Danıştay Kararı 7. Daire 1999/300 E. 2000/1816 K. 06.06.2000 T.

7. Daire         1999/300 E.  ,  2000/1816 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/300
Karar No: 2000/1816

Temyiz İsteminde Bulunan: Aksu Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Mensucat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Davacı şirketçe yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilecek makine ve teçhizatın finansmanında kullanılmak üzere … şubesinden alınan kredi miktarı üzerinden yapılan damga vergisi tahakkukuna dair işlemi; 3505 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi hükmü uyarınca teşvik belgesi kapsamında kullanılan yatırım kredileri ile ilgili işlemler ile bu işlemler dolayısıyla düzenlenen kağıtlar, damga vergisi ve harçlardan istisna tutulduğundan, olayda, ihracat taahüdünde bulunulan yatırımda kullanılmak üzere alınan kredi sözleşmesinin istisna kapsamında olduğu; öte yandan, davalı idarece, her ne kadar, ihtirazi kayıt konulmaksızın verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen damga vergisinin dava konusu edilemeyeceği ileri sürülmüşse de; tahakkuku tahsile bağlı olan damga vergisinin, ihtirazi kayıt düşülerek ödenmiş ve dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmiş bulunması karşısında, bu iddiaya itibar edilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; … tarihli tahakkuk fişi karşılığı verilmiş olan beyannamede ihtirazi kayıt bulunmadığı gibi, bu tarihten itibaren başlayan dava açma süresi aşılarak açılan davada isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirketçe yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilecek makine ve teçhizatın finansmanında kullanılmak üzere … şubesinden alınan kredi miktarı üzerinden yapılan damga vergisi tahakkukuna dair işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; olayda, davacı tarafından … tarihinde ihtirazi kayıt konulmaksızın verilen beyanname üzerinden aynı tarihte tahakkuk ettirildiği anlaşılan verginin, 20.11.1997 tarihinde ihtirazi kayıt konularak ödendiği; anılan işlemin iptali istemiyle açılan idari davada ise, vergi mahkemesince; işin esasına girilerek, olayda, yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilecek makine ve teçhizatın finansmanında kullanılmak üzere bankayla yapılan kredi sözleşmesi gereği alınan kredinin, 3505 sayılı Yasanın geçici 2’nci maddesine göre damga vergisinden müstesna olduğu; öte yandan, tahakkuku tahsile bağlı olan damga vergisinin, ihtirazi kayıt konularak ödendiği hususu göz önünde bulundurulduğunda, davalı idarenin ihtirazi kayıt konulmadan verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen damga vergisinin dava konusu edilemeyeceği yolundaki iddiasının da, yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabul edildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 22’nci maddesi, verginin tahakkukunu; tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olarak tanımlamış olup, aynı Yasanın 24’üncü maddesinde de, mahiyetleri itibarıyla tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde, verginin tahsilinin, tahakkuku da içine alacağı hükme bağlanmıştır.
Damga Vergisi Kanununun 18’inci maddesinde ise, anonim, kooperatif, eshamlı, komandit ve limited şirket mukavelenameleriyle ikmalen vergi ve ceza tarhına konu teşkil eden kağıtların damga vergisinin makbuz karşılığında da ödenebileceği; bunlar dışında, lüzum ve ihtiyaç halinde kağıtlara pul yapıştırılması suretiyle yapılması lazım gelen damga vergisi ödemesinin, Maliye Bakanlığından izin alınmak şartıyla makbuz verilmesi şeklinde de yapılabileceği; aynı Kanunun 22’nci maddesinin (c) bendinde de, Maliye ve Gümrük Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine, makbuz verilmesi şekliyle ödeme yapılması hallerinde, bir ay zarfında düzenlenecek kağıtların vergisinin, ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilerek aynı süre içerisinde ödeneceği hükümleri yer almıştır.
Yukarıdaki yasa hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; makbuz verilmek suretiyle ödenmesi halinde, damga verisinin, tahakkuku tahsile bağlı vergi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Vergi Mahkemesince, davacı tarafından, … tarihinde ihtirazi kayıt konulmaksızın verilen beyanname üzerine aynı tarihte tahakkuk ettirildiği ve ödeme süresinin son gününde ödendiği anlaşılan damga vergisine karşı süresinde açılan idari davanın esasına girilerek karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer iddialar da mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına, 6.6.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.