Danıştay Kararı 7. Daire 2000/1505 E. 2000/3014 K. 31.10.2000 T.

7. Daire         2000/1505 E.  ,  2000/3014 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1505
Karar No: 2000/3014

Temyiz İsteminde Bulunan: … Toplu İşyeri Yapı Kooperatifleri
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Esenyurt Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı kooperatif adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dava dilekçesi ekinde yer alan 20.1.1997 tarihli vekaletnamenin incelenmesinden, söz konusu ödeme emrinin, davacı kurum avukatına vekalet verdiği anlaşılan … adlı şahsa tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle adı geçen şahsın davacı kurumla ilişkisi bulunmadığı yönündeki iddiaya itibar edilemeyeceği; tebliğ alındısındaki imzanın bu kişiye ait olup olmadığının saptanması için ise, mahkemelerince imza istikdabı yaptırılması amacıyla tebliğ edilen yazıya davacı kurum tarafından cevap verilmediği; bu durumda yetkili sıfatıyla …’na yapılan tebligatın geçerli olduğunun kabulü icap ettiğinden, 1.10.1999 tarihinde bu kişiye tebliğ edilen ödeme emrine karşı 1.11.1999 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; imza istikdabına ilişkin mahkeme kararının kendilerine tebliğ edilmediği ve ara kararı gereğinin bu nedenle yerine getirilemediği; … isimli şahsın vekaletnamenin düzenlendiği tarih itibarıyla Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ancak, 1997 yılı Haziran ayında yapılan Genel Kurulunda kooperatif üyeliğinden ayrıldığı ve tebligatın yapıldığı tarihte kooperatifle herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı; davalı tarafından bilinen kooperatif adresine yapılmayan tebligatın geçersiz olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; yükümlü kooperatif adına tahakkuk ettirilen emlak vergisi ile cezası ve gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali isteğiyle açılan davayı, süre aşımı nedeniyle reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 101’inci maddesinin ilk fıkrasında, bu kanuna göre bilinen adreslerin neler olduğu açıklandıktan sonra, son fıkrasında, mektupların gönderilmesinde, bu adreslerden, tarih itibarıyla, tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanının dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı kooperatifin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, kooperatifin şantiye adresine tebliğe çıkarıldığı ve şantiye sahibi … tarafından 1.10.1999 tarihinde tebellüğ edildiği anlaşılmış ise de; uyuşmazlığa konu tebligatın gerçekleştiği tarihten iki ay önce düzenlenmiş olan başka bir ödeme emrinin, dava dilekçesinde belirtilen adresinde davacı Kooperatife tebliğ edildiği dosyadaki belgelerle sabittir. Bu sebeple, dava konusu edilen ödeme emrinin tebliğ edildiği şantiye adresinin davalı tarafından bilinen son adres olarak kabulü ve aynı nedenle, tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığından söz edilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, davacının ödeme emrine muttali olduğu 27.10.1999 tarihine göre, 1.11.1999 gününde kayda giren dilekçe ile açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerekirken, yazılı gerekçeyle davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 31.10.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.