Danıştay Kararı 7. Daire 2000/3881 E. 2002/2826 K. 18.09.2002 T.

7. Daire         2000/3881 E.  ,  2002/2826 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/3881
Karar No: 2002/2826

Temyiz İsteminde Bulunan: Muratpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Plastik ve Sanayi Limited Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirketin Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanan Şirket ana sözleşmesinde yer alan kuruluş sermayesi ile ilgili süresinde ödenmeyen damga vergisi için vergi zıyaı cezası kesilmesine ilişkin işlemi; olayda 12.7.1999 tarihinde kurulan davacı Şirketin ana sözleşmesinin 22.7.1999 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği; bu durumda vergiyi doğuran olayın, noterde 12.7.1999 tarihinde düzenlenen ve imza edilen sözleşme ile meydana geldiği ve verginin bu tarihte tahakkuk ettiği; ancak verginin ödenmesi için tescil ve ilan tarihinden itibaren 3 aylık bir ödeme süresi öngörüldüğü; vergi alacağının tahsilinde, vade, 3 aylık sürenin dolduğu 22.10.1999 tarihi olduğundan, bu tarihten sonra verginin ödenmesi halinde vergiye gecikme zammı uygulanması gerektiği; 213 sayılı Kanunun 341’inci maddesinde tarifi yapılan vergi zıyaının dava konusu olayda söz konusu olmadığı; damga vergisinin tarh ve tahakkukunun tahsiline bağlı bulunduğu; ödeme süresi kanunla belirlenen damga vergisinin 3’üncü ayın sonunda ödenmemesi durumunda verginin makbuz karşılığı tahsil edilmesi ve vadesinden sonra ödenmesi nedeni ile gecikme zammı alınması gerekirken, idarece verginin tahsili kabul edilmemek suretiyle kanunen tahakkuk eden damga vergisinin yeniden tarh edilmesi ve vergi zıyaı cezası kesilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Şirket ana sözleşmesinin yayımlandığı Ticaret Sicil Gazetesi’nde, damga vergisinin 3 ay içinde ödeneceğinin belirtildiği; süresinden sonra müracaat edilip verginin ödenmek istenmesi üzerine vergi ve ceza ihbarnamesi düzenlenip, vergi tarh edildiği ve ceza kesildiği; davacı Şirketçe süresi içinde başvurulup tahakkuk fişi düzenlendikten sonra ödeme yapılmaması halinde gecikme zammıyla birlikte tahsilinin gerekeceği; vergi zıyaı cezası kesilmesinin 213 sayılı Kanununun 344’üncü maddesinin gereği olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu; davacı Şirketin, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan şirket ana sözleşmesinde yer alan kuruluş sermayesi ile ilgili damga vergisinin süresinden sonra ödenmek istenmesi üzerine kesilen vergi zıyaı cezasına dair işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinde, vergi zıyaı suçunun mükellef veya sorumlu tarafından 341’inci maddede yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olduğu öngörülmüş; 341’inci maddesinde de, vergi zıyaının mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya noksan yerine getirmesi nedeniyle verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya noksan tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği; bu halde, verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanmasının ceza uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı Şirketin ana sözleşmesine ait damga vergisinin makbuz karşılığı olmak üzere yasal süresinden sonra yatırılmak istenmesi nedeniyle, damga vergisinin zamanında tahakkuk ettirilmediği ve vergi zıyaına sebebiyet verildiği açıktır. Bu durumda davacı Şirket adına kesilen vergi zıyaı cezasında yukarıda yer alan yasa maddelerine aykırılık bulunmadığından, Mahkemece yazılı gerekçeyle verilen iptal kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabülü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu, 12.7.1999 tarihinde noterde düzenlenen şirket ana sözleşmesinde yer alan sermaye ile ilgili damga vergisinin tescil ve ilan tarihinden itibaren 3 ay içinde ödenmediğinden bahisle kesilen vergi ziyaı cezasını kaldıran mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde bu kanuna ekli I sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, aynı kanunun 22’nci maddesinin (a) bendinde de; anonim, kooperatif, eshamlı komandit ve limited şirket mukavelenamelerinin tescil ve ilan tarihinden itibaren 3 ay içinde makbuz karşılığında vergi dairesine ödeneceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Kanunun 341’inci maddesinde ise, vergi zıyaının, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlandığı, aynı Kanunun “Vergi zıyaı suçu ve cezası” başlıklı 344’üncü maddesinde de, vergi zıyaı suçunun; mükellef veya sorumlular tarafından 341’inci maddede yazılı hallerle vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 12.7.1999 tarihinde noterde düzenlenen sözleşme ile kurulan ve 22.7.1999 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan şirketin sermayesine ilişkin damga vergisinin, Damga Vergisi Kanununun yukarıda sözü edilen 22’nci maddesinin (a) bendinde öngörülen 3 aylık süre içinde ödenmediği, süresi geçtikten sonra verilen 2.12.1999 tarihli dilekçeyle ödenmek istenmesi üzerine idarece davaya konu edilen cezanın kesildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı şirket tarafından, kuruluş sermayesine ilişkin damga vergisinin tescil ve ilan tarihinden itibaren üç aylık süre içinde vergi dairesine ödenmemesi nedeniyle verginin geç tahakkukuna yol açılarak vergi zıyaına sebep olunduğundan idarece kesilen vergi ziyaı cezasında yukarıda sözü edilen yasa hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle; cezayı kaldıran mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirketin, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan Şirket ana sözleşmesinde yer alan kuruluş sermayesi ile ilgili damga vergisinin süresinden sonra ödenmek istenmesi üzerine kesilen vergi zıyaı cezasına dair işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 22’nci maddesi, verginin tahakkukunu; tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olarak tanımlamış olup, aynı Yasanın 24’üncü maddesinde de, mahiyetleri itibarıyla tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde, verginin tahsilinin, tahakkuku da içine alacağı hükme bağlanmıştır.
Damga Vergisi Kanununun 18’inci maddesinde ise, anonim, kooperatif, eshamlı, komandit ve limited şirket mukavelenameleriyle ikmalen vergi ve ceza tarhına konu teşkil eden kağıtların damga vergisinin makbuz karşılığında da ödenebileceği; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 22’nci maddesinin (a) fıkrasında, anonim, kooperatif, eshamlı komandit ve limited şirket mukavelenamelerinin veya bunların sermaye artışlarıyla, süre uzatmaları hakkındaki kararlarının tescil ve ilan tarihinden itibaren 3 ay içinde vergi dairesine ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan maddede damga vergisinin üç ay içerisinde vergi dairesine ödeneceğinin belirtilmiş olması ve ödemenin öncelikle vergi dairesine bildirimde bulunmayı gerektirmesi karşısında; beyan niteliğindeki bu bildirim üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen damga vergisinin, tahakkuku tahsile bağlı vergi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinde, vergi zıyaı suçunun mükellef veya sorumlu tarafından 341’inci maddede yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olduğu öngörülmüş; 341’inci maddesinde de, vergi zıyaının mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya noksan yerine getirmesi nedeniyle verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya noksan tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği; bu halde, verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanmasının ceza uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı Şirketin ana sözleşmesine ait damga vergisinin makbuz karşılığı olmak üzere yasal süresinden sonra yatırılmak istenmesi nedeniyle, damga vergisinin zamanında tahakkuk ettirilmediği ve vergi zıyaına sebebiyet verildiği açıktır. Bu durumda davacı Şirket adına kesilen vergi zıyaı cezasında yukarıda yer alan yasa maddelerine aykırılık bulunmadığından, Mahkemece yazılı gerekçeyle verilen iptal kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; Mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 18.9.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.