Danıştay Kararı 7. Daire 2000/1158 E. 2000/2697 K. 11.10.2000 T.

7. Daire         2000/1158 E.  ,  2000/2697 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 2000/1158
Karar No: 2000/2697

Temyiz İsteminde Bulunan: Merter Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 1996/9-11 ve 1997 yılının çeşitli dönemlerine ait ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacı ile Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesi uyarınca davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrini; Vergi Usul Kanununun 10’uncu ve 6183 sayılı Kanununun 58’inci maddelerinden bahisle; idarece adı geçen şirketin gayrimenkulleri hakkında yürütülmekte olan araştırmanın henüz sonuçlandırılamadığı, bu durumda yükümlü şirketin mal varlığından “tamamen ya da kısmen alınamayan” bir vergi borcundan söz edilemeyeceğinden, söz konusu vergi borçlarının yönetim kurulu üyesi sıfatıyla davacıdan tahsili yolunda idarece tesis edilen işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden… … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davacı hakkında, kanuni temsilcisi olduğu dönemlere ait şirket borçları için düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 20.8.1996 tarihinde anonim ortaklığın yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı ve bu tarih itibarıyla sahip olduğu tüm hisselerin devri ile birlikte, durumun ortaklık pay defterine işlendiği; istifa tarihinden bir yıl sonra toplanan şirket Genel Kurulunda seçilen yeni yönetim kurulu üyelerinin ise, 10.9.1997 tarihinde Ticaret Sicilinde tescil ve gazeteyle ilan edildiği; idarece, istifa tarihinin değil, tescil ve ilanın yapıldığı tarihin esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır. Buna göre; uyuşmazlığın çözümü, davacının yönetim kurulu üyeliğinin söz konusu tarihlerden hangisi itibarıyla sona ereceğinin belirlenmesine bağlı bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 317’nci maddesinde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunacağı hükmüne yer verilmiş; Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesinde de, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir.
Yönetim kurulu üyeliğinden istifa ile ayrılan davacının, şirketin bu tarihten sonraki vergilendirme dönemi ile ilgili vergi ödevlerini yerine getirmediğinden söz edilemeyeceğinden; şirketten tahsil imkanı kalmayan söz konusu dönemlere ait vergi ve buna bağlı alacaklardan Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddeleri uyarınca sorumlu tutulması olanaklı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden; istemin reddine; mahkeme kararının onanmasına, 11.10.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.