Danıştay Kararı 7. Daire 2000/1687 E. 2001/653 K. 27.02.2001 T.

7. Daire         2000/1687 E.  ,  2001/653 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1687
Karar No: 2001/653

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekilleri : Av. … – Av. …
Karşı Taraf : Karaman Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : 1998 yılı Ekim dönemi için davacı adına banka ve sigorta muameleleri vergisi salınması ve kaçakçılık cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davacının ikrazatçılık yaptığının bir dilekçe ile vergi dairesine bildirilmesi üzerine yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, şikayetçi … ve … isimli şahıslara 14.10.1998 tarihinde 40.000.- Alman markı ve 19.10.1998 tarihinde ise 25.000.- Alman markı borç para verildiği ve karşılığında 5440.- Alman markı faiz geliri elde edildiği, ayrıca adı geçen borçlulardan alınan 15.000.000.000.- liralık borç senedinin de tahsil için icraya intikal ettirildiği, bunun döviz üzerinden verilen borcun faizi olduğu, yine şikayetçiler tarafından ibraz edilen davacının el yazısıyla yazılmış hesaplamalara ilişkin belgeden bunun görüldüğü, her ne kadar davacı tarafından bu paranın Türk lirası olarak 55.000 viyol yumurta alımı karşılığı ödendiği ifade edilmekte ise de; arada bir satış vaadi sözleşmesi bulunmadığı gibi, yumurtanın Karaman Ticaret Borsasındaki fiyatlar itibarıyla değerinin mal alımı karşılığı ödendiği iddia edilen meblağın çok üzerinde olduğunun belirtilmesi üzerine elde edildiği kabul edilen faiz geliri üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatı yapıldığı ve kaçakçılık cezası kesildiğinin anlaşıldığı; olayda, her ne kadar davacı kendisinin ikrazatçılık yapmadığını mal bedeli karşılığı para verdiğini iddia edilmekte ise de; gerek inceleme raporuna ekli ifade tutanaklarından, gerekse davacı hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturmada verilen ifadelerden ve bunun yanı sıra vergi dairesince savunma ekinde ibraz edilen davacının faiz karşılığında borç para verdiği tespit edilen … ve … isimli şahısların ifadelerinden, davacının 1995 yılında ve 1998 yılında adı geçen şahıslara faiz karşılığı borç para verdiği ve karşılığında boş şekilde bono senedi aldığı, dolayısıyla ikrazatçılık faaliyetini mutat meslek halinde yaptığı sonucuna varıldığı, bu durumda, ikrazatçılık faaliyetinde bulunan davacının … ve … isimli şahıslara borç para verdiği hususunun sabit olduğu, ayrıca davacının verilen paranın mal bedeli karşılığı olduğu yolundaki iddiasının, ortada herhangi bir sözleşmenin bulunmaması ve olayın tarafı olan şahısların ifadeleri karşısında inandırıcı görülmediği, bu şekliyle herhangi bir ticari ve ekonomik ilişki veya akrabalık bağı bulunmaksızın yüklü miktarda paranın karşılıksız verilmesi düşünülemeyeceğinden, verilen paranın faiz karşılığı olduğu, kaldı ki şikayetçilerin ifadeleri dışında ifadesine başvurulan … ve … isimli şahısların ifadelerinden, davacının faiz karşılığı verdiği borç para karşılığında kullanılmak üzere borç miktarı kısmı boş olarak imzalı senet almak suretiyle çalıştığı hususunun sabit olduğu, ayrıca borçluların Savcılıktaki ifadeleriyle birlikte aradaki borç alacak ilişkisini ortaya koyan ses bantlarının da Savcılığa delil olarak sunulduğu, bu durumda, ikrazatçılık yaptığından bahisle davacı adına yapılan tarhiyatta isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; yumurta ticareti işi ile iştigal eden … ve … isimli şahıslara yumurta almak amacıyla 15.000.000.000.