Danıştay Kararı 7. Daire 2000/3833 E. 2002/2934 K. 24.09.2002 T.

7. Daire         2000/3833 E.  ,  2002/2934 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/3833
Karar No: 2002/2934

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Ankara TIR Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Mobilya Dekorasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Ankara TIR Gümrük Müdürlüğünde tescilli … gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinde düşüklük bulunduğundan bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrini; mahkemelerinin 7.4.2000 tarihli ara kararı ile getirilen yükümlü şirkete ait 1999 yılının 3’üncü, 2000 yılının 1’inci ve dava dilekçesi ekinde ibraz edilen 1999 yılının 2’nci dönemine ilişkin 4 aylık sigorta bordrolarının incelenmesinden, ödeme emrine konu gümrük vergi ve resimlerine vaki itirazın reddine ilişkin kararın tebliğine ilişkin alındıda imzası bulunan … isimli kişinin, davacı Şirkette çalışmadığının saptandığı; bu duruma göre, ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair kararın tebliğinin geçerli bir tebligat olarak kabulüne olanak bulunmadığından, usulsüz tebligat üzerine kesinleştirilen verginin vadesinde ödenmediğinden bahisle ödeme emri tebliğinde kanuna uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının; ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair kararın, şirketin çalışanı İsmail Koç isimli kişiye tebliğine rağmen herhangi bir ödemede bulunulmaması ve dava yoluna da gidilmemesi nedeniyle, kesinleşen vergi alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirket tarafından … tarihinde fiili ithali gerçekleştirilen eşyanın beyan edilen kıymetinde düşüklük bulunduğundan bahisle yapılan ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86’ncı maddesinde öngörülen 3 yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra, 19.2.1999 tarihinde davacı Şirkete tebliğ edilen ek tahakkuka süresi içinde yapılan itirazın reddine dair Ankara Gümrükleri Başmüdürlüğünün 20.7.1999 gün ve 23 sayılı kararının; davacı Şirketin iş yeri adresinde, “Güvenlik, …” isimli kişiye tebliğ edilmesine rağmen, söz konusu kararın davaya konu edilmemesi ve ödemede bulunulmaması üzerine, davaya konu edilen ödeme emrinin düzenlenerek, şirket adresinde … isimli kişiye tebliğ olunduğu; ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının, davalı gümrük müdürlüğünce temyiz edildiği anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 13’üncü maddesinde, hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden (işçilerinden) birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.
İşçi, 1475 sayılı İş Kanununda, bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişi olarak tanımlanmış olup; buna göre, Kanunda, işveren ile işçi arasında hizmet akdinin kurulması için sigorta yaptırılması yolunda bir ön koşula yer verilmemiş olduğundan; salt sigortasının olmamasının tebligatı alan kişinin davacının işçisi olmadığına kanıt alınması isabetli değildir. Dolayısıyla; tebligat sırasında iş yerinde bulunan söz konusu kişinin, davacının müstahdemi olarak kabulü, normal ve mutad olan ve açıklanan hukuki duruma uygundur.
Bu itibarla; tebligatların yapıldığı tarihlerde, …’un davacının sigortalı işçisi olmadığından bahisle, yapılan tebligatın geçersiz sayılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86’ncı maddesinde, kanuna göre alınması gereken gümrük vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyadan, bu suretle hiç alınmamış veya noksan alınmış olan vergilerin, eşyanın fiili ithal tarihinden itibaren üç yıl içinde ilgili gümrüğünce yazı ile bildirilerek mükellefinden isteneceği hükme bağlanmış, aynı Kanunun 89’uncu maddesinde, gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımının daha uzun bulunması halinde, bu alacakların da, Türk Ceza Kanununun dava ve ceza zaman aşımları hakkındaki süreler içerisinde kovuşturulup tahsil edileceği öngörülmüş olup, gümrük vergisine konu eşya dolayısıyla ilgililer hakkında ceza davası açılması ve bu dava sonucu mahkumiyet kararı verilmesi durumunda, gümrük idaresinin söz konusu eşyanın ithalinden doğan gümrük vergi ve resimlerini, suçun tabi olduğu zaman aşımı süresi içerisinde yapıp tebliğ edeceği ek tahakkukla isteyebilecektir. Ceza davasının beraatle sonuçlanması halinde ise, fiili ithal tarihinden itibaren üç yıl içinde istenmeyen gümrük vergisinin zaman aşımına uğrayacağı açıktır.
Olayda, davalı idarenin temyiz dilekçesinde, davacı Şirket yetkilileri hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında ceza davası açıldığı ileri sürüldüğünden; bu dava hakkında karar verilebilmesi için, söz konusu ceza davasının, ek tahakkuka dayanak alınan gümrük giriş beyannamesi ile ilgisinin araştırılması ve ilgili bulunması halinde anılan davanın sonucunun beklenilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının, yukarıda sözü edilen araştırma yapılarak sonucuna göre yeniden verilmek üzere bozulmasına ve bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 24.9.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.