstlenilen bir kısım maliyet unsurlarını ( boya, sıva, elektrik, fayans, su tesisatı) kayıtlara intikal ettirmediğini, beyan etmiş olup; olayda, düşük bedelle çekilen binaların emsal bedelinin gerçeği yansıtmayan maliyet bedeli esası yerine takdir komisyonu kararıyla belirlenmesi yerindedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına … gün ve …sayılı vergi inceleme raporunun düzenlendiği, bu raporda, davacının … pafta … ada … no’lu parsel üzerinde kat karşılığı yaptığı inşaatı 1995 yılında bitirdiği, 5.10.1995 tarihinde yapı kullanma izin belgesini aldığı, binadaki … no’lu dükkanı 31.8.1995 tarihinde 975.000.000 -lira bedelle çocukları üzerine, … no’lu dükkanı ise 1.600.000.000 – lira bedelle 31.12.1996 tarihinde kendi adına tapuda tescil ettirdiği; hususunun tespit edildiği, vergi inceleme raporuna ekli tutanakta ise, davacının yapılan inşaat nedeniyle üstlendiği sıva, boya, fayans, elektrik ve su tesisatı gibi maliyet unsurlarını kayıtlarına intikal ettirmediğini beyan ettiği, inceleme elemanınca, işletmeden çekilen dükkanların emsal satış bedellerinin yapı kullanma izin belgesinin alındığı, Ekim 1995 tarihi itibarıyla tespit edilmesi için takdir komisyonuna başvurulduğu, takdir komisyonunca belirlenen emsal bedel üzerinden de dava konusu tarh ve ceza kesme işleminin tesis edildiği, davacı tarafından belirlenen maliyet bedelinin belgelere ve kayıtlara aykırılığı yolunda inceleme elemanınca herhangi bir tespit yapılmadığı gibi, kayıtlara intikal ettirilmediği öne sürülen maliyet unsurunun kayıtlardaki maliyete eklenmesi suretiyle gerçek maliyete ulaşılabileceği; bu yöntemin gerçeğe uygun olmadığı ortaya konulmadan takdir esasıyla matrah takdir edilemeyeceği gerekçesiyle tarh ve ceza kesme işlemini iptal eden vergi mahkemesi kararının temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, ticari işletmeye dahil gayrimenkullerin, teşebbüs sahibi, eşi ve çocukları tarafından işletmeden çekilmesi, işletme bünyesinde yapılan satış hükmünde sayılmış ve emsal bedeli ile değerlenmesi öngörülmüştür. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27’nci maddesinin 2’nci fıkrasında da, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücretin esas alınacağı açıklandıktan sonra, aynı maddenin 3’üncü fıkrasında, emsal bedeli ve emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı belirtilmiştir.
Emsal bedel, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinde, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış ve bu bedelin sırasıyla, ortalama fiyat, maliyet bedeli ve takdir esasına göre tayin olunacağı açıklanmış, emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellefin bu maliyet bedeline, toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli edeceği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükme göre, emsal bedelin yukarıda yer alan maliyet bedeli esasına göre belirlenebilmesi için, emsal bedeli belirlenecek emtianın maliyet bedelinin bilinmesi veya çıkarılmasının olanaklı bulunması ön koşuldur. Oysa; davacının, yaptığı inşaat nedeniyle üstlendiği sıva, boya, fayans, elektrik ve su tesisatı gibi bir takım giderlerini defterlerine kayıt etmediği yolunda inceleme tutanağında yer alan açıklaması karşısında, inşaatın maliyetinin bilinmesi veya çıkarılması, dolayısıyla emsal bedelin maliyet bedeli esasına göre belirlenmesi mümkün olamayacağından, emsal bedelin takdir esasına göre belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasının yeniden karar verilmek üzere bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 26.6.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.