Danıştay Kararı 7. Daire 2000/4056 E. 2002/3285 K. 16.10.2002 T.

7. Daire         2000/4056 E.  ,  2002/3285 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/4056
Karar No: 2002/3285

Temyiz İsteminde Bulunan: … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli … gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyalardan bir kısmı için ithalat sırasında A.TR.1 Dolaşım Belgelerinin ibraz edilememesi nedeniyle tahsil edilen gümrük vergilerinin; ithalin gerçekleşmesinden sonra, anılan belgeleri süresi içerisinde ibraz ederek iadesinin istenmesi üzerine yapılan iadenin geciktiğinden bahisle, söz konusu vergi tutarında geç iade sebebiyle dolar bazında meydana geldiği ileri sürülen 3.190.157.228.- liralık değer kaybının tazminat olarak ödenmesi istemiyle açılan davayı; olayda, ithalat sırasında A.TR.1 belgelerinin ibraz edilememesi nedeniyle vergi tahsil edilmesinin idarenin kusurlu davranışından kaynaklanmadığı; davacı Şirketin A.TR Dolaşım Belgeleri Yönetmeliğinin 13’üncü maddesinde belirtilen sürede söz konusu belgeleri ibraz etmesi üzerine de 1615 sayılı Yasanın 87’nci maddesi uyarınca tahsil edilen vergilerin iade edildiği; her ne kadar, iade isteminin geç sonuçlandırılması nedeniyle iade edilmesi gereken tutarda dolar bazında meydana gelen değer kaybının iadesi istenilmekte ise de, Gümrük Vergisi Kanununda iade edilecek miktarın döviz kuru esasına göre değerlendirilmesine imkan tanıyan bir hüküm bulunmadığı gibi, anılan Kanunun 65’inci maddesi uyarınca Türk parası olarak tahsil olunan vergilerin iadesinin de Türk parası olarak yapılması gerektiği; bu itibarla, davacı Şirketin isteminin yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; iade istemlerinin geç sonuçlandırılması nedeniyle iadesi gereken vergi miktarında oluşan değer kaybının tazminat olarak ödenmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Olayda, davacı Şirketin iade isteminin geç sonuçlandırılması nedeniyle iade edilen vergi tutarında meydana gelen değer kaybının tazminat olarak ödenmesi istemiyle açılan davanın Sorumluluk Hukukunun ilkeleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekirken, söz konusu zararın giderilmesi için bu konuda yürürlüğe konulmuş yasa hükmü arayan ilk derece mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Bu sebeple, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; A.TR.1 Dolaşım Belgelerinin ithalat sırasında ibraz edilememesi nedeniyle davacı Şirketten tahsil edilen gümrük vergilerinin, söz konusu belgelerin ibrazı suretiyle iadesinin istenmesi üzerine yapılan iadenin gecikmesi sebebiyle, iade edilen vergi tutarında enflasyon yüzünden meydana gelen değer kaybının tazminat olarak ödenmesi istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Vergi mahkemesi kararı; Gümrük Kanununda, iade edilecek miktarın döviz kuru esasına göre değerlendirilmesine imkan tanıyan bir hüküm bulunmadığı gerekçesine dayanmaktadır.
Vergi alacağını yükümlülerin hukuka aykırı davranışları sebebiyle zamanında alamayan Devlet, vergi alacağı dışında, biri yüksek enflasyon nedeniyle oluşan değer kaybı, diğeri de paranın sağlayacağı gelir olmak üzere iki tür zarara uğramaktadır. Yasalarda öngörülen gecikme faizi ve gecikme zammı Devletin bu zararını gidermek amacına yöneliktir. Bu iki tür zarar kendisinden hukuka aykırı biçimde vergi alınan veya parasal hakları geç iade edilen idare edilenler için de aynen söz konusudur. Her ne kadar, idare edilenlerin bu zararlarını karşılayacak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51’inci maddelerindeki düzenlemelere benzer bir yasa hükmü mevcut değilse de; “İdari Rejimi” kabul eden hukuk sistemlerinde, idarenin hukuka aykırı davranışlarından dolayı idare edilenlerin uğrayacakları bu tür zararların tazminat yoluyla giderilmesi, Hukuk Devleti ilkesinin zorunlu gereğidir. Bunun için ayrıca bir yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. İdari Yargının varlık nedenlerinden biri, idare edilenlerin idari işlem ve eylemlerden doğan zararlarını kendi iradesiyle gidermeyen idari birimler aleyhine açılacak tazminat davalarının çözüme kavuşturulmasıdır. İdari Yargı, bu çözüm sırasında, kararını Sorumluluk Hukukunun kendi ilkeleri dışında bir kaynağa, örneğin bir yasa hükmüne dayandırmak zorunda değildir.
Olayda, ithale konu eşyalardan bir kısmı için, ithalat sırasında A.TR dolaşım belgelerinin ibraz edilememesi nedeniyle tahsil edilen gümrük vergilerinin ithalin gerçekleşmesinden sonra A.TR Dolaşım Belgeleri Yönetmeliğinin 13’üncü maddesinde öngörülen süre içerisinde ve usulüne uygun A.TR dolaşım belgelerinin ibrazı suretiyle 25.9.1996 tarihinde iadesinin istenmesine rağmen, davalı idarece, bu istemin 2 yıl 10 ay 11 gün sonra 6.8.1999 tarihinde sonuçlandırıldığı; makul sayılamayacak bu gecikmenin idarenin kendi iç işleyişinden kaynaklandığı; gecikmede davacı Şirkete izafe edilebilecek bir kusurun bulunmadığı hususları dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Kamu hizmetinin geç işlemesi, İdare Hukukunda, hizmet kusurunu oluşturan hallerden biri olarak tanımlanmıştır. Öte yandan; olay tarihinin ekonomik koşullarında, Türk lirası cinsinden bir meblağın, zamanında iade edilmemesi sebebiyle, değer kaybına uğradığı da bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan; yüksek enflasyonun sonucu olan bu değer kaybı sebebiyle davacının uğradığı zararın tazmini, yukarıda sözü edilen Sorumluluk Hukukunun ve Hukuk Devleti ilkesinin gereğidir.
Bu durum karşısında; davada, gecikilen süreye ve enflasyonist ekonomilerde paranın değer kaybının hesaplanmasında geçerli ölçütlere göre uğranılan zararın miktarının hesaplanması yerine, 1615 sayılı Kanunda gümrük vergisi yükümlülerine iadesi gereken meblağların döviz kuru esasına göre değerlendirileceğine ilişkin düzenleme bulunmadığı yolundaki gerekçeye dayanılarak hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının yukarıda belirtilen şekilde yapılacak yargılama ile ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.10.2002 gününde oybirliği karar verildi.