Danıştay Kararı 7. Daire 2000/2955 E. 2002/2322 K. 10.06.2002 T.

7. Daire         2000/2955 E.  ,  2002/2322 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/2955
Karar No: 2002/2322

Davacı : … Turizm ve Dış Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık
Davanın Özeti : 10.3.2000 tarih ve 2000/364 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Eki Sınır Ticaretinin Düzenlenmesine İlişkin Kararın, sınır ticareti yoluyla ithal edilecek motorinin ithalatında alınması gereken vergi ve fonların, %80’i ile katma değer vergisinin tamamının tahsil edileceği yolunda hüküm içeren 13’üncü maddesinin birinci fıkrasının ; ithal esnasında alınacak tutarların yükseltilmesinin, yöre halkını kalkındırmaya yönelik sınır ticareti rejiminin genel amacına aykırı olduğu; kararın Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe gireceği yolundaki 22’nci maddesinin de, gizli ve Resmi Gazete’de yayımlanmayan kararnamelerle vergi yükümlülüğü getirildiğinden, kararın sınır ticareti kapsamındaki illerin valiliklerince hazırlanacak yönergelerle yürürlüğe girmesi icap ettiği ileri sürülerek iptalleri istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Sınır ticaretinin uluslararası yükümlülüklere aykırılık teşkil etmesi nedeniyle 1996 yılından itibaren gizli kararnamelerle yürütüldüğü; uygulamanın amaç dışına taşıp, vergi kaybı ve haksız rekabete yol açacak şekilde yaygınlaşması dolayısıyla ithalde alınması öngörülen tutarların artırıldığı; öte yandan, uygulamada yeknesaklığın sağlanması ve vergi oranındaki artışlardan kaynaklanan farktan dolayı haksız kazanç sağlanmasının önlenmesi amacıyla Dış Ticaret Müsteşarlığınca ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe girmelerinin kararlaştırıldığı; bu haliyle mevcut düzenlemenin hukuka uygun olduğundan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Dava konusu düzenleyici işlemin; Anayasada ve diğer özel kanunlarda Bakanlar Kuruluna tanınan yetki çerçevesinde hazırlandığı; uluslararası yükümlülüklere aykırılık teşkil etmesi nedeniyle de Resmi Gazete’de yayımlanmadığı anlaşılmakla, kararda bu yönlerden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan; anılan Karardan, davacının, gerçekleştirdiği ithalatlardan sonra haberdar olduğu açıktır. Bu bakımdan, sınır ticareti yoluyla yapılacak ithalatlarda, ödenmesi gereken vergi ve fon tutarlarının artırılması yolundaki düzenleyici işlemin davacı hakkında uygulanmasına olanak bulunmamakla birlikte; bu hususun, ancak uygulama işlemine karşı açılacak bir davada ele alınabilecek nitelikte olması nedeniyle, yalnızca düzenleyici işleme karşı açılan işbu davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Dava, Bakanlar Kurulunun 10.3.2000 gün ve 364 sayılı kararının; 13 ve 22’nci maddelerinin iptali istemine ilişkindir.
10.9.1960 tarihli ve 79 sayılı Kanununun değişik 5’inci, 14.5.1964 tarihli ve 474 sayılı Kanunun değişik 2 nci, 7.11.1984 tarihli ve 3074 sayılı Kanunun değişik 4 ve değişik 5 inci, 27.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı Kanunun 16 ve 172 nci, 27.1.2000 tarihli ve 4503 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddeleri ile 2.2.1984 tarihli ve 2976 sayılı Kanun hükümlerine göre Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye dayanılarak yayımlanan Sınır Ticaretinin Düzenlenmesine İlişkin 10.3.2000 tarihli ve 2000/364 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının; 13 üncü maddesinde; sınır ticareti yoluyla ithal edilecek ürünlerden ithalatta alınması gereken vergi ve fonların % 60′ ile katma değer verisinin tamamının, motorin ithalatında ise, ithalatta alınması gereken vergi ve fonların %80’i ile katma değer vergisinin tamamının tahsil edileceği, gümrük idarelerince motorin için hesaplanacak vergilerin matrahının ithal tarihinde geçerli olan motorinin tavan fiyatına göre belirlenen matrahtan az olamayacağı, ithalatta standart kontrolüne tabi ürünlerin mecburi uygulamada olan Türk Standartları Enstitüsü (TSE) standartlarına uygunluğunun denetlenmesine ilişkin tedbirlerin valiliklerce alınacağı, TSE tarafından yapılan uygunluk değerlendirmesinin olumsuz sonuçlanması halinde gümrük idarelerince ithalata izin verilmeyeceği, belirtilmiş; kararın 22’nci maddesinde de; Bu Kararın Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe gireceği kuralına yer verilmiştir.
