Danıştay Kararı 7. Daire 1999/868 E. 1999/3418 K. 21.10.1999 T.

7. Daire         1999/868 E.  ,  1999/3418 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/868
Karar No: 1999/3418

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : … Mobilya Dekorasyon Sanayi ve Ticaret
Limited Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı şirketçe gerçekleştirilen mobilya ithalatında çifte fatura düzenlendiğinin tespit edildiğinden bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemi; mahkemelerince, beyan dışı kalmış bir gümrük vergisi ve katma değer vergisi farkı bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla davacının defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelenmesi sonucu düzenlenen raporun karara esas alınabilecek nitelikte görülmediği; dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden de, ithalata aracılık eden banka tarafından, beyan edilen dışında ihracatçı firmaya herhangi bir ödeme yapılmadığının bildirildiğinin; ayrıca, araştırmanın, resmi merciler yerine özel kişiler kanalıyla yaptırılmış olduğunun anlaşılması karşısında; yapılan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …üncü Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; cevaplı rapor doğrultusunda yapılan ek tahakkukun hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından ithal edilen mobilyaların beyan olunan kıymetlerinde düşüklük bulunması üzerine, idarece yapılan araştırma sonucu saptanan fiyat esas alınarak ek tahakkuk yapılmasından kaynaklanmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, kıymet araştırmasının, ithalatın yapıldığı Amerika Birleşik Devletleri Gümrük İdaresi yapılmış olması ve davacının, ithale konu eşyaların kıymetini, gerçek değerlerine nazaran düşük beyan ettiğinin ihracatçı firma yetkilisinin ifadesi ile bu şirket kayıtlarında yer alan ve ithale konu eşyalara ilişkin belgelerle de doğrulanmış bulunması karşısında, davacı adına ek tahakkuk yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, ek tahakkuka vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali yolundaki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Dava, Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük bulunması nedeniyle yapılan ek tahakkuka yönelik itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış, vergi mahkemesince 1615 sayılı Yasanın 3968 sayılı Yasa ile değişik 65’inci maddesi ve bu madde ile atıfta bulunulan Gümrük Tarife ve Ticaret Genel Anlaşmasının 7’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma ve söz konusu anlaşmaya ilişkin yönetmelik hükümleri açıklandıktan sonra ek tahakkuka dayanak alınan gümrük müfettişi raporunda A.B.D. gümrüğünden temin edildiği belirtilen faturaların hangi kanallardan temin edildiğinin açıklanmadığı, davacı şirket adına ihracatçı firma tarafından düzenlenerek verilen fatura fotokopileri ile gümrük giriş beyannamesi eki faturaların aynı miktar ve değerde olduğu, 9.12.1996 günlü yazıdan incelemenin özel kişiler kanalıyla yaptırıldığının anlaşıldığı, buna göre sağlıklı bir incelemeye ve araştırmaya dayanmayan cevaplı rapora dayanılarak yapılan ek tahakkukta isabet görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, davalı idarece karar temyiz edilmiştir.
