Danıştay Kararı 7. Daire 2000/1786 E. 2000/3402 K. 21.11.2000 T.

7. Daire         2000/1786 E.  ,  2000/3402 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1786
Karar No: 2000/3402

Temyiz İsteminde Bulunan: İSKİ Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı kurum adına 1994, 1995, 1996, 1997, 1998 ve 1999 yıllarına ilişkin olarak tahakkuk eden katma değer vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve damga vergisinin vadesi içinde ödenmemesi üzerine, söz konusu kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri tebliğine rağmen ödemede bulunulmaması nedeniyle, davacı kurumun çeşitli kuruluşlarından olan su bedeli alacaklarına konulan haczin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62’nci maddesinde, borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarın tahsil dairesince haczolunacağının belirtildiği; aynı kanunun 70’inci maddesinin, 7.5.1994 gün ve 21927 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3986 sayılı Kanunun 16’ncı maddesiyle değişik ek 1’inci bendinde, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi İktisadi Devlet Teşekkülleri, Kamu İktisadi Kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ve mahalli idarelerin malları hariç olmak üzere, devlet malları ile hususi Kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczedilemeyeceğinin öngörüldüğü; yapılan bu değişiklikle, hangi malların haczedilemeyeceğinin belirlendiği ve iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ve mahalli idarelerin mallarının, haczedilmeyecek mallar niteliğinden çıkarıldığı; bu duruma göre, davacı kurumun alacakları üzerine haciz işlemi kurulmasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; İSKİ’nin özel kanunla kurulan bir kamu kurumu olduğu, mahalli idare olarak nitelenemeyeceği; 6183 sayılı Kanunun 70’inci maddesinin 1’inci bendinde, hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczedilemeyeceğinin belirtildiği; 2560 sayılı İSKİ’nin Kuruluş Kanununun 27’nci maddesinde de, İSKİ’nin mallarının devlet malı sayıldığı; İSKİ’nin abonelerinden tahsil ettiği paraların, doğası gereği kamu hizmetine tahsis edildiği, bu nedenle, 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca da haczedilemeyeceği; öte yandan, İSKİ’nin bir kamu kurumu olması nedeniyle, vergi borçlarını ödemekten kaçınmasının, iflas ya da konkordato yoluyla borçlarından kurtulmasının söz konusu olmadığı; vergi alacağının geç tahsilinin, gecikme faizi veya gecikme zammı ile telafi edilebileceği, zira, dava konusu haciz işleminin, kamu hizmetini aksattığı ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı İSKİ Genel Müdürlüğünün vergi dairesine olan katma değer,gelir stopaj ve damga vergisi borçlarının ödenmemesi üzerine davacı şirketin üçüncü şahıslardaki alacaklarına uygulanan haciz işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin vergi mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Su ve Kanalizasyon hizmetlerini yürütmek amacıyla 2560 sayılı Kanunla kurulan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (ki İSKİ olarak tanımlanmaktadır) İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı, müstakil bütçeli, kamu iktisadi kuruluşu olup, yaptığı iş ve hizmetten doğan ve vadesi geldiği halde ödenmediği anlaşılan 51 trilyon lira tutarında katma değer, gelir stopaj ve damga vergilerinin tahsili amacıyla 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62’nci maddesi uyarınca davalı idarenin üçüncü şahıslardaki alacaklarına haciz tatbik olunduğu anlaşılmıştır.
Davacı Kurum tarafından hacze konu mallarının,6183 sayılı Kanunun 70’inci maddesine göre, haczedilemeyecek mallar kapsamında bulunduğu ileri sürülmekte olup, söz konusu maddenin olayla ilgili birinci bendinde yapılan değişikle,”233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi Devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ve mahalli idarelerin malları hariç olmak üzere, “Devlet malları ile hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczedilemeyeceği öngörülmekle,davanın çözümlenebilmesi bakımından davacı kurumun haczedilen mallarının bu kapsamda olup olmadığının bilinmesi gerekmektedir.
Öncelikle, 2560 sayılı kanunla kurulan İSKİ’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli, personel statüsü bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine, diğer işlemler yönünden özel hukuk hükümlerine tabi,kamu tüzel kişisi olması nedeniyle,ne,233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri,ne de adı geçen maddede sayılan idarelerden bulunmadığı açıktır.
