Danıştay Kararı 7. Daire 1999/2090 E. 2000/562 K. 22.02.2000 T.

7. Daire         1999/2090 E.  ,  2000/562 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/2090
Karar No: 2000/562

Temyiz İsteminde Bulunan : Beyoğlu Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : … Holding Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı Şirket ile üçüncü kişi arasında düzenlenen hisse devri sözleşmesinin sonradan feshedilmesi nedeniyle, sözleşme ile ilgili olarak ihtirazi kayıtla verilen beyannamede gösterilen damga vergisinin terkini istemiyle açılan davayı; 488 sayılı Yasanın 1’inci maddesinden ve 4369 sayılı Yasanın 77’nci maddesinin gerekçesinden bahsedilerek, dosyanın incelenmesinden, davacı Şirketin bir kısım hisselerini üçüncü bir kişiye devrettiğinin, hisse devrine ilişkin olarak iki nüsha düzenlenen hisse devri sözleşmesinin, daha sonra karşılıklı irade ile feshedildiğinin, sözleşmenin feshi üzerine ihtirazi kayıtla verilen beyannamede gösterilen damga vergisinin terkini istemiyle dava açıldığının anlaşıldığı; Damga Vergisi Kanununun 14’üncü maddesine eklenen hükme göre, kağıt (işlem) bazında damga vergisinin en çok 200.000.000.000.- lira olabileceği; Damga Vergisi Kanununun 5’inci maddesinde, nüshaların ayrı ayrı vergiye tabi olduğunun açık olduğu; 4369 sayılı Yasa ile getirilen sınırlamanın tarafların ödeyeceği azami damga vergisini ifade ettiği; sözleşmenin daha sonraki tarihte feshedilmesinin vergiyi doğuran olayı ortadan kaldırmayacağı; damga vergisinin tahakkukunun tahsile bağlı olduğu ve vergiyi doğuran olayın kağıdın düzenlenip, imzalanması ile meydana geldiği; ancak, 14’üncü madde hükmüne göre, hisse devri sözleşmesine ilişkin olarak en çok 200.000.000.000.- lira vergi ödenmesi gerektiği gerekçesiyle kısmen kabul, kısmen reddeden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının; Damga Vergisi Kanununun 14’üncü maddesi hükmü uyarınca, her nüsha için 200.000.000.000.- lira vergi ödenmesi gerektiğinden iki nüsha olarak düzenlenen sözleşme için 400.000.000.000.- lira damga vergisi ödenmesi gerektiği; ayrıca, fesihnamenin vergi dairesine ibraz edilmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirketin hisselerinin bir kısmının üçüncü kişiye devri amacıyla iki nüsha olarak akdedilen satış vaadi sözleşmesinin her nüshası için, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 14’üncü maddesi uyarınca, azami 200 milyar lira olmak üzere hesaplanan toplam 400 milyar lira tutarındaki damga vergisinin ihtirazi kayıtla beyanı üzerine yapılan tahakkukun, söz konusu sözleşme dolayısıyla en çok 200 milyar lira damga vergisi alınabileceği gerekçesiyle kısmen iptali yolundaki Vergi Mahkemesi kararının buna dair hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.
Yukarıda sözü edilen Damga Vergisi Kanununun 14’üncü maddesinin ilk fıkrasında, kağıtların damga vergisinin bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı nispet veya miktarlarda alınacağı hükme bağlandıktan sonra; fıkraya 4369 sayılı Kanunun 77’nci maddesiyle eklenen ve olay tarihinde yürürlükte olan cümlede de, her bir kağıt için hesaplanacak vergi tutarının (1) sayılı tabloda yer alan sınırlamalar saklı kalmak üzere, 200 milyar lirayı aşamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Uyuşmazlık; cümlede öngörülen 200 milyar lira azami damga vergisinin, olayda imzalanan sözleşmenin her nüshası için ayrıca alınıp alınamayacağına ilişkindir ve çözümü, düzenlemede geçen “kağıt” sözcüğünün anlamının belirlenmesine bağlıdır.
