Danıştay Kararı 7. Daire 1999/841 E. 1999/3394 K. 21.10.1999 T.

7. Daire         1999/841 E.  ,  1999/3394 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/841
Karar No: 1999/3394

Temyiz İsteminde Bulunan : Yeditepe Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …, …, …
İstemin Özeti : 26.1.1997 tarihinde ölen …’tan intikal eden özel oto ve ticari minibüs için beyan edilen değerin düşük görülmesi üzerine takdir komisyonunca takdir olunan değer üzerinden mirasçılar adına hisseleri oranında kusur cezalı veraset ve intikal vergisi tarh edilmesi yolundaki işlemi; beyan edilen değerlerin emsallerine göre düşük olduğuna dair idarece herhangi bir tespit yapılmadığı, takdir komisyonunca da hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın soyut ifadelere dayalı olarak matrah takdir edildiği, bu nedenle, takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …’üncü Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; takdir komisyonunca takdir olunan emsal bedelin yerinde olduğu, mahkemece, intikal eden araçların değerinin saptanması amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, takdir komisyonunca takdir olunan matrah üzerinden yapılan cezalı tarhiyatın kaldırılmasında isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasında, veraset ve intikal vergisi matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleri olduğu; ikinci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazaran alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları, maddede belirtilen değerleme ölçülerinden, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları; bu fıkranın (c) bendinde de, ilk tarhiyata esas olmak üzere, menkul mallar ve gemilerin rayiç bedelle değerleneceği açıklandıktan sonra, aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise, beyanname üzerine tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği hükme bağlanmıştır.
Vergi Usul Kanununun Üçüncü Kitabının Birinci Kısmının “Servetleri Değerleme” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 292’nci maddesinde ise, vergilendirilecek bir servete dahil ticari sermayenin unsurlarından bulunan taşıtların emsal bedelleri ile değerleneceği belirtilmiştir.
Emsal bedel; Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinde, gerçek değeri belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış ve sırasıyla ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin olunacağı belirtilmiştir. Ticari plakaya sahip otomobilin emsal bedelinin ortalama fiyat ve maliyet bedeli esaslarına göre tespiti, olayın özelliği itibarıyla olanaklı bulunmadığından, emsal bedelin tespiti için takdir komisyonuna gidilmesi yerindedir.
Ancak, takdir komisyonunca belirlenen kıymetin, özel oto ile ticari minibüsün değerleme gününde satılmaları halinde haiz olacağı gerçek değere uygun olup olmadığının, özellikle ticari aracın çalıştığı hat da göz önünde bulundurulmak suretiyle, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği veya Umum Şoförler ve Otomobilciler Derneği gibi meslek kuruluşları nezdinde yapılacak araştırmayla saptanması gerektiğinden; mahkemece, bu hususta yapılacak inceleme sonucuna göre yeniden karar verilmesi zorunlu görülmüştür.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.10.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.