Yukarıda yazılı 70’inci maddede sözü edilen Devlet malı kavramına gelince; davacı kurum tarafından her ne kadar,2560 sayılı yasanın 27’nci maddesinde, İSKİ’ye ait taşınır taşınmazmalların Devlet malı sayıldığının belirtildiği ifade edilmiş ise de; cezai yaptırım maddesi olarak düzenlenen söz konusu maddenin devamında, İSKİ’ye ait mallar ile para ve para hükmündeki kağıt ve senetler aleyhine veya bilanço, rapor ve diğer her türlü kağıt, defter ve belgeler üzerinde suç işleyenlerin, bu suçlarından dolayı,Devlet mallarına karşı veya Devlete ait kağıt ve belgeler üzerinde suç işleyen memurlar gibi cezalandırılacağı açıklanmış bulunmakla,bu hüküm teşebbüslere ait malların korunması açısından kurulmuş ve yalnızca bu konuda Devlet malı ile aynı hükümlere tabi olduklarını göstermekte, bu haliyle, Kurumun malının kamu malı olduğunu nitelendirmek mümkün bulunmamaktadır.
Kaldı ki, Türk hukukunda kamu mallarının hukuki rejimini tespit eden bir kanun bulunmamakla birlikte,Medeni Kanunun 641 ve 912 nci maddeleri ile Kadastro Kanununun 16’ncı maddesinin ve Anayasanın kimi kurallarının (madde 43,168,169) incelenmesinden, “devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz mallar ve idarenin üzerinde mülkiyet hakkı bulunan taşınmaz mallar” olarak idare malları veya idare ile ilgili taşınmaz mallar sayılmıştır.Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan malları,Medeni Kanunun 641’inci maddesi mülkiyet rejiminin dışına çıkarmış,bu taşınmaz mallar,doğal nitelikleri sonucu ayrıca doğrudan kamunun ortak kullanımına açık olan “sahipsiz mallar” (kıyılar,denizler,göller, akarsular,tarıma elverişli olmayan yerler,dağlar,tepeler,kayalıklar gibi) bir tahsis sonucu,doğrudan kamunun ortak kullanımına açık olan “orta malları” (yollar,köprüler,meydanlar,parklar,yaylaklar,kışlaklar,meralar,harman yerleri, çeşmeler,kuyular,pazar ve panayır yerleri) ve “tabi servetler, kaynaklar, ormanlar”dır.
İdarenin üzerinde mülkiyet hakkı olan taşınmaz mallar,idarenin,bir kamu hizmetinin görülmesine ayırmadığı ve fiilen kamu hizmetlerinde kullanmadığı” başka amaçlarla kendisinin kullandığı veya yalnız gelirlerinden yararlandığı taşınmaz mallar,yani idarenin özel emlaki (arsa,arazi,bina gibi) ile idarenin “kamu hizmetinin görülmesine ayırdığı ve fiilen kamu hizmetlerinde kendisinin kullandığı” ve başkalarına kullandırdığı,başka bir anlatımla,bir kamu hizmetine tahsis ettiği “hizmet malları” (hükümet konakları,hastaneler,belediyeler, karakol, okul binaları,kütüphaneler,üniversite binaları,müzeler,kamu konutları.) dır.
Bu durumda,olayda haczin konusu,İSKİ’nin çeşitli kurum ve kuruluşlarda bulunan su parası alacakları olduğu anlaşılmakla,bu alacaklar da yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere Devlet malları arasında sayılmadığı gibi, davacı kuruma ait özel kanunda da İSKİ’ye ait malların haczedilemeyeceği yolunda herhangi bir düzenlemenin yapılmamış bulunması karşısında, davacı kurumun, vergi idaresine ödemediği vergi borçları nedeniyle üçüncü şahıslar nezdinde bulunan alacaklarına uygulanan haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle,temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma için belirlenen günde davacı kurumu temsilen Av. … ile davalı idareyi temsilen Hazine vekili Av….’ın geldiği görülerek Danıştay Savcısının katılmasıyla duruşma yapıldı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlenildikten ve savcının düşüncesi alındıktan sonra tetkik hakiminin açıklamaları dinlenilerek işin gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle, gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına, … lira maktu karar harcının temyiz eden davacı kurumdan alınmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, belirlenen …-lira vekalet ücretinin davacı kurumdan alınıp davalı idareye verilmesine, 21.11.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.