2000/364 sayılı Kararın 2’nci maddesinde de belirtildiği gibi; sınır ticareti ile, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılacak ihracat sayesinde, bu illerde sınai ve ticari gelişmenin sağlanması, sınır illerinin ihtiyaçlarının bir bölümünün ithalat yoluyla daha düşük maliyetle karşılanması ve bu bölgelere ekonomik canlılık getirilmesi amaçlanmıştır.
Zaman içinde sınır ticaretinin amacını aşarak; motorin ithalatı şeklinde ticarete dönüşmesi sonucu vergi ve fon kaybına yol açması ve rafinerilerin düşük kapasiteyle çalışmasına sebep olması, standarda uygun olmayan motorin girişinde meydana gelen artışlar sonucu araçlara zarar verilmesi tehlikeleri gibi olumsuz gelişmelere sebep olunması dikkate alınmak suretiyle, sınır ticareti yoluyla getirilen motorinde tahsil edilmesi gereken vergi ve fon oranları %80′ olarak belirlenmiştir.
Ülkenin ekonomik ve ticari menfaatleri gereği, sınır ticareti ile sağlanmak istenen amacın dışına çıkıldığını gösteren veriler göz önüne alınarak, ithalattan alınması gereken vergi ve fonların %60′ ile katma değer vergisinin tamamının, motorin ithalatında ise ithalatta alınması gereken vergi ve fonların %80’i ile katma değer vergisinin tamamının tahsili yolunda yapılan düzenlemede kararın amacına aykırılık görülmemiştir.
Kararın, iptali istenilen yürürlük maddesiyle ilgili 22’nci maddesinde de,kararın Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
Davacı tarafından, kararın valiliklerce hazırlanan yönergelerle yürürlüğe konulması gerektiği ileri sürülmekteyse de; anılan maddede yukarıda belirtilen kanunlarda verilen yetkiye dayanılarak söz konusu kararın hangi tarihte yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, bu düzenleme ile uygulamada valilikler arasında tekdüzeliğin sağlanması amaçlanarak vergi oranlarındaki artıştan kaynaklanan farktan dolayı sınır ticareti yapan iller arasında yönergelerin yayım tarihlerindeki farklılıktan dolayı haksız kazanç sağlanmasının önlenmesi gayesi güdülmüş bulunduğundan,ileri sürülen bu iddialar,ilgili maddenin iptalini gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Nitekim, 2000/324 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 21’inci maddesi ile yürürlükten kaldırılan, 23.12.1998 gün ve 98/12254 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 21’inci maddesinde,bu kararın Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgili Valiliklere duyurulduğu tarihte; 7.4.1999 tarihli ve 99/12646 Sayılı Kararın 3’üncü maddesinde de; bu kararın, ilgili Valiliklere bildirildiği tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmiş olup, 2000/364 sayılı kararın yürürlükten kaldırdığı her iki kararda da; uygulamanın düzenlenecek yönergelerle başlayacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, 10.3.2000 tarih ve 2000/364 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Eki Sınır Ticaretinin Düzenlenmesine İlişkin Kararın 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “Sınır ticareti yoluyla ithal edilecek ürünlerden ithalatta alınması gereken vergi ve fonların %60’ı ile katma değer vergisinin tamamı, motorin ithalatında ise ithalatta alınması gereken vergi ve fonların %80’i ile katma değer vergisinin tamamı tahsil edilir” şekildeki düzenleme ile “Bu Karar, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe girer” şeklindeki 22’nci maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın “Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi” başlığını taşıyan 167’nci maddesinin ikinci fıkrasında; dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebileceği hükme bağlanmış; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 172’nci maddesinin birinci fıkrasında da, Türkiye ile komşu ülkeler arasında coğrafi durum ve bölge ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılacak sınır ticaretinin kapsamının Bakanlar Kurulunca belirleneceği, açıklanmıştır. Öte yandan; 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 1’inci maddesinde, dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesini sağlamak amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler konulması ve kaldırılmasının, bu yükümlülüklere ilişkin esasların tespit edilmesi ve oluşan fonların kullanılmasının bu Kanun hükümlerine göre yürütüleceği hükme bağlandıktan sonra, aynı Kanunun 2’nci maddesinde, bu Kanun kapsamındaki konularda düzenleme yapma hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