- lira ödendiğini ve bu tutardaki senedin teminat amacıyla alındığı, yumurtaların teslim edilmemesi üzerine de senedin icraya konulduğu, … Makina antetli belgedeki hesap dökümlerinin kimin tarafından düzenlendiği ve neye ilişkin olduğunun belli olmadığı, … ve … …’a faiz karşılığında borç para verilmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacının faiz karşılığı borç para vermek suretiyle ikrazatçılık yaptığından bahisle, adına tarh olunan banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Davacının 1998 yılında … ve … adlı şahıslara iki defa toplam 65.000. Alman markı borç para verdiği, buna karşılık 5440. Alman markı faiz aldığı, ayrıca teminat niteliğinde boş olarak verilen bono senedine 15 milyar lira yazılarak tahsili için icraya intikal ettirildiğinin anlaşılması üzerine düzenlenen inceleme raporu gereğince cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut inceleme raporu ve eki tutanakların incelenmesinden; olayda,şikayetçi … Ticaret Limited Şirketinin ortakları olan … ve … adlı şahıslara 5 gün arayla verildiği iddia edilen Alman markı cinsinden dövizler yönünden herhangi bir delil bulunmamaktadır. Ancak adı geçen iki kişi aleyhine icraya verildiği anlaşılan 15 milyar lira tutarında borç senedinin, aralarında iddia edildiği gibi yumurta ticareti olduğunu kanıtlayan herhangi bir delilden yoksun bulunması karşısında, ileri sürülen bu husus dikkate alınacak değerde bulunmamaktadır.
Aralarında ticari ilişki bulunduğu yönünde herhangi bir kanıt bulunmayan davacının, adı geçen limited şirket ortaklarına 15 milyar lira tutarındaki borcu karşılıksız vereceği düşünülemeyeceğinden, söz konusu miktardaki borcun faiz karşılığı verildiğinin kabulü gerekmektedir.
Her ne kadar, davacının 1995 ve 1998 yıllarında da iki ayrı kişiye borç para verdiği yolunda ifadeler bulunmakta ise de, teminat olarak verilen senetlerde davacının değil, kardeşi …’ın isminin yazılı olması,davacının bu borç para verme işlemlerinde faiz aldığını kanıtlar nitelikte görülmemektedir.
Kaldı ki, ikrazatçılık yönünde oluşan içtihatlar gereği, bir yılda iki kez borç para verildiği yolunda herhangi bir tespitin bulunmaması, borç para alan iki kişinin de yukarıda adı geçen limited şirketin ortakları ve söz konusu borç senedinin iki kişinin adına düzenlenmiş olması, borç verme işleminin iki ayrı kişiye yapıldığı anlamına gelmemektedir. Davada, bir yılda birden çok defa borç para verme işleminin gerçekleştiği yolunda tespitin yapılmamış olması ve yine bir yılda birden çok kişiye borç para verildiğinin kanıtlanamaması karşısında, verilen borç para karşılığında elde edilen faiz nedeniyle davacının ikrazatçı olduğu yönünde yeterli delile dayanmayan cezalı tarhiyatı onayan mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 1998 yılı Ekim ayında ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca davacı adına banka ve sigorta muameleleri vergisi salınmasından ve kaçakçılık cezası kesilmesinden doğmuştur.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinin üçüncü fıkrasında; 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu Kanunun uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmış; 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran 30.9.1983 gün ve 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 3’üncü maddesinde de, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerin ikrazatçı sayılacakları açıklanmıştır.
Her iki düzenlemenin birlikte değerlendirilmesinden anlaşılacağı üzere, 6802 sayılı Kanunun uygulaması bakımından bir kişinin banker sayılabilmesi için aranan koşul, ivaz karşılığı ödünç para verme işinin, devamlı ve mutad meslek halinde yapılmasıdır. Dairemizin süre gelen içtihadına göre ise, aynı takvim yılı içinde birden fazla kişiye ya da birden fazla olmak üzere bir kişiye veya birbirini izleyen yıllarda bir ya da birden çok kişiye ödünç para verilmesi halleri, ikraz işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraşıldığını göstermektedir. Öte yandan; günün ekonomik koşullarında, aralarında yakın akrabalık veya iş ilişkisi olmayan kişiler arasında karşılıksız borç alınıp verilemiyeceği de, Dairemizin yerleşik içtihadındandır.
