Danıştay Kararı 7. Daire 2000/4154 E. 2002/2776 K. 16.09.2002 T.

7. Daire         2000/4154 E.  ,  2002/2776 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/4154
Karar No: 2002/2776

Temyiz İsteminde Bulunan: Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …- …
Vekili : Av. … – Av. …
İstemin Özeti : Murisin sağ olduğu döneme ait olup, mirasçılar tarafından, veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilmesinden sonra öğrenilen ve beyan dışı kalmış menkul kıymetler için pişmanlıkla verilen ikinci beyannamede gösterilen borca isabet eden verginin tecil isteminin reddine dair işlemi; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 13’üncü maddesine göre, murisin sağlığında icra dairesine veya mahkemeye intikal etmiş ve takip edilmekte olan ve beyannamede açıkça gösterilen murise ait borçların vergilerinin, tahakkuk ettirilip, icra dairesi veya mahkemenin vereceği kesin karara kadar tecil olunacağı, olayda, muris … tarafından imzalanmış senet muhteviyatı borcun tahsili için davacılar adına takibe geçilmesi üzerine, konunun, böyle bir borcun olmadığı iddiası ile, adli mahkemeye intikal ettiğinin ve bu davaların henüz sonuçlanmadığının anlaşıldığı, davacılarca adli yargıda açılan davaların kaybedilmesi halinde, intikal eden servetin söz konusu miktar kadar azalacağında da kuşku bulunmadığı, hal böyle olunca, murisin ölümünden sonra ortaya çıkmış bile olsa, anılan borca isabet eden verginin sözü edilen davaların sonuçlanmasına kadar tecil edilmesi icap ettiği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:… sayılı kararının; 7338 sayılı Kanuna göre, murisin ölüm tarihine kadarki döneme ait ihticaca salih vesaika müstenit borçlarına isabet eden verginin tecil edilebileceği, oysa olayda, söz konusu borcun dayandığı senedin gerçeği yansıtmadığı konusunda uyuşmazlık çıktığının ve konunun adli yargıya intikal ettirildiğinin ve dolayısıyla anılan bononun ihticaca salih olmadığının davacılarca da kabul edildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; 23.3.1998 tarihinde vefat eden muristen intikal eden mallara ilişkin olarak 30.11.1998 tarihinde verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinin ardından, 30.11.1999 tarihinde verilen pişmanlık dilekçesiyle, intikal eden menkul malların değerinin 690.357.800.000.- lira noksan beyan edildiğinin anlaşılması nedeniyle dilekçe ekindeki beyannamenin pişmanlık hükümlerine göre kabul edilmesini, ayrıca, beyannamede gösterilen ve murise ait olup, alacaklılarının murisin ölümünden sonra takibe geçmeleri nedeniyle o tarihte öğrendiklerini ve Adli Yargı’da dava konusu ettiklerini belirttikleri 252.950.210.000.- liralık borca isabet eden verginin, 7338 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi hükmü uyarınca tecilini talep etmeleri üzerine, pişmanlık isteminin kabul edilip, buna göre gerekli tarhiyatların yapıldığı; ancak tecil talebinin kabul edilmediği; bunun üzerine, vergi mahkemesinde açılan davada; ortada, borçlu olarak murisin gözüktüğü bir bono olmakla birlikte, esas itibarıyla böyle bir borcun bulunmadığı; bunun tespiti amacıyla … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayısında ve … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayısında dava açıldığı; söz konusu borcun var olup olmadığının anılan davaların sonuçlanması ile ortaya çıkacağı; anılan davalarda, borcun varlığına karar verilmesi durumunda, ortada murisin sağlığında var olup, ölümden sonra ortaya çıkmış bir borç bulunacağı; dolayısıyla, anılan davaların sonuçlanmasına kadar borç miktarına isabet eden verginin tecil edilmesi icap ettiği hususlarının ileri sürüldüğü; vergi mahkemesince de, yukarıda yazılı gerekçe ile dava konusu işlemin iptal edildiği anlaşılmıştır.
7338 sayılı Veresat ve İntikal Vergisi Kanununun 12’nci maddesinin (a) bendinde, veraset yoluyla gerçekleşen intikallerde murisin ihticaca salih vesaike müstenit borçlarının beyannamede gösterilmek şartıyla iktisap edilen malların değerler yekunundan tenzil olunacağı; 13”üncü maddesinde de, müteveffanın sağlığında icra dairesine veya mahkemeye intikal etmiş ve takip edilmekte olan ve beyannamede açıkça gösterilen borçlara isabet eden verginin, tahakkuk ettirilerek, icra dairesi veya mahkemenin vereceği kesin hükme kadar tecil edileceği hükmü yer almış olup; buna göre, bu madde uyarınca işlem yapılabilmesi için, borcun murisin sağlığında, icra dairesine veya mahkemeye intikal etmiş ve takip ediliyor olması gereklidir.
Olayda, davacıların vergisinin tecilini istedikleri borcun, murisin ölüm tarihinden sonra takibe konulduğu açık bulunduğundan; anılan borç hakkında, 7338 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi hükmünün uygulanması mümkün değildir.
Öte yandan; olayda, pişmanlıkla verilen beyannamede gösterilen ve murisin sağ olduğu döneme ait olmakla birlikte; içeriği itibarıyla “ihtica salih vesaika müstenit” olup olmadığı tartışmalı olan ve gerçekten var olup olmadığının tespiti adli yargı yerinin görevine giren bir “borç” bulunmaktadır. Adli yargı yerince borcun varlığına karar verilmesi durumunda, beyannamede gösterilmiş bulunan söz konusu borcun, veraseten iktisap edilen malların değerinden düşülmesi, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 12’nci maddesi hükmü gereğidir.
Bu bakımdan; davadaki uyuşmazlığın çözümü, söz konusu borçla ilgili olarak adli yargı yerinde açıldığı ileri sürülen davanın sonucuna bağlı bulunduğundan; dava hakkında, bu davanın sonucu araştırılmadan verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz istemin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkeme yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.9.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.