Danıştay Kararı 7. Daire 1999/228 E. 1999/3065 K. 23.09.1999 T.

7. Daire         1999/228 E.  ,  1999/3065 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/228
Karar No: 1999/3065

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekilleri : Av. …
Karşı Taraf : …Mal Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı tarafından satın alınan araca ilişkin olarak ek taşıt alım vergisi tahsili yolunda tesis edilen işlemin iptali ile ticari faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; 1318 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi hükmüne göre 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi uygulamasının 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatıldığı, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 39’uncu maddesinden bahisle, ek taşıt alım vergisinin son günü 1998 Mali Yılı Bütçe Kanunu ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatıldığından, 5.5.1998 tarihinde davacı tarafından satın alınan araç için ek taşıt alım vergisi salınmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı, davacı her ne kadar, ek taşıt alım vergisinin süresinin Bütçe Kanunu ile uzatılmasının Anayasanın 161’inci maddesinde yer alan, Bütçe Kanununa bütçe dışında herhangi bir hükmün konulamayacağına ilişkin hükme aykırı olduğunu iddia etmiş ise de; Muhasebe-i Umumiye Kanununun 39’uncu maddesi uyarınca, her yıl için vergi ve resimlerin tahsiline Bütçe Kanununun izin vereceği belirtildiğinden, aynı zamanda bütçenin gelir kalemlerinden büyük bir kısmını vergiler oluşturduğundan, davacının Bütçe Kanununun Anayasaya aykırılığı iddiasının ciddi görülmediği gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; Bütçe Kanununun 70’inci maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, bu nedenle dava konusu işlemin hukuki dayanağının kalmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : 1318 sayılı Taşıt Alım Vergisi Kanununa 3418 sayılı Kanunla eklenilen geçici 2’nci maddesinde otomobil veya benzeri binek aracı satın alanlar veya ithal edenlerin 31.3.1998 tarihine kadar ek taşıt alım vergisi ödemekle yükümlü oldukları öngörülmüş; 29.7.1998 tarihli mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı Yasanın 85’inci maddesi ile bu on yıllık süre 15 yıla çıkarılmış ve 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi mükellefiyeti, 4369 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 29.7.1998 tarihinden itibaren yeniden başlamak üzere 31.3.2003 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu arada 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi ile 3418 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesindeki 31.3.1998 tarihinde biten ek taşıt alım vergisi ile ilgili yürürlük süresi 31.12.1998 tarihine kadar uzatılmış, ancak 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun bu maddesi, …Vergi Mahkemesinin, açılan bir davadaki Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bularak Anayasamızın 152’nci maddesi hükmü uyarınca durumu yüksek mahkemeye intikal ettirmesi sonucu, sözü geçen mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Anayasamızın 153’üncü ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında 2949 sayılı Yasanın 53’üncü maddelerinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği ve geriye yürümeyeceği hükme bağlanmış olmakla beraber, Anayasanın 152’nci maddesi hükmüne göre, mahkemelerde görülmekte olan davalar dolayısıyla itiraz yoluyla yapılan başvurular sonucu davada uygulanacak kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hallerinde iptal hükmünün geriye yürüyeceği, gerek doktrin, gerekse uygulamada kabul edildiğinden, 1318 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinin yürürlüğünün sona ermiş olduğu 31.3.1998 tarihinden kanunun yürürlük süresini uzatan 4369 sayılı Kanunun yayım tarihi olan 29.7.1998 tarihine kadar mükelleflerden tahsil olunan ek taşıt alım vergisinin yasal dayanağından bahsetmeye olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının otomobilini satın aldığı tarihte 1318 sayılı Kanunun yürürlük tarihi sona erdiği ve yürürlük süresinin uzatılmasına ilişkin 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi de Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal olunduğu cihetle, dava konusu ek taşıt alım vergisinin iadesi istemiyle açılan davanın bu gerekçe ile kabulü gerekirken, aksi yönde verilen kararda isabet görülmediğinden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Yükümlü tarafından satın alınan araç için 5.5.1998 tarihli alındı ile tahsil edilen ek taşıt alım vergisine karşı açılan davayı reddederek ek taşıt alım vergisini onayan Vergi Mahkemesi kararı yükümlü tarafından temyiz edilmektedir.
1318 sayılı Taşıt Alım Vergisi Kanununa 3418 sayılı Kanunla eklenen geçici 2’nci madde uyarınca otomobil veya benzeri binek aracı satın alanlar veya ithal edenler 31.3.1998 tarihine kadar ek taşıt alım vergisi ödemekle yükümlü iken, 29.7.1998 tarihli mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı Kanunun 85’inci maddesi ile on yıllık sürenin 15 yıla çıkarılması nedeniyle 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi mükellefiyeti, 29.7.1998 tarihinden itibaren 31.3.2003 tarihine kadar devam etmek üzere uzatılmıştır.
