Danıştay Kararı 7. Daire 2000/6548 E. 2002/632 K. 14.02.2002 T.

7. Daire         2000/6548 E.  ,  2002/632 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/6548
Karar No: 2002/632

Temyiz İsteminde Bulunan: Kozan Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Otomotiv Dayanıklı Tüketim Malları Tarım Zirai Alet İthalat İhracat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Ödeme kaydedici cihaz satışını, alıcının kayıtlı olduğu vergi dairesine süresinde bildirmemekten dolayı, 3100 sayılı Kanunun Mükerrer 8’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca davacı adına beş kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemi; ödeme kaydedici cihazların kullanımlarıyla ilgili usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına tanınan yetkinin kapsamının, 3100 sayılı Kanunun “10/a maddesinde belli edilen hususlar dışında” ibaresiyle sınırlandırıldığı, 3100 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin 1’inci bendinde, satılan cihazların bildiriminin her ay yapılacağının hükme bağlandığı, ancak her ay ibaresi genel bir ifade olduğundan, bu hükmün 213 sayılı Kanunun 14’üncü maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği; anılan hükme göre bildirim süresi ödeme kaydedici cihaz satışının yapıldığı ayın sonundan itibaren on beş gün olup ve bu süre içerisinde bildirimde bulunduğu anlaşılan davacı adına kesilen cezanın yasal olmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; 3100 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin (a) bendi ile verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan 50 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğ ile öngörülen otuz gün içerisinde, sattığı ödeme kaydedici cihazı bildirmeyen davacı adına anılan Kanunun Mükerrer 8’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca kesilen cezanın yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Ödeme kaydedici cihaz satışı yapan davacının bildirim ödevi, 3100 sayılı Kanununun 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülmüştür. Yetkisi, anılan Kanunda düzenlenmemiş hususlarda usul ve esas belirlemekle sınırlı olan Maliye Bakanlığının, düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığı bir alanda belirlediği, alıcının vergi dairesine bildirimde bulunulmadığından bahisle ceza kesilmesi işlemini iptal eden mahkeme kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu; davacı şirketin satışını yaptığı ödeme kaydedici cihaza ilişkin olarak vergi dairesine yaptığı bildirimin süresinde olmadığından bahisle kesilen beş kat 1. Derece usulsüzlük cezasını kaldıran mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanma Mecburiyetleri Hakkında Kanunun 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, üretici, ithalatçı veya satıcı firmaların satılan cihazların sicil numaralarını ve kimlere satıldıklarını her ay Maliye ve Gümrük Bakanlığına ve bağlı bulundukları vergi dairelerine bildirmek mecburiyetinde oldukları hükmü yer almıştır.
Yukarıda sözü edilen yasanın 10’uncu maddesi uyarınca verilen yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma Mecburiyeti Hakkında Kanunla ilgili 50 Seri Nolu Genel Tebliğin,”Ödeme Kaydedici Cihazların Satışı” başlığını taşıyan 1’nci maddesinin (d) bendinde, ödeme kaydedici cihaz satışı yapan kişi veya kuruluşların ödeme kaydedici cihazları kimlere sattıklarını, satışın yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde cihazın marka, model ve sicil numarasını da belirtmek suretiyle alıcının kayıtlı olduğu vergi dairesine bildirecekleri açıklanmıştır.
Olayda, ödeme kaydedici cihaz satışı yapan davacı şirketin 2.12.1998 tarihli fatura ile satışını yaptığı cihazı 5.1.1999 tarihli dilekçeyle vergi dairesine bildirdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ödeme kaydedici cihazın yukarıda sözü edilen otuz gün içinde vergi dairesine bildirilmemesi nedeniyle idarece ceza kesilmesi yerindedir. Bu nedenle, 213 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinden bahisle cihazın satışının yapıldığı ayın sonundan itibaren 15 günlük süre içinde vergi dairesine bildirimde bulunulduğu gerekçesiyle usulsüzlük cezasını kaldıran mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle; mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; ödeme kaydedici cihaz satışı yapan davacı Şirketin, satışını yaptığı cihaza ilişkin bildirimi, alıcının bağlı olduğu vergi dairesine süresinde yapmadığından bahisle, 3100 sayılı Kanunun Mükerrer 8’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca beş kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi yolunda oluşturulan işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 4’üncü maddesinin 1’inci bendinde, üretici, ithalatçı veya satıcı firmaların satılan cihazların sicil numaralarını ve kimlere satıldıklarını her ay Maliye Bakanlığına ve bağlı bulundukları vergi dairesine bildirmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 10’uncu maddesinin (a) bendi ile Maliye Bakanlığına verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan 20 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğin 2’nci maddesinin (b) bendinin 4’üncü fıkrası ile 50 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğin A bölümünün 1’inci Maddesinin (d) bendinde, ödeme kaydedici cihaz satışı yapan kişi ve kuruluşların, cihazları kimlere sattıklarını, satışın yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde, alıcının kayıtlı olduğu vergi dairesine bildirmek zorunda oldukları hususu düzenlenmiştir.
Olayda, ceza kesme işlemine hukuki dayanak olarak alınan Tebliğlerde yer alan düzenlemelerden, ödeme kaydedici cihaz satışı yapan davacıya isnat edilen eylemin, satmış olduğu cihazı bağlı bulunduğu vergi dairesine değil, alıcının kayıtlı olduğu vergi dairesine bildirmemek olduğu anlaşılmaktadır.
Oysa; 3100 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin 1’inci bendinde öngörülen, satıcının bizzat bağlı olduğu vergi dairesine bildirimde bulunma zorunluluğudur. Bu konu ise, anılan Kanun ile açıkça belirtilmiş olup, ayrıca Maliye Bakanlığına düzenleme yapma yetkisi tanınmamıştır. Maliye Bakanlığına yetki tanınmayan bir konuda, yetki kullanılması suretiyle getirilen usul ve esaslara aykırılık suç oluşturmayacağından, cezaların kanuniliği ilkesine aykırı olarak ceza kesilmesi işlemini, istemin özeti kısmında yazılı gerekçe ile iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının sonucu itibarıyla onanmasına, 14.2.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.