Kararın iptal işletimine konu 13’üncü maddesine ilişkin gerekçesinde; 1998/12254 sayılı Karar uyarınca, sınır ticareti yoluyla ithal edilecek ürünlerden alınması gereken vergi ve fonların %60’ı ile katma değer vergisinin tamamının tahsil edileceği yolundaki düzenleme ile güdülen amaçtan, sınır ticaretinin zamanla motorin ithalatı şeklinde ticarete dönüşmesi nedeniyle vergi ve fon gelirlerinde kayba yol açması, rafinerilerin düşük kapasiteyle çalışmasına neden olması, standart dışı motorinin satış ve kullanımında haksız rekabete neden olacak şekilde artış yaşanması gibi olumsuz gelişmeler sonucu uzaklaşıldığı; Milli Güvenlik Kurulunun bu konudaki 27.10.1999 tarih ve 454 sayılı Tavsiye Kararı da dikkate alınmak suretiyle, sınır ticareti yoluyla yapılacak motorin ithalatında vergi ve fonların %80’inin, katma değer vergisinin de tamamının tahsil edilmesinin kararlaştırıldığı açıklamasına yer verilmiş olup; gerek, anılan gerekçede yer alan hususlar, gerekse anılan düzenlemenin, yasal olarak alınması gereken vergi ve fonların tahsilinden (sınır ticareti yoluyla elde edilmek istenen amaç doğrultusunda) vazgeçilen tutarın azaltılması yolundaki hükmü dikkate alındığında, maddede yukarıda anılan Bakanlar Kuruluna bu konuda yetki tanınmasına ilişkin yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Kararın yürürlüğü ile ilgili 22’nci maddesinin iptal istemine gelince:
Maddede, Kararın Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe gireceği belirtilmiş; gerekçesinde de, bu şekilde yapılan düzenlemenin amacının, vergi oranındaki artıştan kaynaklanan farktan dolayı haksız kazanç sağlanmasının önlenmesi olduğu açıklanmıştır.
Kişilerin hukukunu etkileyeni, özellikle, vergi ve benzeri mali yükümlülükler içeren düzenlemelerin, yayımlanarak yürürlüğe gireceği ve ancak bu tarihte ilgililer hakkında hüküm ifade edeceği, hukukun genel ilkelerindendir ve Hukuk Devleti olmanın zorunlu öğelerinden birisini teşkil etmektedir. Olayda olduğu gibi, Devletin yüksek menfaatleri gerekçe gösterilerek, toplumun belli bir kesimi için ek mali yükümlülükler getiren düzenlemelerin, Resmi Gazete’de yayımlanmadan, “gizli kararnameler” ile yürürlüğe konulmuş olmasının, bu düzenlemeden etkilenecekler açısından, ancak haberdar edildikleri tarihte sonuç doğuracağı yolundaki anılan ilkeye aykırılık oluşturacağı açıktır. Öte yandan; 4458 sayılı Kanunun gümrük idareleriyle muhatap olan kişilerin yükümlülüklerini düzenleyen 4’üncü maddesinde; gümrük idareleriyle muhatap olan kişilerin, bu Kanun ve Kanuna dayanılarak çıkarılan tüzük, kararname ve yönetmelik hükümlerine uymakla yükümlü oldukları yolundaki hükmün uygulanması bakımından, maddede belirtilen düzenleyici işlemlerin yayımlanmasının yasal bir zorunluluk oluşturduğu hususu da dikkate alındığında, 2000/364 sayılı Kararın “ilgili valiliklere duyurulduğu tarihte yürürlüğe gireceği” yolundaki 22’nci maddesinin 4458 sayılı Kanunun 4’üncü maddesine de aykırı düzenlendiği sonucuna varılmakla, maddede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın 2000/364 sayılı Kararın 13’üncü maddesinin iptali istemine ilişkin kısmının yasal dayanağı olmadığından reddine; kısmen kabulü ile anılan Kararın yukarıda hukuka aykırılığı açıklanan 22’nci maddesinin ise, iptaline, dava kısmen red, kısmen de dava konusu işlemin iptal şeklinde sonuçlandığından, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin yarısı olan … lira ile … lira vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 10.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.