Ancak, 1998 yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi ile 3418 sayılı Kanunun Geçici 2’nci maddesindeki 31.3.1998 tarihinde biten ek taşıt alım vergisinin yürürlük süresi 1 yıl uzatılmışsa da, bu madde Anayasa Mahkemesinin 7.10.1998 gün ve E:1998/29 K: 1998/60 sayılı kararı ile iptal olunarak 27.11.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Anayasanın 153’üncü ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkındaki 2949 sayılı Yasanın 53 ncü maddelerinde Anayasa Mahkemesi Kararlarının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihte yürürlüğe gireceği ve geriye yürümeyeceği hükme bağlanmış olmakla beraber, Anayasanın 152’nci maddesine göre mahkemelerde görülmekte olan davalar dolayısıyla itiraz yoluyla yapılan başvurular sonucu davada uygulanacak kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hallerinde iptal hükmünün geriye yürüyeceği gerek doktrin, gerekse uygulamada kabul edildiğinden, 1318 sayılı Kanunun Geçici 2’nci maddesinin yürürlüğünün sona ermiş olduğu 31.3.1998 tarihinden Kanunun yürürlük süresini uzatan 4369 sayılı Kanunun yayım tarihi olan 29.7.1998 tarihine kadar olan süre içinde mükelleflerden tahsil olunan ek taşıt alım vergisinin yasal dayanaktan yoksun olduğu açıktır.
Bu durumda, yükümlünün aracını satın aldığı tarihte 1318 sayılı Kanunun ilgili maddesinin yürürlük tarihi sona erdiği, yürürlük süresinin uzatılmasına ilişkin 1998 yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi de Anayasa Mahkemesince iptal olunduğundan, dava konusu ek taşıt alım vergisinin iadesi istemiyle açılan davanın kabulü gerekirken reddine karar verilerek, ek taşıt alım vergisinin onanmasında yasalara uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yükümlü temyiz talebinin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 1318 sayılı Finansman Kanununun geçici 2’nci maddesi uyarınca 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi uygulamasının, 4316 sayılı 1998 Mali Yılı Bütçe Kanunu ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatıldığından bahisle, 31.3.1988 tarihinden sonra satın alınan araca ilişkin olarak ek taşıt alım vergisi tahsil edilmesinden doğmuş bulunmaktadır.
Ek taşıt alım vergisi uygulamasına, 1318 sayılı Finansman Kanununa, 31.3.1988 tarihinde yayımlanıp, aynı tarihte yürürlüğe giren 3418 sayılı Kanunun 22’nci maddesiyle eklenen geçici 2’nci madde ile on yıl süre ile geçerli olmak üzere başlanılmış olup, 31.3.1998 tarihinde sona eren bu süre, 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatılmıştır. Daha sonra 29.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanunun 85’inci maddesiyle de, 1318 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinde öngörülen “on yıl” ibaresi “on beş yıl” olarak değiştirilmek suretiyle, bu uygulamanın 31.3.2003 yılına kadar devamı öngörülmüştür.
Dairemizin E:1998/3690 sayılı dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; ek taşıt alım vergisi uygulamasının 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70’inci maddesi ile uzatıldığı dönemde satın alınan araçlara ilişkin olarak ek taşıt alım vergisi tahsil edilmesi üzerine açılan davalarda ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiasının … Vergi Mahkemesince ciddi bulunması üzerine, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulduğu; Anayasa Mahkemesinin, … gün ve E:…; K:… sayılı kararı ile söz konusu hükmün Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Anayasanın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine başvurulması halini düzenleyen 152’nci maddesinin birinci fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini Anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı; üçüncü fıkrasında da, Anayasa Mahkemesinin, işin gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verip, açıklayacağı; bu süre içinde karar verilmezse, mahkemenin, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı; ancak, Anayasa Mahkemesi kararının, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelmesi halinde, mahkemenin buna uymak zorunda olduğu hükme bağlanmış; bu suretle, Anayasaya aykırılığı “ciddi” görülen ve kişilerin sübjektif hakları üzerinde olumsuz bir etki yapan kanun veya kanun hükmünde kararname hükmünün, davanın taraflarına uygulanmasının, Anayasa Mahkemesi kararına kadar durması ve kişilerin bu yolla (Anayasanın üstünlüğü kuralının doğal bir sonucu olarak) Anayasaya aykırı bir hükmün uygulanmasından, Anayasanın himayesi altına alınması sağlanmıştır.
Her ne kadar, Anayasanın 153’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği; beşinci fıkrasında ise, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği hükme bağlanmışsa da; Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilinmesine rağmen, görülmekte olan davaların, Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesinin, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceğini kabul etmek gerekir.
Zira; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçların önlenmesi amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın mutlak anlamda uygulanması durumunda, Anayasanın yukarıda anılan 152’nci maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” (itiraz) yolunun, hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı açıktır. Nitekim; aynı maddenin 3’üncü fıkrasında yer alan, “Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki kural da, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesince iptal edilen yasa hükmünün yürürlüğü zamanında yapılmış olup, süresinde açılmış bir dava ile ihtilaflı halde kalarak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonrasına kadar bu ihtilaflı haliyle gelip ulaşmış işlemlere Anayasa mahkemesi kararlarının tesir etmesi Anayasanın 152’nci madde hükmü gereği olduğundan, henüz yargı safhasında olan işbu dava konusu uyuşmazlık hakkında da, davacının Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan iptal hükmü sonucunda beliren hukuki durumdan yararlanması icap ettiğinden, aksi yönde tesis edilen mahkeme kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 23.9.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.