Danıştay Kararı 7. Daire 2000/4274 E. 2002/3384 K. 23.10.2002 T.

7. Daire         2000/4274 E.  ,  2002/3384 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/4274
Karar No: 2002/3384

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Turizm ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğünün denetim sahasında gümrük hattı dışı eşya satış mağazası ve deposu bulunan davacı Şirketin deposunda yapılan sayım neticesinde eksik çıkan eşyalara isabet eden gümrük vergileri kadar bir meblağın, 1615 sayılı Yasanın 109’uncu maddesi uyarınca tazminat olarak davacı Şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; dava dosyasının Danıştay Yedinci Dairesinin 11.4.2000 gün ve E:1999/2675; K:2000/1008 sayılı bozma kararı uyarınca incelenmesinden; davacı Şirketin, 10.1.1998 tarihli devir-teslim tutanağı ile eski kiracı ve işletici olan … Anonim Şirketinden devraldığı gümrük hattı dışı eşya satış mağazası ve fiktif antrepoda 22.5.1998 tarihinde yapılan sayım neticesinde eksik çıkan eşyalar için tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin ödenmesi talimatını içeren ve 25.8.1998 tarihinde tebliğ edilebilen tahakkuk işlemine karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığından dolayı kesinleştiğinden bahisle düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle işbu davanın açıldığının anlaşıldığı; davacı Şirket tarafından ödeme emrine konu gümrük vergi ve resimlerine dair tahakkukun iptali istemiyle mahkemelerinin E:… numarasında açılan davanın ise … gün ve K:… sayılı kararla reddedildiği ve Danıştay nezdinde temyiz edildiği; bu durumda, tahakkuk işlemine karşı açılan dava halen temyiz aşamasında derdest bulunduğundan, henüz kesinleşmeyen amme alacağının ödeme emri ile istenilemeyeceğinin açık olduğu; kaldı ki, tahakkuka ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra yeni bir ödeme emri düzenlenmek suretiyle alacağın tahsili cihetine gidilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; ödeme emrine konu amme alacağının ödenmesine ilişkin tebligat üzerine herhangi bir itirazda bulunulmaması nedeniyle söz konusu alacak kesinleşmiş olduğundan, ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Olayda, Vergi Mahkemesince, ödeme emrine konu tazminatın, davacı Şirketten istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada mahkemelerince verilen kararın, temyiz incelemesi sonuçlanmadığından kesinleşmediği, bu durumda amme alacağının ödeme emri ile istenilemeyeceği gerekçesiyle, ödeme emrinin iptaline karar verilmişse de; 1615 sayılı Yasanın 109’uncu madesi uyarınca davacı Şirketten istenilen ödeme emrine konu tazminat, gümrük vergi ve resmi; bu tazminatın istenilmesine ilişkin işlem de, bir tahakkuk işlemi olmayıp, 6183 sayılı Yasanın 37’nci maddesine göre tesis edilmiş tahsilata yönelik bir işlem olduğundan, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar verilmedikçe ödeme emri düzenlenebilir. Zira hukuk düzeninde asıl olan idari işlemin icrailiğidir.
Öte yandan, ödeme emrine konu tazminat istemine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararının; Dairemizin 11.4.2000 gün ve E:1999/2507; K:2000/1007 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği hususu Dairemizin kayıtlarından tespit edilmiştir.
Bu hukuki durum karşısında; ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekirken; maddi olay ve hukuki durumun yanlış nitelendirilmesi suretiyle yazılı gerekçeyle ödeme emrinin iptali yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirketin işletmecisi olduğu gümrük hattı dışı eşya satış mağazasında ve deposunda yapılan sayım neticesinde eksik çıkan mallara ait gümrük vergi ve resimleri kadar bir meblağın, 1615 sayılı Yasanın 109’uncu maddesi uyarınca tazminat olarak davacı Şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 109’uncu maddesinde, gümrüğe karşı sorumlu oldukları belirtilen işletmelerden sundurma ve antrepolarda noksan çıkan eşyanın vergi ve cezaları tutarı bir meblağın, tazminat olarak alınacağı belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Kanunla değişik 27’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında da, vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılmasının tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durduracağı, ancak tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davaların tahsil işlemini durdurmayacağı, bunlar hakkında yürütmenin durdurulmasının istenebileceği açıklanmıştır.
Vergi Mahkemesince, ödeme emrine konu tazminatın davacı Şirketten istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada mahkemelerince verilen kararın bozulması istemiyle yapılan başvurunun halen derdest olup, sonuçlanmadığı; kesinleşmeyen amme alacağının ödeme emri ile istenilemeyeceği gerekçesiyle, ödeme emrinin iptaline karar verilmişse de; 1615 sayılı Yasanın 109’uncu maddesi uyarınca davacı Şirketten istenilen ödeme emrine konu tazminat gümrük vergi ve resmi olmayıp, bu tazminatın istenilmesine ilişkin işlem de, bir tahakkuk işlemi değildir. Bu durumda, 6183 sayılı Yasanın 37’nci maddesine göre tesis edilmiş tahsilata yönelik bir işlem olan dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar verilmedikçe, ödeme emri düzenlenebilir. Zira hukuk düzeninde asıl olan idari işlemin icrailiğidir.
Öte yandan, ödeme emrine konu tazminat istemine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararının; Dairemizin 11.4.2000 gün ve E:1999/2507; K:2000/1007 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği hususu Dairemizin kayıtlarından tespit edilmiştir.
Bu hukuki durum karşısında; ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekirken; maddi olay ve hukuki durumun yanlış nitelendirilmesi suretiyle yazılı gerekçeyle ödeme emrinin iptali yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 23.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.