Danıştay Kararı 7. Daire 2000/2841 E. 2002/2949 K. 25.09.2002 T.

7. Daire         2000/2841 E.  ,  2002/2949 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/2841
Karar No: 2002/2949

Temyiz İsteminde Bulunan: Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasının ve hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, … Asliye … Ticaret Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararıyla …’ın Şirket müdürlüğünden azline karar verildiğinin, … Asliye … Ticaret Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararıyla da davacı Şirkete fesih ve tasfiye memuru olarak mahkemenin yazı işleri müdürü …’in atandığının anlaşıldığı; ödeme emirleri şirket temsilcisi sıfatıyla … tarafından vekil tayin edilen Av. …’a 9.7.1999 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, bu tarihte …’ın şirket temsilcisi sıfatının bulunmadığı mahkeme kararıyla sabit olup, bu kişi tarafından vekil tayin edilen şahsın da Şirketi tevkil yetkisi olmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendine göre ehliyet yönünden reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tüzel kişilerin yetkili müdürünün zaman içinde değişebileceği; şirket adına verilen vekaletnamelerin ise, geçerli olduğu; şirket müdürünün değişmesi ile vekillik ilişkisinin sona ermeyeceği; vekil olan avukat tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddedilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasının ve hesaplanan gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; … Asliye … Ticaret Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararıyla …’ın Şirket müdürlüğünden azline; aynı mahkemenin … gün ve … sayılı kararıyla da davacı Şirketin tasfiyesine karar verildiği ve tasfiye memuru olarak … …’in atandığı; davacı Şirket adına Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık/1993 dönemleri için düzenlenen vergi ceza ihbarnamelerinin ilanen tebliğ edildiği; amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, davacı Şirket müdürü …’ın 15.7.1997 tarihinde avukat olarak vekalet verdiği …’a 9.7.1999 tarihinde tebliğ edildiği; davacı Şirket adına avukat tarafından açılan davanın, … tarihinde azline karar verilen davacı Şirket temsilcisinin, davanın açıldığı tarihte temsil yetkisinin olmaması nedeniyle, daha önce, 15.7.1997 tarihinde verdiği vekaletname ile avukat olarak tayin ettiği …’ın da vekil sıfatıyla Şirket adına dava açma yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Şirketin kanuni temsilcisi … tarafından verilen vekaletname, avukatla şirketi temsil eden kanuni temsilci arasında değil, avukatla davacı Şirket arasında kurulmuş olan bir hukuki ilişkiyi gösterdiğinden; bu hukuki ilişkiyi sonlandırabilecek azil ya da rızai anlaşma gibi durumlar olmadığı sürece, vekalet akdinde imzası bulunan kanuni temsilcisinin bu sıfatının devam edip etmediğine bakılmaksızın, bu akitten kaynaklanan hukuki ilişkinin varlığını sürdürdüğünün kabulü gerekir.
Davada ise; davacı Şirketi tevkilen dava açan Av. … ile Şirket arasında kurulan vekalet ilişkisinin sona erdirildiğine dair herhangi bir belge ve bilgi mevcut değildir. Bu bakımdan; davacı Şirketle olan vekalet ilişkisinin devam ettiği açık bulunan adı geçen tarafından açılan davanın esasının incelenerek karara bağlanması gerektiğinden; davanın ehliyet yönünden incelenmeksizin reddinde, hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararanın bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 25.9.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AYRIŞIK OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz.