Danıştay Kararı 7. Daire 1999/2121 E. 2000/845 K. 27.03.2000 T.

7. Daire         1999/2121 E.  ,  2000/845 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/2121
Karar No: 2000/845

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar:1-… Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
2-Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Ankara TIR Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı banka adına yapılan ek tahakkuka karşı açılan davanın …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:… sayılı kararı ile kabul edildiği ileri sürülerek, daha önce (12.6.1996) tarihinde ödenen tutar ile mahkemece hüküm altına alınan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin hesaplanacak yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında, tazminat ve vergi davalarında, kararın idareye tebliğinden itibaren, infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödeneceğinin hükme bağlandığı, bu itibarla, olayda, 12.6.1996 tarihinde gümrük veznesine yatırılan toplam 925.065.000.-liranın …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve K:… sayılı kararının davalı idareye tebliğ tarihini izleyen altmış günlük sürenin sonu olan günden itibaren, iade tarihine kadar geçecek süre için hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte davacıya iadesine karar veren …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının, davacı tarafından; 2577 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, mahkeme kararlarının icabına göre işlem tesis edilmesi hususunda idareye tanınan sürenin otuz gün olarak belirlendiği, ayrıca, kararda iadesi istenilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında hüküm tesis edilmediği; davalı idarece de, iadesi istenilen meblağın 12.6.1996 tarihinde emanet hesabına alındığı ve 23.7.1998 tarihinde bütçeye gelir kaydedildiği, bu itibarla emanete alınma tarihinden itibaren faiz hesaplanamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Taraflarca, karşılıklı temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Olayda, davacı adına yapılan ek tahakkukun …’inci Vergi Mahkemesince kaldırılması üzerine, daha önce ödenen tutarın, kararda hükme bağlanan yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte kanuni gecikme faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılan davada, davanın kabulü yolunda verilen mahkeme kararının taraflarca bozulması istemiyle temyiz başvurusunda bulunulduğu, dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Davalı idarece ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir. Davacı temyiz istemine gelince;
Mahkeme kararında iadesi istenilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında herhangi bir hüküm tesis edilmemiş olması usuli bir noksanlık ise de, söz konusu tutarların genel hükümler dairesinde infaz ve icrası mümkün olduğundan, bu yöne ilişkin davacı temyiz isteminde isabet görülmemiştir.
Öte yandan; 2577 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin 6’ncı fıkrası uyarınca, vergi davalarında, kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle kanuni gecikme faizi ödeneceği hükme bağlandığından, mahkemece, faiz hesabında, kararın idareye tebliğinden itibaren altmış günlük sürenin bitim tarihinin esas alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığından, bu yöne ilişkin davacı temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bu yönden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı tarafından ithal edilen eşya nedeniyle tahakkuk ve tahsil olunan gümrük vergi ve resimlerinin vergi mahkemesince kaldırılması üzerine Danıştay Yedinci Dairesince yapılan temyiz incelemesinde onanan mahkeme kararı nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesinin 6’ncı fıkrasına göre,önceden ödenen 925.065.000.- lira gümrük vergi ve resimlerinin ödeme yapılan tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve kararda belirtilen … liralık yargılama gideri ile … liralık avukat ücretinin de taraflarına ödenmesi hususunda yapılan başvuruya cevap verilmemek suretiyle oluşan olumsuz işlemin iptali istemiyle açılan davada,mahkeme kararının idareye tebliğini izleyen günden itibaren 60 günlük gecikme süresinin sonundan başlamak üzere hesaplanacak gecikme faizinin ve …lira verginin davacıya iadesi yolunda verilen karar, taraflarca temyiz edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında, tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödeneceği özel olarak düzenlenmiş; 1’inci fıkrasında yapılan düzenlemede de, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, idarenin,gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu; bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği; ancak haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edileceği açıklanmıştır.
Davanın haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgisi bulunmadığından kararların kesinleşmesini beklemeye lüzum olmadığı gibi, vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren, yerine getirilmesinin gecikmesi durumunda idarece yasal gecikme faizi ödenmesi gerekmektedir. Maddede açıkca belirtildiği gibi, gecikme faizinin başlangıç tarihi, kararın idareye tebliğ tarihi olup, 28’inci maddenin 1’inci fıkrasında öngörülen, “kararların otuz gün içinde yerine getirileceği” kuralı, yasal gecikme faizinin başlangıç tarihinin değiştirilmesine imkan vermemektedir.
Bu durumda, yasal gecikme faizinin hesabında, yukarıda belirtildiği gibi mahkeme kararının idareye tebliğ tarihinin esas alınması suretiyle ve dava konusu edilen …lira yargılama gideri ile ….- lira avukatlık ücreti hakkında da karar verilmesi gerekirken, mahkemece aksi yolda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle taraflar temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvuruları, davacı adına yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin …’inci Vergi Mahkemesince iptal edildiği halde karar gereğinin davalı idarece yerine getirilmediği ileri sürülerek, daha önce ödenen gelir eksiği ile mahkeme kararında hüküm altına alınan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin iadesi ile yasal faize hükmedilmesi istemiyle açılan davanın kabulü yolunda verilen mahkeme kararının bozulması istemlerine ilişkindir.
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacının temyiz istemine gelince:
Davacı tarafından; yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında hüküm kurulmamasının usulü noksanlık olduğu; ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesinin 1’inci fıkrası hükmü uyarınca en geç kararın idareye tebliğini izleyen otuz günlük sürenin bitim tarihinden itibaren infazdaki gecikme sebebiyle faiz hesaplanması gerekirken, bu sürenin altmış gün olarak kabul edilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
Mahkeme kararında hüküm altına alınan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin genel hükümler dairesinde infaz ve icrası mümkün olduğundan, söz konusu tutarların iadesine karar verilmemiş olması, bu yönüyle mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak usuli bir noksanlık olarak görülmemiştir.
Kanuni gecikme faizinin hangi tarihten itibaren hesaplanacağı hususuna gelince:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu; bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği; 6’ncı fıkrasında da, tazminat ve vergi davalarında, kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Mevcut düzenleme karşısında, idareye, vergi mahkemesi kararlarının yerine getirilmesi hususunda kararın tebliğinden itibaren en geç otuz günlük süre tanınırken, uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlerin tutarının karardan önce tahsil edilmiş olması halinde, karar gereğinin tebliğ tarihinde yerine getirileceği, aksi halde infazdaki gecikme dolayısıyla kanuni gecikme faizi hesaplanacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, olayda, mahkemece kanuni gecikme faizinin; kararın idareye tebliği tarihinden itibaren altmış günlük sürenin sonundan itibaren hesaplanmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Ancak, davacı tarafından temyiz dilekçesinde kanuni gecikme faizinin hesabında, kararın idareye tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı otuz günlük sürenin bitim tarihinin esas alınması isteminde bulunulduğundan, bozma üzerine yeniden verilecek kararda bu hususun mahkemece göz önüne alınacağı tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin reddine; davacı temyiz isteminin kısmen reddi ile mahkeme kararının iade istemine konu yargılama giderleri ve vekalet ücreti tutarına ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına; kısmen kabulü ile kanuni gecikme faizinin hesaplanmasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 27.3.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.