1615 sayılı Yasanın 3968 sayılı yasa ile değişik 65’inci maddesi ve bu madde ile atıfta bulunulan GATT’ın 7’nci maddesinin uygulanmasına Dair Anlaşma ve söz konusu anlaşmaya ilişkin yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden ithale konu eşyanın gümrük vergisine esas kıymetinin aynı veya benzer eşya kıymeti ile mukayese edilerek belirlenmesinde esas alınacak en önemli hususun, kıymeti emsal alınacak aynı veya benzer eşyanın, ithal eşya ile yakın bir tarihte ithal edilmesi olduğu sonucuna ulaşılmış olup, dosyadaki belgeler ve ek tahakkukun dayanağı olan 8.1.1997 günlü, 2 sayılı cevaplı rapor ve eklerinin incelenmesinden ithale konu eşyaya ilişkin olup, aynı eşyanın getirildiği A.B.D gümrük idaresinden temin edilen … günlü, … ve … sayılı faturalarda eşyanın gerçek kıymeti 30.703,93 A.B.D. doları olduğu halde, davacı şirket tarafından gümrük vergisine esas olmak üzere beyanname ekinde ibraz edilen aynı tarih ve sayılı faturada eşya kıymetinin 12.152,38 A.B.D doları olarak beyan edildiği anlaşıldığından, kıymeti noksan beyan edilen eşya nedeniyle ek tahakkuk yapılmasında yasaya aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından, Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 11.3.1994 gün ve 14283 sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal olunan eşyaların gümrük vergisine esas kıymetinin, … tarih, … ve … sayılı faturalarla, 12.152,38 Amerikan doları olarak beyan edildiği; gümrük müfettişi tarafından düzenlenen 8.1.1997 gün ve 2 sayılı cevaplı raporda, ithale konu eşyaların gerçek kıymetinin 30.703,93 Amerikan doları olduğunun Amerika Birleşik Devletleri gümrük idaresinden sağlanan bilgi ve belgelere istinaden saptandığının belirtilmesi üzerine, uyuşmazlık konusu ek tahakkukun yapıldığı; ek tahakkuka vaki itirazın reddine ilişkin işlemin, mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçelerle iptal edildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31’inci maddesiyle atıfta bulunulan Hukuk Usulü Mahakemeleri Kanununun 276’ncı maddesinde, bilirkişi incelemesine, dava ile ilgili olup, çözümü hakim tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilginin gerekli olduğu hallerde başvurulacağı; 286’ncı maddesinde de, hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği yolundaki genel ilkeye paralel olarak, bilirkişi raporunun hakimi bağlamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere; Yargılama Hukukunda, bilirkişi, davanın çözümünün gerektiği özel ve teknik bilgiyi yargıca sağlayan kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu yüzden; görülmekte olan davada bilirkişiye başvurulabilmesi, uyuşmazlığın özel ve teknik bilgi gerektiren bir yönünün bulunmasına bağlıdır. Yorumu ve çözümü hakime ait bulunan uyuşmazlıklarda bilirkişiye başvurulması, bilirkişilik müessesesinin açıklanan amaç ve tanımına uygun düşmeyeceği gibi, usul ekonomisi olarak adlandırılan; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılacağı yolundaki Anayasa hükmüne de aykırılık teşkil eder.
Olayda; ek tahakkukun dayanağını, davacı şirketin, Amerika Birleşik Devletlerin’den yukarıda tarih ve sayısı yazılı beyannameyle ithal etmiş bulunduğu eşya için çift fatura kullanmış olduğu yolundaki tespitler oluşturmaktadır. Davada, bu tespitlerin doğruluğunun belirlenmesi, Amerika Birleşik Devletleri gümrük idaresinden alınan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesiyle, mahkeme tarafından yapılabilecek niteliktedir. Bu bakımından; mahkeme heyetinin mesleki bilgisi ile çözülebilecek nitelikteki uyuşmazlık için bilirkişiye başvurulması, açıklanan Yargılama Hukuku kurallarına uygun değildir.
Ayrıca; bu açıklamalara göre, her ne kadar; bilirkişi raporunun hakimi bağlayıcılığı mevcut değilse de; bilirkişiye başvurmakla, uyuşmazlığın özel ve teknik niteliği hakkında bilgisinin yetersizliğini açığa vurmuş bulunan hakimin, bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen rapordaki eksikliklerin ek bir raporla bilirkişiye açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırarak uyuşmazlığın söz konusu nitelikleri hakkında yeterli bilginin sağlanması yoluna gitmek yerine, herhangi bir açıklama yapmaksızın bilirkişi raporunu bir yana bırakarak dava hakkında karar vermesi, esasen çözümü hakimin mesleki bilgisini gerektirmesi sebebiyle bilirkişiye gidilmesi isabetli bulunmayan davada, ulaşılan yargısal çözümün güvenirliğini tartışmalı hale getirebilecek nitelikte bir başka usulü aykırılıktır.
