Danıştay Kararı 7. Daire 1999/2675 E. 2000/1008 K. 11.04.2000 T.

7. Daire         1999/2675 E.  ,  2000/1008 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/2675
Karar No: 2000/1008

Temyiz İsteminde Bulunan: … Turizm ve Ticaret A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına … Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : … Yolcu Salonu Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları ve Depoları Gümrük Müdürlüğünün denetim sahasında mağaza işleten davacı Şirketin mağazanın deposunda kaybolan eşyalara ilişkin olarak, Gümrük Kanununun 109’uncu maddesi uyarınca, tahakkuk ettirilen tazminatın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; 1615 sayılı Yasanın 79, 80 ve 81’inci maddelerinden bahsedilerek, dosyanın incelenmesinden, davacı Şirkete ait antrepolardan eksik çıkan eşyalar için Gümrük Yasasının 109’uncu maddesine göre tahakkuk ettirilen tazminatın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı Gümrük Yasasının 79, 80 ve 81’inci maddelerinde öngörülen idari itiraz yollarına başvurulmadan dava açıldığı ve bu nedenle mercii tecavüzü bulunduğu gerekçesiyle dosyanın idari merciine tevdii yönünde … Vergi Mahkemesince verilen … gün ve E:…; K:… sayılı kararın; idari itirazın tahakkuklar için geçerli olduğu, ödeme emrinin iptali istemiyle doğrudan dava açılabileceği öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Uyuşmazlık, davacı Şirkete ait antrepodan eksik çıkan eşyaya ilişkin olarak Gümrük Yasasının 109’uncu madesine göre tahakkuk ettirilen tazminatın tahsili amacıyla davacı Şirket adına ödeme emri düzenlenmesine ilişkindir.
6183 sayılı Yasa hükümlerine göre düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle ya mahkemede dava açılmalı, ya da İdari Yargılama Usulü Kanununun 11’inci maddesine göre bir üst mercie başvurulması gerekir. Olayda ise, ödeme emrine karşı süresi içinde mahkemeye dava açıldığı görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, dosyanın Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğüne tevdi yönünde karar verilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabul edilerek, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı kurumun gümrük hattı dışı eşya satış mağazası ve deposunda yapılan fiili sayımda noksan çıkan emtiaya ilişkin gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacı ile düzenlenen ödeme emrinin iptali istemi ile açılan dava,vergi mahkemesince,idari itiraz yollarının tüketilmediği gerekçesi ile merciine tevdi olarak karara bağlanmış olup,söz konusu kararın yükümlü tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54’üncü maddesinde ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı belirtilmiş, 55’inci maddesinde,amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan hükümlere göre ödeme emri düzenlenebilmesi için kesinleşmiş ve ödeme müddeti içinde ödenmediği için tahsili kabil hale gelmiş bir kamu alacağının bulunması zorunludur.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 78-81’inci maddeleri arasında yer alan itiraz yolları ise gümrük vergi ve resimlerinin tahakkuku ile ilgili olup, söz konusu maddelerin ödeme emirlerine uygulanmasına olanak yoktur.
Olayda,davacı kurumun devraldığı gümrük hattı dışı eşya satış mağazası ve fiktif antrepoda yapılan fiili sayım neticesinde noksan çıkan emtia nedeniyle gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacı ile dava konusu ödeme emri düzenlendiği,tahakkuka karşı ise yasada belirtilen itiraz yollarına başvurulduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, vergi mahkemesince ödeme emri düzenlenebilmesi için kamu alacağının kesinleşip kesinleşmediği incelenerek karar verilmesi gerekirken dosyanın merciine tevdiine ilişkin olarak verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyize konu karar; gümrük müdürlüğünün denetim sahasında mağaza işleten davacı şirketin mağazasının deposundan kaybolan eşyalar dolayısıyla 1615 sayılı Gümrük Kanununun 109’uncu maddesi uyarınca istenilen tazminatın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı, anılan Kanunun 79’uncu ve devamı maddelerinde öngörülen idari itiraz yollarına gidilmeden açılan davada merci tecavüzü bulunduğu gerekçesine dayalıdır.
Gümrük Kanununun 78’inci maddesinde; mükelleflerin gümrük vergisi tahakkuklarına karşı maddede yazılı sebeplerle itiraz edebilecekleri açıklandıktan sonra, 79’uncu ve devamı maddelerinde de, itiraz süresi ve itiraz mercileri düzenlenmiştir. Bu maddelerin hükümlerinden açıkça anlaşılacağı üzere, idari itiraz yolları, gümrük vergisi tahakkukları için öngörülmüş olup; bu yollardan verginin mükellefinin yararlanması mümkün bulunmaktadır.
Oysa; Gümrük Kanununun 109’uncu maddesinin birinci fıkrasında, gümrüğe karşı sorumlu oldukları belirtilen işletmeler, sundurma ve antrepolara konulan eşyalara ait gümrük vergi ve resimlerinin mükellefi olmadıkları gibi; anılan maddenin 3’üncü fıkrası uyarınca bunlardan istenilen tazminat, gümrük vergi ve resmi; bu tazminatın istenilmesine ilişkin işlem de, gümrük vergi ve resmi tahakkuku değildir. Nitekim; olayda da, davacı Şirkete, söz konusu sorumluluğundan dolayı tahakkuk işlemi değil, ödeme emri tebliğ edilmiştir ve dava konusu olan da, bu ödeme emridir. Dolayısıyla; sundurma ve antrepo işletmelerine anılan 109’uncu madde uyarınca tebliğ olunan işlemlere karşı, yukarıda sözü edilen idari itiraz yollarının işletilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, sözü edilen 109’uncu madde uyarınca düzenlenip davacı şirkete tebliğ edilen ödeme emrine karşı , 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58’inci maddesinde öngörülen 7 günlük süre içerisinde açıldığı anlaşılan davaya ait dosyanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (e) bendi uyarınca gümrük müdürlüğüne tevdii yolunda verilen temyize konu kararda isabet görülmediğinden, istemin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 11.4.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.