Danıştay Kararı 7. Daire 2000/5610 E. 2002/3488 K. 06.11.2002 T.

7. Daire         2000/5610 E.  ,  2002/3488 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/5610
Karar No: 2002/3488

Temyiz İsteminde Bulunan: Doğanbey Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …-Av. …
İstemin Özeti : Davacının ortağı olduğu … İnşaat Ticaret Sanayi Limited Şirketinin vergi borçlarından dolayı şirket adına düzenlenerek davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinin geri alınması istemini içeren başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemi; Dosyanın incelenmesinden, davacı ve eşinin kurdukları yukarıda adı belirtilen şirketin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin davacının ev adresine kapıya yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de; şirket müdürü olan eşinden ayrılan davacının ikametgah adresinin eski eşinin de ikametgah adresi olarak kabul edilemeyeceği; bu durumda, ödeme emirlerinin şirket müdürü veya şirket müdürünün bilinen adreslerine tebliğ edilmesi gerektiğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davada süre aşımı bulunduğu, ödeme emirlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacının, ortağı olduğu … İnşaat Ticaret Sanayi Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 19.3.1998 tarihinde ev adresinde tebliği üzerine, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğüne ödeme emirlerinin geri alınması istemiyle yapmış olduğu başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddedildiği; bu işlemin iptali istemiyle 19.6.1998 tarihinde kayda giren dilekçeyle açılan bu davada işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yarglama Usulü Kanununun “Dava Açma Süresi” başlıklı 7’nci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idari mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş, 6183 sayılı Amme Alacaklarının tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54’üncü maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, 58’inci maddesinde ise, ödeme emrine karşı, böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zaman aşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açılabileceği öngörülmüştür.
Aynı Kanunun 11’inci maddesinde ise, ilgililer tarafınadan idari dava açılmadan önce, İdari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenilebileceği; bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı; altmış gün içinde bir cevap verilmesse isteğin reddedilmiş sayılacağı; isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvuru tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı, hükmü yer almıştır.
Vergi Kanunlarına göre tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelen, ancak vadesinde ödenmeyen vergilerin tahsili amacıyla, 6183 sayılı Kanuna göre düzenlenen, kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem olan ödeme emrine karşı doğrudan dava açılabileceği gibi; 2577 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 11’inci maddesi uyarınca, ödeme emrinin kaldırılmasının. geri alınmasının, değiştirilmesinin üst makamdan, üst makam yoksa ödeme emrini düzenleyen makamdan idari dava açma süresi içinde istenilmesi ve bu şekilde yapılan başvurunun anılan maddede yazılı şekilde reddi veya reddedilmiş sayılması durumunda dava hakkının kalan süre içerisinde kullanılması da olanaklıdır.
Olayda; davacının asıl borçlu şirketin ortağı olmakla birlikte şirket müdürü sıfatının, dolayısıyla şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı sabittir. Bu durum karşısında; Şirkete yapılacak tebligatları ikamet adresinde tebellüğe de yetkili olmaya davacının hukuki durumunda, usule aykırı olarak kendisine tebliğ olunan dava konusu ödeme emirleri dolayısıyla herhangi bir değişiklik söz konusu olamayacağından; bu ödeme emirlerine karşı düzeltmeleri veya iptal edilmeleri istemiyle kendi adına, idari başvuruda bulunması veya idari dava açması da olanaksızdır. Bu bakımdan; davayı bu yönleriyle incelemeksizin esasına girerek çözümleyen Vergi Mahkemesinin temyize konu kararında isabet yoktur.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına 6.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.