Danıştay Kararı 7. Daire 2000/1585 E. 2001/1439 K. 30.04.2001 T.

7. Daire         2000/1585 E.  ,  2001/1439 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1585
Karar No: 2001/1439

Temyiz İsteminde Bulunan: Yeni Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirketçe, … İnşaat Limited Şirketi isimli şirketin tüm aktif ve pasifi ile birlikte devralınarak, anılan şirketin hesaplanan öz sermayesinin davacı şirkete ayni sermaye olarak konulması suretiyle sermaye artırımına gidilmesine rağmen, bu artışın damga vergisine tabi tutulmaması nedeniyle yapılan kusur cezalı damga vergisi tarhiyatını; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 146’ncı maddesinde, birleşmenin, iki veya daha fazla ticaret şirketinin birbiriyle birleşerek yeni bir ticaret şirketi kurmaları veya bir yahut daha fazla ticaret şirketinin mevcut diğer bir ticaret şirketine iltihak etmesi olarak tanımlandığı; 151’inci maddesinde, birleşme sonucu kalan yahut yeni kurulan şirketin, ortadan kalkan şirketlerin yerine geçeceğinin, bunların bütün hak ve borçlarının, kalan veya yeni kurulan şirkete intikal edeceğinin belirtildiği; 516’ncı maddesinde de, şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere ve hususiyle sermayenin ayın olarak konması ve mali kıymetlerin devralınmasına dair kaidelere riayet şartıyla esas sermayenin artırılabileceğinin öngörüldüğü; olayda, iki ortaklı olan davacı şirket ile devralınan ve yine iki ortaklı olan şirket arasında yapılan birleşme protokolü uyarınca, devralınan şirketin hesaplanan öz sermayesinin davacı şirketin sermayesine ayni olarak ilavesi sonucunda, birleşme dolayısıyla ortaya çıkan sermaye artışının tescili ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 13.4.1995 gün ve 3766 sayılı nüshasında ilanına rağmen, bu artışın damga vergisine tabi tutulmadığının tespiti üzerine, uyuşmazlık konusu kusur cezalı damga vergisi tarhiyatı yapıldığının anlaşıldığı; ancak, birleşme sonucu iltihak eden şirketin öz sermayesinin yine eski ortaklarının hisseleri olarak kalması, öte yandan, davacı şirketin sermayesinde meydana gelen artışın, şirket ortaklarının hisselerinde sermaye artışı niteliğinde bir artışa neden olmaması karşısında, davacı şirketin sermayesine ilave edilen tutar esas alınarak kusur cezalı damga vergisi tarh edilmesinde kanuna uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının; yaptığı sermaye artışı tescil ve ilan edildiği halde, herhangi bir beyanda bulunmayan davacı şirket adına kusur cezalı damga vergisi tarh edilmesinde aykırılık bulunmadığı; zira, Damga Vergisi Kanununda şirket birleşmeleri sonucu ortaya çıkan sermaye artışlarının damga vergisinden muaf olduğuna dair bir hükmün bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık, davacı şirketin, bir başka şirket ile birleşmesi sonucu, devralınan şirketin öz sermayesinin davacı şirketin sermayesine ilavesi suretiyle yapılan sermaye artışının damga vergisine tabi olup olmadığına ilişkindir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, bu Kanuna ekli (1) sayılı Tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu belirtilmiş, Kanuna ekli (1) sayılı Tablonun “I-Akitlerle ilgili kağıtlar” bölümünün 3’üncü maddesinde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirket mukaveleleri sayıldıktan ve (miktara göre) damga vergisi oranları gösterildikten sonra, maddenin devamında, şirket sermayesinin artırılması halinde, artırılan meblağa, yukarıdaki nispetlerin yeniden uygulanacağı hükmü yer almıştır. Zira, aynı Kanunun 10’uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, “Nispet” başlıklı 14’üncü maddesinde de, kağıtların damga vergisinin, bu Kanuna ekli (1) sayılı Tabloda yazılı nispet veya miktarlarda alınacağı, belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde, artan miktarın aynı nispette vergiye tabi olacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda içeriği açıklanan kanun hükmüne göre, şirket kuruluşlarında ve sermaye artışlarında, damga vergisine tabi tutulan işlem, şirket esas mukavelesinin düzenlenerek imzalanması veya diğiştirilmesidir. Öte yandan, sermaye artırımının vergiye tabi tutulmasına yönelik olarak, artışın kaynağı konusunda, Damga Vergisi Kanununda herhangi bir koşul öngörülmemiş, Kanunun istisna ve muafiyete ilişkin hükümlerinde, şirket birleşmeleri sonucu ortaya çıkan sermaye artışlarına yer verilmemiştir.
