Danıştay Kararı 7. Daire 2000/6556 E. 2002/1971 K. 20.05.2002 T.

7. Daire         2000/6556 E.  ,  2002/1971 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/6556
Karar No: 2002/1971

Temyiz İsteminde Bulunan: Ziyapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Orman Ürünleri Ticaret Anonim Şirketi
Vekilleri : Av. … – Av. …
İstemin Özeti : Muhteviyatı itibarıyla gerçek dışı belgelerle haksız katma değer vergisi iadesinden yaralanmak suretiyle vergi zıyaına neden olduğundan bahisle,inceleme raporuna dayanılarak, Temmuz/1998 dönemi için davacı Şirket adına re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemi; olayda, davacı Şirketin katma değer vergisi iadesinde kullandığı faturayı düzenleyen … Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketinin katma değer vergisi beyannamesini vermemesi ve bu faturanın belge basım izni olmadan bastırılmış faturalardan olması hususu, söz konusu faturanın yanıltıcı olduğunu kanıtlayıcı nitelikte olmadığı gibi, nakliye hizmetinin yaptırıldığı firma ile davacı Şirket arasında vergiyi zıyaa uğratma yönünden irtibat bulunduğu hususunda herhangi bir tespit yapılmadığı;bu durumda, yasaların kendisine yüklediği ödevleri eksiksiz yerine getiren iyi niyetli yükümlülerin mal aldığı kişilerin vergiyi ödeyip ödemediklerini takip etmesi ve onları bu yönde icrai bir güçle zorlaması mümkün olmadığından, bu kişilerin hareketlerinden sorumlu tutulması hukukun temel ilkelerine aykırı düşeceğinden; davacı Şirketin nakliye hizmetini yaptırdığı Şirket tarafından Hazineye intikal ettirilmeyen katma değer vergilerinden sorumlu tutulması suretiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca davacı Şirket adına cezalı tarhiyat yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; inceleme raporuna dayanılarak yapılan işlemin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava konusu cezalı tarhiyat, muhteviyatı itibarıyla gerçek dışı belgelerle haksız katma değer vergisi iadesinden yararlanmak suretiyle vergi zıyaına neden olunduğundan bahisle, davacı Şirket adına mükellef sıfatıyla yapılmasına rağmen, vergi mahkemesince; olayın yanlış nitelendirilmesi sonucu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrası kapsamında değerlendirilmesi suretiyle müteselsil sorumluluk esaslarına göre hüküm tesis edilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin, ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu düzenlemesi yer almıştır.
Bu düzenlemeye göre; belgelerin ve defter kayıtlarının vergi kanunlarında ve bu kanunların vermiş olduğu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan idari düzenlemelerde öngörülen biçimsel kurallara uygun bulunması ve belgelerin temsil ettiği vergiyi doğuran olayla ilgili diğer biçimsel işlemlerin noksansız yerine getirilmiş olması, örneğin, mükellefiyet tesisi, belge bastırma izni alınması, sevk irsaliyesi düzenlenmesi, çek verilmesi, borsa tescili gibi işlemlerin yapılması, düzenlenen belgelerin ve bu belgelere dayanılarak gerçekleştirilen defter kayıtlarının vergilendirme muamelelerine esas alınması için yeterli değildir. Ayrıca; söz konusu biçimsel işlemlerin, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti ile uyumlu olması da gereklidir.
Vergilendirmeye esas alınan belge ve kayıtların gerçek mahiyetle uyumlu olduğunun söylenebilmesi ise; biçimselliklerinin ötesine geçilerek, belgeyi düzenleyenin iştigal konusu, satmış göründüğü emtia veya yapmış olduğu hizmet bakımından organizasyonu, ekipmanı, işin gerektirdiği sayıda işçinin olup olmadığı, emtia alımlarının gerçekliği, alım-satım için zorunlu veya bu işlemlerin doğal sonucu olan diğer işlemlerin gerçekleştirilme biçimi, ekonomik durumu ile vergilendirme döneminde yapmış göründüğü işin hacmi arasındaki ilişki, kredi kullanıp kullanmadığı, vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki özen gibi unsurlardan hareketle yapılacak inceleme sonuçlarının, ortada gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifası olduğunu göstermesine bağlıdır.
Olayda, davacı Şirketin katma değer vergisi iadesinde kulandığı nakliye faturasını düzenleyen … Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketinin katma değer vergisi beyannamelerini vermediği gibi, söz konusu faturanın belge basım izni alınarak bastırılan faturalardan olmadığı hususları dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşılmış olup; bu tespitler anılan fatura tutarı karşılığında gerçek bir hizmet ifasının olmadığını; belli bir bedel karşılığı mahiyeti itibarıyla gerçek dışı olarak düzenlendiğini açıkça ortaya koyduğundan; davacı Şirket hakkında haksız iadenin geri alınması için yapılan dava konusu tarhiyatta ve kesilen vergi cezasında kanuna aykırılık bulunmamıştır.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yolda verilen vergi mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 20.5.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.