Danıştay Kararı 7. Daire 2000/6830 E. 2002/3688 K. 20.11.2002 T.

7. Daire         2000/6830 E.  ,  2002/3688 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/6830
Karar No: 2002/3688

Temyiz İsteminde Bulunan: Akdeniz Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Seyahat Taahhüt Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.
İstemin Özeti : Muhteviyatı itibarıyla gerçek dışı belgelerle haksız katma değer vergisi indiriminden yararlanmak suretiyle vergi zıyaına neden olduğundan bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, Kasım/997 dönemi için, davacı şirket adına, re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi; dosyanın incelenmesinden, davacı Şirketin katma değer vergisi indiriminde kullandığı faturaların gerçeği yansıtmadığı hususunun somut bir şekilde ortaya konulmadığı; vergilendirme ile ilgili bazı görevlerini yerine getirmemelerinin sorumluluğunun faturaları düzenleyen kişi ve firmalara ait olduğu; bu yöne ilişkin tespitlerin, davacı adına düzenledikleri faturaların sahte olduğunu göstermeyeceği, bu itibarla, davacı adına tesis edilen işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; muhteviyatı itibarıyla gerçek dışı belgelerle haksız olduğundan bahisle, katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek, davacı Şirket adına, re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin, ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu düzenlemesi yer almıştır.
Bu düzenlemeye göre; belgelerin ve defter kayıtlarının vergi kanunlarında ve bu kanunların vermiş olduğu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan idari düzenlemelerde öngörülen biçimsel kurallara uygun bulunması ve belgelerin temsil ettiği vergiyi doğuran olayla ilgili diğer biçimsel işlemlerin noksansız yerine getirilmiş olması, örneğin, mükellefiyet tesisi, belge bastırma izni alınması, sevk irsaliyesi düzenlenmesi, çek verilmesi, borsa tescili gibi işlemlerin yapılması, düzenlenen belgelerin ve bu belgelere dayanılarak gerçekleştirilen defter kayıtlarının vergilendirme muamelelerine esas alınması için yeterli değildir. Ayrıca; söz konusu biçimsel işlemlerin, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti ile uyumlu olması da gereklidir.
Vergilendirmeye esas alınan belge ve kayıtların gerçek mahiyetle uyumlu olduğunun söylenebilmesi ise; biçimselliklerinin ötesine geçilerek, belgeyi düzenleyenin iştigal konusu, satmış göründüğü emtia veya yapmış olduğu hizmet bakımından organizasyonu, ekipmanı, işin gerektirdiği sayıda işçinin olup olmadığı, emtia alımlarının gerçekliği, alım-satım için zorunlu veya bu işlemlerin doğal sonucu olan diğer işlemlerin gerçekleştirilme biçimi, ekonomik durumu ile vergilendirme döneminde yapmış göründüğü işin hacmi arasındaki ilişki, kredi kullanıp kullanmadığı, vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki özen gibi unsurlardan hareketle yapılacak inceleme sonuçlarının, ortada gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifası olduğunu göstermesine bağlıdır.
Dairemizin 27.6.2002 günlü ara kararı üzerine İstiklal Vergi Dairesi Müdürlüğünce gönderilen ve … Tekstil Ürünleri Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen 22.10.1999 günlü Vergi Tekniği Raporunun incelenmesinden; davacı Şirket adına 1997 yılının Kasım döneminde fatura düzenleyen adı geçen firmanın, bağlı
bulunduğu vergi dairesine 16.6.1995 tarihinde verdiği dilekçe ile, hiçbir faaliyetinin bulunmadığını ve işyerinin de olmadığını, bundan böyle muhtasar beyanname vermeyeceğini bildirdiği; 1994 yılının Aralık döneminden sonra muhtasar beyannamelerini, 1997 yılının Haziran döneminden sonra da, katma değer vergisi beyannamelerini ve 1997 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesini vermediği; 29.1.1997 tarihinden 2.11.1999 tarihine kadar, bilinen adreslerinde yapılan yoklamalarda bulunmadığı; yine, aynı dönemde davacı Şirkete fatura düzenleyen …’in bağlı bulunduğu Uray Vergi Dairesi Müdürlüğünce, Dairemizin 27.6.2002 günlü ara kararı üzerine, gönderilen cevap yazısından, adı geçenin fatura, gider pusulası ve sevk irsaliyesi bastırdığı, ancak işe başladığı 1.2.1996 tarihinden itibaren hiçbir beyannamesini vermediği anlaşılmıştır.
Vergi mükelleflerinin, fatura, gider pusulası, sevk irsaliyesi vb. belgeleri bastırmalarına ve bunları kullanmalarına rağmen, hiç bir beyannamelerini vermemeleri, faaliyetlerinin ve işyerlerinin bulunmadığını vergi dairesine bildirmelerinden sonra, fatura düzenlemeye devam etmeleri, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) fıkrasında ifade edilen, “iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durum” olup, yukarıda yer verilen tespitler, … ve … Limited Şiketinin davacı Şirket adına düzenledikleri faturaların sahte olduğunu; bu faturaların karşılığında gerçek bir mal tesliminin olmadığını; belli bir bedel karşılığı mahiyetleri itibarıyla gerçek dışı olarak düzenlendiklerini açıkça ortaya koyduğundan; davacı Şirket hakkında indirimlerinden hareketle yapılan dava konusu tarh ve ceza kesme işleminde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yolda verilen mahkeme kararının …’in düzenlediği faturalardan kaynaklanan matrah farkına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oyçokluğuyla; … Limited Şirketinin düzenlediği faturalardan kaynaklanan matrah farkına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına ve bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, oybirliği ile, 20.11.2002 gününde karar verildi.

X-AYRIŞIK OY
Uyuşmazlık konusu tarhiyatın bir kısmı, … isimli kişinin davacı Şirkete, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediği iddiasından doğmuş ise de; dosya içeriğinden, adı geçen kişi hakkında sahte ve yanıltıcı belge kullandığı ve düzenlediği yönünde yapılmış bir tespit ve bu yönde düzenlenmiş herhangi bir rapor bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, sadece, anılan kişinin işe başladığı tarihten itibaren hiç beyanname vermemiş olmasına dayanılarak ve başkaca bir tespit bulunmaksızın, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediğinden söz edilemez.
Belirtilen bu nedenle, Mahkeme kararının, …’den alınan faturalar nedeniyle yapılan tarhiyat kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle, kararın bu kısmına katılmıyoruz.