Anılan Kanunun 1’inci maddesinin ikinci fıkrasında; bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade edeceği açıklanmıştır. Asılla birlikte aynı hususu ispat veya belli etmek üzere kullanılmak için düzenlenen nüsha da, asıl gibi, muamelenin taraflarının imzalarını veya imza yerine geçen bir işareti taşımaktadır. Bu açıdan, fıkrada yapılan kağıt tanımı, her nüshanın ayrı bir kağıt olduğu izlenimini verebilecek niteliktedir.
Ancak; Damga Vergisi Kanununun “Kağıt Nüshalarının Birden Fazla Olması” başlıklı 5’inci maddesinin, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshası ayrı ayrı miktar veya nispette Damga Vergisine tabidir.” Cümlesinde geçen “… kağıtların her nüshası…” ibaresi, Kanunda geçen “Kağıt” teriminin, “nüsha” teriminden farklı olduğu; aynı hususu ispat veya belli etmek üzere düzenlenip imzalanan nüshaların tümünün birlikte, kağıdı ifade ettiğini göstermektedir. Söz konusu 5’inci madde hükmü ile 14’üncü maddenin açıklanan düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde; damga vergisine tabi kağıtların her nüshasının diğerinden ayrı olarak vergilendirileceği; ancak, tüm nüshalar için hesaplanan toplam verginin, 14’üncü maddede yazılı azami haddi aşamayacağı sonucuna varılmaktadır. 4369 sayılı Kanunun 77’nci maddesinin gerekçesinde, azami haddin, kimi durumlarda kağıtların vergisinin bu kağıtları düzenleyip imzalayanların sermayelerini aşabileceği göz önünde bulundurularak, bunun önlenmesi amacıyla getirildiği açıklamasının yapılmış olması da, varılan bu sonucu doğrulamaktadır.
Bu nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Vergi Mahkemesi kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından; istemin reddine, mahkeme kararının onanmasına, 22.2.2000 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU
Damga vergisi kağıt üzerinden alınan bir vergidir. Kağıt, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, yazılıp, imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek belge olarak tanımlanmıştır.
Damga vergisi uygulamasında belge, düzenleyen veya düzenleyenler tarafından imzalanması suretiyle kağıt niteliğini kazanmaktadır.
Anılan Kanunun 5’inci maddesinde kağıt, bir nüshadan fazla olarak düzenlenmişse, her nüshanın, ayrı, ayrı aynı miktar veya nispette damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.
Nüsha, düzenleyen veya düzenleyenler tarafından imzalanmış kağıttır. Diğer bir ifadeyle nüsha ile kağıt arasında bir fark yoktur. Nitekim, maddede bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan söz edilerek bir adet düzenlenmiş kağıda da nüsha denilebileceği belirtilmiştir. Bunun sonucu olarak da maddede, imzalı belgenin birden fazla düzenlenmiş olması halinde her bir adedinin ister kağıt, isterse nüsha olarak tanımlansın, ayrı ayrı damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
488 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinde, kağıtların damga vergisinin bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı nispet ve miktarlarda alınacağı, şu kadar ki, her bir kağıt için hesaplanacak vergi tutarının (1) sayılı tabloda yer alan sınırlamalar saklı kalmak üzere 200 milyar lirayı aşamayacağı hükmü yer almıştır.
Dava konusu olayda şirket hisselerinin devrine ilişkin satış vaadi sözleşmesinden, anılan hisseleri devredenler ve devir alanlara verilmek üzere 2 nüsha düzenlendiği, dolayısıyla ortada ayrı ayrı düzenlenmiş ve imzalanmış iki adet kağıt bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, kapsadığı meblağ itibarıyla iki adet kağıt için tarh edilen 400 milyar lira damga vergisinde kanuna aykırılık bulunmadığından, ortada bir satış işlemi bulunduğu, dolayısıyla vergilendirilmenin işlem bazında yapılmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle kağıt üzerinden vergilendirmeyi benimsemiş, Damga Vergisi Kanununun yapısı ile bağdaşmayan yorumu sonucu verilen mahkeme kararının bozulması gerekeceği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.