Danıştay Kararı 7. Daire 1999/2761 E. 2000/958 K. 04.04.2000 T.

7. Daire         1999/2761 E.  ,  2000/958 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/2761
Karar No: 2000/958

Temyiz İsteminde Bulunan : Halkalı Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Şirket ile üçüncü kişi arasında düzenlenen reklam ve ilan sözleşmelerinin sonradan feshedilmesi nedeniyle, sözleşme ile ilgili olarak ihtirazi kayıtla verilen beyannamede gösterilen ve ödenen damga vergisini; 488 sayılı Yasanın 1’inci maddesinden bahsedilerek, düzenlenen bir kağıdın damga vergisine tabi olabilmesi için, sadece yazılıp imzalanmasının yeterli olmadığı, aynı zamanda herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilme özelliğine sahip olması gerektiği, olayda, birincisi 6.10.1998, ikincisi 20.10.1998 tarihinde düzenlenen her iki sözleşmeden ilkinin ikinci bir sözleşme ile değiştiğinin; ikincisinin de herhangi bir şekilde uygulanmadan … tarihinde düzenlenen fesihname ile yürürlükten kaldırıldığının ve her iki sözleşmenin de herhangi bir makama ibraz edilmediğinin görüldüğü; ayrıca, ilk sözleşmede taraflardan birinin imzası bulunmadığından sözleşmenin ibraz edilebilecek nitelikte olmadığı, ikinci sözleşmenin ise, birinciyi değiştirmekle beraber sözleşme miktarını azalttığından ve … tarihli fesihname ile tamamen ortadan kaldırıldığından, damga vergisine tabi olmadığı, bu durumda iki sözleşmeye ilişkin olarak tahakkuk eden ve ihtirazi kayıtla ödenen damga vergisinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle terkin eden …’nci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davacı Şirket tarafından düzenlenen her iki sözleşmenin de bir hususu ispat veya belli etmek üzere ibraz edilebilir nitelikte olduğu, bu durumda sözleşmeler için damga vergisi tahakkuk ettirilmesinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyize konu karar; 6.10.1998 tarihinde düzenlenen ilan ve reklam sözleşmesinin davacı şirketçe imzalanmamış olduğu; 20.10.1998 tarihli ikinci sözleşmenin de, kullanılmaması sebebiyle, bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilme niteliğini kaybettiği ve, esasen, … tarihinde feshedildiği; bu nedenle, damga vergisine tabi olmadığı gerekçesine dayalı olduğundan; uyuşmazlığın çözümü, damga vergisini doğuran olayın belirlenmesine bağlı bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19’uncu maddesinde; vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı açıklanmış olup; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde de, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; bu Kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade edeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre; olayda, ilan ve reklam sözleşmesi dolayısıyla, damga vergisi, söz konusu sözleşmenin hukuken tekemmül ettiği; yani, taraflarınca imzalandığı tarihte doğmuş bulunmaktadır.
Her ne kadar, ilgililerce imzalanan bir belgenin damga vergisine tabi olabilmesi için, ayrıca bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilme niteliğine de sahip bulunması gerekmekte ise de; sözleşmenin bu niteliği kazanabilmesi; kullanılması, ibraz edilmesi veya hükmünden yararlanılması koşuluna bağlı değildir; bu nitelik, sözleşmenin hukuken tekemmül ettiği anda, esasen, mevcuttur.
Öte yandan; damga vergisini doğuran olay olarak, “ibraz edilme veya hükümlerinden faydalanma” haline, Damga Vergisi Kanununun anılan 1’inci maddesinin son fıkrasında, yalnızca yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar bakımından göndermede bulunulmuş; Türkiye’de düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi olabilmeleri için, böyle bir koşul aranmamıştır.
Bu açıklamalar karşısında; her ne kadar, davacı Şirket tarafından imzalanmaması sebebiyle hukuken tekemmül etmemiş bulunan 6.10.1998 tarihli sözleşme dolayısıyla damga vergisini doğuran olay meydana gelmemişse de; 20.10.1998 tarihli sözleşmenin taraflarınca imzalanıp, tekemmül ettirildiği tarihte doğan damga vergisinin, kullanma, ibraz veya hükmünden yararlanma halinin gerçekleşmemesi veya feshi üzerine ortadan kalkmasına hukuken olanak bulunmadığından, bu sözleşme dolayısıyla şirket adına yapılan damga vergisi tahakkukunda yasal isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının 20.10.1998 günlü sözleşme dolayısıyla yapılan damga vergisi tahakkukuna ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına; 6.10.1998 tarihli sözleşme dolayısıyla yapılan tahakkukla ilgili hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin ise, reddine; mahkeme kararının bu hüküm fıkrasının onanmasına; bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 4.4.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.