Danıştay Kararı 7. Daire 2000/2637 E. 2002/2185 K. 03.06.2002 T.

7. Daire         2000/2637 E.  ,  2002/2185 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/2637
Karar No: 2002/2185

Temyiz İsteminde Bulunan: 23 Temmuz Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacının ortağı bulunduğu … Elektrik Malzemeleri … Sanayi Ürünleri Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarından dolayı davacının taşınmaz malları ile banka hesaplarının ihtiyaten haczi yolunda tesis edilen işlemi; davacıya, ihtiyati hacizle ilgili tebligat yapılmadığının anlaşılması karşısında, ıttıla tarihi itibarıyla açılan davanın süresinde olması nedeniyle davalı idarenin süre definin yerinde görülmediği; işin esasına gelince, limited şirketlerin ödenmeyen vergi borçlarından dolayı ortaklar hakkında ihtiyati haciz tatbikinin, ancak, şirket ortağı adına ihtiyati haciz kararı alınmasına bağlı olduğu, olayda, davacı adına ihtiyati haciz kararı alınmadan tesis edilen işlemde bu nedenle isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E: …; K:…sayılı kararının; kamu alacağının tahsili amacıyla tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Limited şirketin ortağı ve müdürü olan davacının taşınmaz malları ile banka hesapları üzerine, söz konusu limited şirketin vergi borçlarından dolayı 6183 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca konulan ihtiyati haciz işlemini iptal eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 18.11.1996 tarihinde ticaret siciline tescil ettirilen ve üç yıl için müdürlüğüne davacının atandığı … Elektrik Malzemeleri Pazarlama Limited Şirketinin 1997 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu, adı geçen şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullandığının anlaşılması üzerine hesaplanan katma değer vergisi, kaçakçılık ve kusur cezaları ve gecikme faizlerinin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9’uncu, 13’üncü ve 17’nci maddeleri gereğince, 28.6.1999 tarihli tahakkuk fişleriyle ihtiyati tahakkuk işlemi yapılarak, aynı gün ve 6576 sayılı yazı ile de, 6183 sayılı Yasanın 9’ncu maddesi uyarınca istenen teminatın yatırılmaması halinde ihtiyati haciz işleminin yapılacağının bildirildiği anlaşılmıştır. Ancak söz konusu yazının adı geçen şirkete ait işyerinin uzun süredir kapalı olması nedeniyle tebliğ edilememesi üzerine, şirketin ortağı ve müdürüne yapılan tebliğden sonra, davacı tarafından, şirketin yetkili kişinin kendisi olmadığı, tebligatın hatalı olduğu, teminatın verilmesinin söz konusu olmadığının bildirilmesi üzerine de söz konusu ihtiyati haczin, davacıya uygulandığı anlaşılmıştır.
6183 sayılı Yasanın 3’üncü maddesinde, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek zorunda olan hakiki ve hükmi şahıslar ve bunların kanuni temsili veya mirasçılarını ifade ettiği belirtildiğine göre, kamu alacağının korunmasına yönelik ihtiyati haczin, mal varlığı, bu alacağı karşılayamayacağı anlaşılan tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri hakkında uygulanmasına engel bulunmamaktadır.
Olayda, adı geçen Yasanın 9’uncu maddesine göre teminat istenmesini mucip hallerin bulunması nedeniyle, aynı Kanunun 13’üncü maddesine göre limited şirketi temsile yetkili müdürü sıfatıyla davacı adına ihtiyati haciz işleminin uygulanmış olması amme alacağının güvence altına alınmasına yönelik olup, ortada henüz tahakkuk ederek vadesi gelmiş, ödeme emri safhasında bir borç bulunmamakta, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işleminin yapılması için ödeme emri tebliğ edilmesi de gerekmemekte, dolayısıyla borcun şirketten tahsil imkansızlığının saptanmadığından söz etmek mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, davacı hakkında ihtiyati haciz işleminin uygulanabilmesi için, davacı adına düzenlenmiş ihtiyati haciz işleminin bulunması gerekmektedir.
Söz konusu teminat istenilmesine ilişkin yazının, şirket müdürü sıfatıyla davacı tarafından tebellüğ edilmesi, 6183 sayılı yasanın yukarıda yazılı hükümlerinin davacıya uygulandığı anlamına gelmediğinden, davacı adına ihtiyati hacze ilişkin yasal prosedür tamamlanmadan, davacının banka hesaplarına ve taşınmazına uygulanan ihtiyati haciz işleminde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanması gerektiği düünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle, gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına, 3.6.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.