Dosyanın incelenmesinden, …, Tavuk, Et-Süt ve Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ortakları olan … ve … tarafından Defterdarlık makamına verilen şikayet dilekçesi üzerine olayla ilgili olarak inceleme yapıldığı, adı geçen şahısların verdikleri ifadelerinde; davacıyla hiçbir ticari alış-verişlerinin olmadığını, şirketlerinin ödeme güçlüğünde olması nedeniyle davacıdan faizle, 14.10.1998 tarihinde 40.000; 19.10.1998 tarihinde de 25.000 olmak üzere toplam 65.000.- Alman markı borç aldıklarını; borç aldıkları tarihte davacıya teminat olmak üzere bir adet açık senet verdiklerini; senedin adres ve imza bölümünün, … tarafından yazıldığını; üst taraflarının ise, davacı tarafından doldurulduğunu; borçlarını, “… Makina”antetli kağıtta belirtilen tarih ve miktarlarda ödediklerini; söz konusu belgenin davacı tarafından düzenlendiğini ve belge asıllarının kendisinde olduğunu; borçlarını, 5.440.- Alman markı faiziyle ödedikleri halde davacının boş senede 15.000.000.000.- lira yazmak suretiyle kendilerini icraya verdiğini beyan ettikleri; davacı, her ne kadar, borcun yumurta alış-verişinden doğduğunu iddia etmekte ise de; söz konusu alım-satıma ilişkin herhangi bir belge sunamadığı gibi, verilen paranın alınacak yumurtaların bedeli o1ması durumunda borçlunun şirket olması gerektiği; oysa, olayda borçluların şirketin ortakları olduğu; kaldı ki, davacının aldığını iddia ettiği miktardaki yumurtanın 15.000.000.000.- liranın çok üzerinde olduğu; bu durumda, davacının 15.767.040.000.- lira faiz aldığının kabulü gerektiği; dolayısıyla, bu tutar üzerinden davacı adına banka ve sigorta muameleleri vergisi salınması ve kaçakçılık cezası kesilmesi gerektiğinin vergi inceleme raporunda belirtilmesi üzerine davacı adına yapılan tarhiyata karşı açılan davanın mahkemece yazılı gerekçe ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Temyiz dilekçesindeki, … ve … isimli şahıslara faiz karşılığı borç verilmediği, yumurta bedeli olarak adı geçen şahıslara 15.000.000.000.- lira verildiği yolundaki davacı iddiası, mahkeme kararında yer verilen gerekçeler karşısında inandırıcı bulunmamış, davacının bu şahıslara faiz karşılığı borç verdiği sonucuna varılmıştır.
Ancak, davacıdan 14.10.1998 ve 19.10.1998 tarihlerinde olmak üzere 5 gün arayla iki ayrı tarihte borç aldıklarını ileri süren yukarıda adı geçen şahısların, borç olarak alınan para nedeniyle davacıya karşı birlikte borçlandıkları ihtilafsızdır. Öte yandan; olayda; borç verme işlemi iki kez gerçekleşmiş olmakla birlikte, kısa aralıkla gerçekleşmiş olması karşısında; ikinci borç verme işleminin ilkinin devamı niteliğinde olduğunun ve davacı tarafından 1998 yılı içinde bir kişiye bir defa borç verildiğinin kabulü gerekir.
Her ne kadar, … ve … vergi dairesi tarafından savunma ekinde ibraz edilen ifadelerinde, davacıdan 1995 ve 1998 yıllarında faiz karşılığı borç para aldıklarını belirtmişlerse de; adı geçen şahıslar davacıdan faiz karşılığı borç para aldıklarını tevsik edici herhangi bir belge ibraz edemedikleri gibi, haklarında yapılan icra takibinde alacaklı olarak davacının değil, davacının kardeşi …’ın isminin yer alması karşısında; bu ifadelere dayanılarak, davacının birden çok yılda birden çok kişiye faiz karşılığı borç verdiğinden söz edilmesi olanaklı değildir.
Bu durumda, yukarıda bahsi geçen Dairemiz içtihadı karşısında, davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunun kabulü mümkün bulunmadığından, aksi görüşten hareketle davacı adına banka ve sigorta muameleleri vergisi salınması ve kaçakçılık cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 27.2.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.