Danıştay Kararı 7. Daire 2000/4851 E. 2002/1131 K. 19.03.2002 T.

7. Daire         2000/4851 E.  ,  2002/1131 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/4851
Karar No: 2002/1131

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1- Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü
2- Alman Arkeoloji Enstitüsü
3- …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacıların sahibi olduğu araçlara ilişkin olarak tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi üzerinden hesaplanan ve tahsil edilen gecikme zammının kanuni faizi ile iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; dosyanın incelenmesinden, Vasıtalı Vergiler Gelir Müdürlüğünün 16.3.1989 günlü yazısıyla, Alman Arkeoloji Enstitüsü ile orada çalışan yabancı uyruklu kişilerin yurda getirdikleri taşıtların, motorlu taşıtlar vergisinden muaf olduğunun davacı kuruma bildirildiğinin; daha sonra 9.10.1998 günlü yazıyla davacı kurumun motorlu taşıtlar vergisinden muaf olmadığı bildirilerek geriye doğru beş yıl için hesaplanan motorlu taşıtlar vergisi ile gecikme zammının tahsil edildiğinin; davacılar tarafından gecikme zammının kanuni faiziyle iadesi istemiyle vergi dairesine yapılan başvurunun reddi üzerine dava açıldığının anlaşıldığı; motorlu taşıtlar vergisi muafiyetine ilişkin 4’üncü maddede hiçbir değişiklik olmayıp, idarece, aynı maddenin farklı şekilde yorumlanması sonucunda gecikme zammı tahakkuk ettirilmesinde yasal isabet bulunmadığı; ancak, davacıların kanuni faiz isteminde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle; davanın, gecikme zammına ilişkin kısmını kabul ederek, gecikme zammını iptal eden, kanuni faize ilişkin kısmını ise reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; idarece yanıltılmaları nedeniyle verginin tamamının ödenmediği, bu durumda ödenen gecikme zammının kanuni faiziyle iade edilmesi gerektiği, ileri sürülerek davacılar tarafından; davacıların geç ödemede bulunması nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 51’inci maddesine göre, gecikme zammı hesaplanmasının yerinde olduğu ileri sürülerek Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Taraflarca karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, taraflar temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Tarafların karşılıklı temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, tarafların karşılıklı temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacıların sahibi olduğu araçlara ilişkin olarak tahakkuk ettirilerek tahsil edilen motorlu taşıtlar vergisi üzerinden hesaplanarak tahsil olunan gecikme zammının kanuni faiziyle iadesi istemiyle açılan davada verilen gecikme zammı tahsil edilmesi işleminin iptaline, kanuni faize ilişkin kısmının ise reddine yönelik kararın taraflarca bozulması istemine ilişkindir.
Davacılar tarafından, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemine gelince:
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 4’üncü maddesinin 6 bendinde, karşılıklı olmak şartıyla, yabancı devletlerin Türkiye’de bulunan elçilik ve konsolosluklarıyla, elçi, maslahat güzarı ve konsoloslarına (fahri konsoloslar hariç) ve o devletin uyruğunda bulunan elçilik ve konsolosluk memurlarına ve merkezi Türkiye’de bulunan uluslararası kurullar ile bu kurulların yabancı uyruklu memurlarına ve resmi bir görev için yurda gelen delege ve heyetlere ve bu heyetlere mensup yabancı uyruklu kişilere ait taşıtların, motorlu taşıtlar vergisinden müstesna olduğu belirtilmiş olup; Maliye Bakanlığının 1.10.1997 gün ve 42428 sayılı Genelgesinde açıklandığı üzere, “MA ile başlayan ve MZ” de biten harf gruplarına giren özel tahsisli plakalarla adlarına taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan kişilerin istisnadan yararlandırılamayacağı ve dolayısıyla davacıların motorlu taşıtlar vergisinden istisna olmadığı anlaşılmıştır. Diğer taraftan; aynı Kanunun 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında motorlu taşıtlar vergisinin, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yıl ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılacağı açıklanmış olup, verginin, mükellefine ayrıca ihbarname ile duyurulmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu durumda, anlaşmazlık konusu olayda, açıklanan kanun hükümleri uyarınca, mükellefiyetin başladığı tarihte tahakkuk ettirilerek, tebliğ edilmiş sayılan verginin vadesinde ödenmeyen kısmı için, 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesi gereğince, gecikme zammı hesaplanmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan; davacılar tarafından 19.1.1989 tarihinde İstanbul Defterdarlığına yapılan başvuru üzerine verilen cevap ile, kurumlarında çalışan memurların beraberinde yurda getirilen araçların motorlu taşıtlar vergisine tabi olmadığı belirtilerek yanıltıldıkları ve bu sebeple vergiyi geç ödedikleri iddia edilmekte ise de; Vergi Usul Kanununun yanılma halini düzenleyen 369’uncu maddesi hükmünün vergi cezalarına ilişkin olduğu, vergi asıllarını kapsamadığı ve olayla bir ilgisinin bulunmadığı görülmektedir.
Açıklanan nedenle, davacıların temyiz isteminin reddine; vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının yukarıda hukuka aykırılığı açıklanan hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, onanan kısma ilişkin olarak hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 7.2 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.