Danıştay Kararı 7. Daire 2000/5634 E. 2002/3349 K. 22.10.2002 T.

7. Daire         2000/5634 E.  ,  2002/3349 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/5634
Karar No: 2002/3349

Temyiz İsteminde Bulunan: Maliye Bakanlığı
Karşı Taraf : … Konut Yapı Kooperatifi
İstemin Özeti : Davacı Kooperatifin Mayıs ve Aralık/1996 dönemleri katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen cezanın faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davada; Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrası hükmüne göre katma değer vergisi mükellefiyetinden söz edebilmek için yapılan teslim ve hizmetlerin, ticari, zirai, sınai veya serbest meslek faaliyeti niteliğini taşıması gerektiği; olayda, amacı ortaklarını konut sahibi kılmak olan yapı kooperatifinin, genel anlamda faaliyetinin, anılan hüküm uyarınca ticari amaçla yapıldığının ve ticari nitelikte olduğunun kabulü mümkün bulunmadığı gibi, münferit bir olay olan ve ancak değer artış işlemi şeklinde kabul edilerek kurumlar vergisine tabi kılınması mümkün olan arsa satışının, katma değer vergisi mükellefiyeti de doğurmayacağı; davacı Kurumun Katma Değer Vergisi Kanununun 40’ncı madesinin 3üncü fıkrası uyarınca beyanname verme zorunluluğunun bulunmadığı; bu itibarla katma değer vergisi mükellefi olmayan, bu nedenle de beyanname verme mecburiyeti bulunmayan davacı Kooperatif adına kesilen usulsüzlük cezasının vergi hatası kapsamına girdiği ve tesis edilen işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle Maliye Bakanlığı işleminin iptaline, faiz isteminin ise reddine ilişkin … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; davacı kooperatifin arsa satışının katma değer vergisine tabi olması ve kurumlar vergisi muafiyetinin sona ermesi nedeniyle, boş da olsa beyanname vermesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kar arın bozulması gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı kooperatifin Mayıs ve Aralık/1996 dönemleri katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle usulsüzlük cezası kesilmesinin vergi hatası olduğu ileri sürülerek kaldırılması istemine ilişkin düzeltme başvurusunun reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun da zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen cezanın faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davada; Maliye Bakanlığı işleminin iptaline, faiz isteminin ise reddine karar veren mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 122’inci maddesinde, mükelleflerin vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesinin vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124’üncü maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır. Bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenebilecek vergi hatasının tanımı ise, aynı Kanunun 116’ncı maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenilmesi olarak yapıldıktan sonra, 117’nci ve 118’inci maddelerinde de, hesap hataları ile vergilendirme hatalarının neler olduğu gösterilmiş bulunmaktadır.
Söz konusu maddelerin incelenmesi durumunda görüleceği üzere; Vergi Usul Kanununun yukarıda açıklanan 122’nci ve 124’üncü maddeliren göre idareden düzeltilmesini isteme hakkı doğuran vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin anılan Kanunun 3’üncü maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıklarıdır.
Olayda, ortaklarını konut sahibi yapmak amacıyla kurulan kooperatifin, bu faaliyeti nedeniyle katma değer vergisi beyannamesi verme zorunluluğu bulunup bulunmadığı hususu; Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci, 40’ıncı ve geçici 18’inci madde hükümlerinin birlikte yorumlanması ile belirlenebileceğinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 118’inci maddesinin 2’nci bendinde, “açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınması” olarak tanımlanan mükellefiyette hataya girmediği gibi, yukarıda anılan maddelerde belirtilen diğer vergilendirme ve hesap hataları kapsamında da bulunmamaktadır.
Bu bakımdan; ileri sürülen hatanın düzeltme başvurusunun reddi üzerine şikayet yoluyla giderilmesi imkanı bulunmadığından, hukuki bir sorun teşkil eden ve yasaların yorumu sonunda çözümlenebilecek nitelikte olan uyuşmazlıkta, düzeltme ve şikayet yoluna gidilmesi sonucu tesis edilen işlemi iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birilkte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 22.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.