Danıştay Kararı 7. Daire 1999/69 E. 2000/3267 K. 15.11.2000 T.

7. Daire         1999/69 E.  ,  2000/3267 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/69
Karar No: 2000/3267

Temyiz İsteminde Bulunan: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına, 1989 ila 1998 yılları arasına ilişkin, damga vergisi ile gecikme zammından oluşan amme alacağının tahsili için düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emirlerini; olayda, … Anonim Şirketinin hacizli mal varlığının satın alınması sırasında 6.6.1997 gün ve … sayılı taahhütname ile davacı şirket tarafından adı geçen şirketin anılan tarihe kadar olan ve bu tarihten sonra doğacak vergi borçlarının ödenmesinin kabul ve taahhüt edildiğinin; bu borçların asıl borçlusu tarafından ödenmemesi üzerine de bu taahhütnameye dayanılarak dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiğinin anlaşıldığı; Borçlar Kanununa göre şekle tabi olan kefalet sözleşmesinde, asıl borcun ve borçlunun belirtilmemiş olmasının sözleşmeyi geçersiz kılacağı; anılan Kanuna göre kefalet akti niteliği taşıyan taahhütnamede, davacı şirketin sorumlu olacağı vergi miktarı gösterilmediğinden, asıl borçlunun tüm borçlarından dolayı davacı şirket hakkında takibata geçilmesinin hukuka aykırı olduğu; ayrıca, tali ve fer’i bir borç doğuran kefalet ilişkisinin amacı alacaklıya karşı borçlunun borcunu ödemeyi yüklenmek, alacaklıya ödeme konusunda kolaylık ve güven sağlamak olduğundan, asıl borçlunun kovuşturulup aczi gerçekleştirilmedikçe, asıl borçlunun gelecekte doğacak vergi ve cezalarının ne miktarda olduğunu bilmesi ve tespit etmesi mümkün bulunmayan kefil konumundaki davacı şirkete başvurulmasının kefalet sözleşmesinin amacına uygun düşmeyeceği; bu nedenle, ödeme emirlerinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden, … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; taahhütnameye istinaden düzenlenen ödeme emirlerinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: … Anonim Şirketinin vergi borçları nedeniyle haczedilen mallarının davalı idarenin muvafakatıyla davacı şirket tarafından satın alınması üzerine, söz konusu vergi borçlarının davacı şirketten tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerini iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenmesi istenilmektedir.
Vergi mahkemesi, davacı şirketin borçlu şirkete ait tüm vergi borçlarını ödeyeceğine dair taahhütnamesinin, belli miktardaki borcu ihtiva etmemesi nedeniyle, Borçlar Kanununun 483-484’üncü maddelerine uygun olmadığı ve dolayısıyla bu taahhütnameye dayanılarak ödeme emri düzenlenmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir.
Olayda, 6.6.1997 gün ve … sayılı taahhütname ile davacı şirketin mal varlığını satın aldığı … Anonim Şirketinin vergi borçları ile cezalarını, tahakkuk eden ve edecek olan faiz ve gecikme zamlarını ödemeyi kabul ettiği anlaşıldığından, … Anonim Şirketinin vergi borçlarını, kanuna uygun şekilde düzenlenen taahhütname ile ödemeyi kabul eden davacı şirket adına ödeme emirleri düzenlenmesinde, hukuka aykırılık bulunmadığından, ödeme emirlerini iptal eden vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun şahsi kefaleti düzenleyen 11’inci maddesinde, 10’uncu maddeye göre teminat sağlayamayanların muteber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu gösterebilecekleri; şahsi kefaletin tespit edilecek şartlara uygun olarak noterden tasdikli mukavele ile tesis olunacağı; şahsi kefaleti ve gösterilen şahsı kabul edip etmemekte alacaklı tahsil dairesinin muhtar olduğu belirtilmiş olup; bu hükme göre, müteselsilen borçlu durumunda bulunan kefilin takibi için, öncelikle, asıl borçlunun takibi ve bu takibin sonuçsuz kalması üzerine kefile yönelinmesi zorunluluğu yoktur.
Olayda, davacı Şirketin 6.6.1997 gün ve … sayılı taahhütname ile, hacizli, mal varlığını satın aldığı … Anonim Şirketinin vergi borçları ile cezalarını, tahakkuk eden ve edecek olan faiz ve gecikme zamlarını ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği; taahhütnamenin 6183 sayılı Kanunun 11’inci maddesinde gösterilen koşullara uygun olarak düzenlendiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Davacı Şirketin kefaleti, asıl borçlu Şirketin hacizli mal varlığının satın alınması sebebiyle olduğundan; vergi borcunun miktarı da, o tarihte bilinmektedir. Ayrıca; miktarı bilinen bu vergi borcuna kanuni oranlara göre gecikme faizi ve gecikme zammı hesaplanacak olması da, borç miktarının kefalet anında bilinmediği anlamına gelmez. Dolayısıyla; … Anonim Şirketinin vergi borçlarını ödemeyi, serbest iradesi ile, kabul ve taahhüt eden davacı Şirketin 6183 sayılı Kanun uyarınca takip edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, bu amaçla düzenlenen ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 15.11.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.