Bu itibarla, davacı şirketin, … İnşaat Mimarlık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketini devralması ve anılan şirketin öz sermayesini sermayesine ilavesi sonucunda yaptığı sermaye artışının, damga vergisine tabi tutulması suretiyle damga vergisi tarh edilmesi ve tarhiyata kusur cezası uygulanmasında mevzuata aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Eski … İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi) ile … İnşaat Mimarlık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi arasında düzenlenerek imzalanan ve … Noterliğince … gün ve … yevmiye numarası ile onaylanan birleşme protokolü uyarınca, … İnşaat Mimarlık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinin tüm aktif ve pasifi ile, … İnşaat Turizm Sanayi Limited Şirketi tarafından devralındığı; devralınan şirketin hesaplanan 2.075.000.000.- lira öz sermayesinin, devralan şirketin sermayesine (ayni olarak) ilave edilerek sermaye artırımına gidildiği; artırılan sermaye tutarına isabet eden hissenin, devralınan şirketin ortaklarına verildiği, birleşme sonucu ortaya çıkan sermaye artışı nedeniyle ana sözleşmenin değiştirildiği; sermaye artırımının tescil ettirilerek, 13.4.1995 tarih ve 3766 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği; ancak, sermaye artışına ait damga vergisi beyan edilmediğinden, uyuşmazlık konusu damga vergisinin tarh edildiği ve kusur cezasının kesildiği anlaşılmıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 146’ncı maddesinde, birleşme, iki veya daha fazla ticaret şirketinin birbirleriyle birleşerek yeni bir ticaret şirketi kurmaları veya bir yahut daha fazla ticaret şirketinin mevcut diğer bir ticaret şirketine iltihak etmesi olarak tanımlanmış; 151’inci maddesinde de, birleşme muamelesi sonucunda kalan yahut yeni kurulan şirketin, ortadan kalkan şirketlerin yerine geçeceği, bunların bütün hak ve borçlarının, kalan veya yeni kurulan şirkete intikal edeceği belirtilmiştir.
Aynı Kanunun 506’ncı maddesinde, limited şirket mukavelelerinde esas sermaye ile her ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarlarının açıkça yazılması gerektiği belirtilmiş; 513’üncü maddesinde, sermaye artırımı, mukavele değişikliği olarak kabul edilmiş; 516’ncı maddesinde de, şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere ve hususiyle sermayenin ayın olarak konması ve mali kıymetlerin devralınmasına dair kaidelere riayet şartıyla, sermayenin artırılabilceği, artırılan kısım için yeni ortaklar alınabileceği yolunda düzenlemeye yer verilmiştir.
Olayda da, davacı şirket ile devralınan şirketin, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca birleşme yoluna gittiği; devralınan şirketin öz sermayesinin, devralan davacı şirketin sermayesine ilave edilerek sermaye artışına gidildiği; şirket mukavelesinin sermaye miktarına ilişkin 6’ncı maddesinin değiştirilerek tescil ve ilan edildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, birleşme sonucu ortaya çıkan sermaye artışının damga vergisine tabi olup olmadığı noktasına ilişkindir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, bu Kanuna ekli (1) sayılı Tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu belirtilmiş, Kanuna ekli (1) sayılı Tablonun “I-Akitlerle ilgili kağıtlar” bölümünün 3’üncü maddesinde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirket mukaveleleri sayıldıktan ve (miktara göre) damga vergisi oranları gösterildikten sonra, maddenin devamında, şirket sermayesinin artırılması halinde, artırılan meblağa, yukarıdaki nispetlerin yeniden uygulanacağı hükmü yer almıştır. Zira, aynı Kanunun 10’uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, “Nispet” başlıklı 14’üncü maddesinde de, kağıtların damga vergisinin, bu Kanuna ekli (1) sayılı Tabloda yazılı nispet veya miktarlarda alınacağı, belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde, artan miktarın aynı nispette vergiye tabi olacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan hukuki duruma göre, gerek şirketlerin kuruluşlarında, gerekse sermaye artışlarında, damga vergisi yönünden, Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca vergiye tabi tutulan işlemin, aynı maddenin 2’nci fıkrasında tarifi yapılan kağıtlardan olan şirket esas mukavelesinin düzenlenerek imzalanması veya değiştirilmesi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, sermaye artırımının vergiye tabi tutulmasına yönelik olarak, artışın kaynağı konusunda, Damga Vergisi Kanununda herhangi bir koşul öngörülmemiş, Kanunun istisna ve muafiyete ait hükümlerinde, şirket birleşmeleri sonucu ortaya çıkan sermaye artışlarına yer verilmemiştir.
Bu itibarla, davacı şirketin, … İnşaat Mimarlık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketini devralması ve anılan şirketin öz sermayesini sermayesine ilavesi sonucunda yaptığı sermaye artışının, damga vergisine tabi tutulması suretiyle yapılan kusur cezalı tarhiyatta mevzuata aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkeme yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 30.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.