İşin esasına gelince:
Dosyada bir örneği ve Türkçe çevirisi mevcut 9 Aralık 1996 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Gümrük Departmanı yazısında; karşılıklı gümrük yardımlaşma anlaşmasına istinaden, T.C. Hükumetinin, muhtemel bir hileli ithalat konusunda araştırma talebinde bulunduğu; bu yazının, konu hakkındaki araştırma sonuçlarını içerdiği belirtildikten sonra, yazının devamında, Türkiye’ye ithal edilen mallar ile birlikte ibraz edilen faturaların doğrulanmasının talep edildiği; talep doğrultusunda araştırma yapılabilmesi için, ihracatçı firma yetkilisi ile görüşme yapıldığı; görüşme sırasında, Türkiye’ye sevk edilen eşyalara ilişkin faturalarla diğer belgelerin yer aldığı dosyanın teslim alındığı; Türk gümrüğünce gönderilen faturalar ile ihracatçı firmanın dosyasında yer alan faturaların farklı tutarlar içerdiği ve format (yazı karakteri) itibarıyla da farklı olduğunun tespit edildiği; ihracatçı şirket yetkilisinin, (düşük tutarlı) sahte faturanın, müşteri (davacı) firmanın talebi üzerine tanzim edildiğini ifade ettiği; ihracatçı şirketten davacı şirkete gerçekleştirilen 26 sevkiyata ilişkin fatura, konşimento ve ihracat evraklarının, ihracatçı firma dosyasından alınarak yazı ekine konulduğu ve Türk hükumetine sunulduğu yolunda açıklamalara yer verilmiştir. Gerek davacı tarafından gümrüğe ibraz edilen düşük tutarlı faturalar, gerekse ihracatçı firma kayıtlarında yer alan yüksek tutarlı faturalar, taraflarca dava dosyasına ibraz edilmiştir.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 12.2.1994 tarih ve 21847 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3968 sayılı Kanunla değişik 65’inci maddesinde, “İthal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma hükümlerine göre tayin ve tespit olunur. Şu kadar ki, Anlaşmanın 8’inci maddesinin 2’nci fıkrasında belirtilen unsurlar bu kıymete dahil edilir.” Hükmü yer almıştır.
Söz konusu Anlaşmanın I’inci Bölümünün 1’inci, 2’nci ve 3’üncü maddelerinde, ithal eşyasının gümrük kıymetinin belirlenmesine ilişkin yöntemler açıklanmış; Anlaşmanın Ek I’ini oluşturan Yorum Notlarının 1 nolu genel notunda ise, (4’üncü maddedeki istisnai hal dışında) bir maddeye göre belirlenemeyen gümrük kıymeti için kendisinden sonra gelen maddeye geçileceği; Anlaşmanın 17’nci maddesinde de, bu anlaşmada yer alan hiç bir hükmün, gümrük idaresinin, gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı veya bu hakkı tartışma konusu haline getirecek şekilde yorumlanamayacağı belirtilmiştir.
Olayda da, ihracatçı firmanın yerleşik olduğu Amerika Birleşik Devletlerinin Gümrük İdaresi aracılığıyla, ihracatçı firmanın kayıtlarının incelenmesi suretiyle, davacı şirketin gümrük vergisine esas olmak üzere gümrük idaresine ibraz ettiği faturaların, ithale konu eşyaların gerçek değerini içermediğinin, bu niteliği ile de sahte olduğunun tespiti karşısında, ihracatçı firma kayıtlarında yer alan ve ithale konu eşyaların gerçek değerlerini içerdiği ihracatçı firma yetkilisi tarafından da doğrulanan yüksek tutarlı faturaların esas alınması suretiyle ek tahakkuk yapılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı Şirketin, gümrüğe ibraz ettiği düşük tutarlı fatura bedellerini, ithalata aracılık yapan banka aracılığıyla ihracatçı firmaya ödemesi ve ihracatçı firmaca aracı bankaya gönderilen faturalarla davacı şirket tarafından gümrüğe ibraz edilen faturaların aynı tutarı içermesi, düşük tutarlı faturalar ile gerçek mal bedelini içeren fatura farklarının ihracatçı şirkete transfer edilmesi (ödenmesi) nin her zaman, mümkün bulunması sebebiyle, bu faturaların doğruluğunu göstermeye yeterli değildir.
Bu duruma göre, mahkemece, dava hakkında, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, ek tahakkuka vaki itirazın reddine ilişkin işlemin yazılı gerekçeyle iptalinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.10.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.