Danıştay Kararı 7. Daire 1999/1898 E. 1999/4121 K. 14.12.1999 T.

7. Daire         1999/1898 E.  ,  1999/4121 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/1898
Karar No: 1999/4121

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1- … Filmcilik ve Yapımcılık A.Ş.
Vekili :Av. …
2- Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi
İstemin Özeti : Davacı şirket tarafından, finansal kiralama şirketleriyle yapılan finansal kiralama sözleşmeleriyle kiralanan eşyaların, daha önce yapılan finansal kiralama sözleşmeleri sonucunda mülkiyetinin davacı şirkete geçtiği “sat ve geriye finansal kirala” yoluyla yapılan sözleşmelerin Finansal Kiralama Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle üçer nüsha sözleşme ve düzenlenen bonolar üzerinden salınan ağır kusur cezalı damga vergisinin ve kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada; 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerini açıklayarak, finansman deyiminin; işletme sermayesini yitirmiş ve faaliyetini sürdürememe tehlikesi ile karşı karşıya kalmış şirketlere işletme finansmanının sağlanması, teknolojinin son derece hızla geliştiği günümüzde teknolojik rekabet üstünlüğünü yitirmemek ve ayakta kalabilmek için ve yeni teknolojiye ait üretim makinelerinin kullanım hakkını temin için yatırım finansmanının sağlanması olarak anlaşılması gerektiği; kanunun düzenleniş amacının, genel büyüme ve iktisadi kalkınma stratejilerinde büyük önemi olan tekil firmaların, hem kuruluşunu, hem de üretime katılmalarını özendirmeye yönelik olduğu, işletme sermayesi darboğazı yaşamayan ya da yatırım finansmanını sağlayacak asgari ekonomik kabiliyeti haiz firmaların kanunun amacını kötüye kullanacak tarzda ekstra kazanç temini gayesiyle hareket ederek muafiyetlerden yararlandırılmasının düşünülemeyeceği, “önce sat ve sonra geriye kirala” sözleşmeleri ile, kiracı şirketin, malları önce kiralama şirketine satarak sonra da bu malları finansal kiralama sözleşmesi ile geriye kiralayarak iki yönlü finans sağladığının açık olduğu, finansal kiralama sözleşmelerinde biri satıcı veya üretici, diğeri finansal kiralama şirketi, öteki de kiracı olmak üzere üç tarafın bulunması gerektiği; olayda ise satıcı ile kiracının aynı kişi olması ve kiralanan eşyaların, Kanunun 15’inci maddesine aykırı olarak zilyetliklerinin abonelere devredilmesi sebebiyle söz konusu sözleşmelerin, Finansal Kiralama Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak, sözleşmelerin sadece noterce muhafaza edilmekte olan nüshasında çıplak imzanın bulunması, davacı firma ve finansal kiralama şirketindeki sözleşme örneklerinin ise imza içermemesi ve bunların “örnektir” kaşeleri taşıyor olması, söz konusu sözleşmelerin birden fazla nüsha düzenlenmesi yolunda kanuni zorunluluk bulunmaması karşısında, sözleşmelerin üçer nüsha düzenlendiğinden hareketle yapılan tarhiyatın, örneklere ilişkin kısmında isabet bulunmadığı, vergi dairesinin bilgisi dışında bırakılan bir vergiden söz edilemeyeceği ve muafiyetten yararlanılıp yararlanılamayacağı hususunun tespitinin hukuki yorumu gerektiriyor olması sebebiyle kusur cezası uygulamasının icap ettiği gerekçesiyle, davanın bir adet sözleşmeye ait damga vergisine ilişkin kısmını reddedip, yapılan tarhiyatın ikişer nüshaya ilişkin bölümünü kaldırarak ağır kusur cezasını kusur cezasına çevirip, usulsüzlük cezasını kaldıran …’nci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davacı tarafından, 3226 sayılı Kanunun 15’inci maddesinin ihlal edilmediği, finansal kiralamaya konu eşyaların satıcısı ile kiracısının aynı kişi olmasının olayda üç tarafın bulunması gerektiği yolundaki ilkenin ihlali anlamına gelmeyeceği, zira satış ile kira zamanlarının birbirinden farklı olduğu; öte yandan, Kanunun 4’üncü maddesinde geçen “veya başka surette temin ettiği” ibaresinin sat geriye finansal kiralama sözleşmelerine cevaz verdiği; davalı idare tarafından ise, yapılan ağır kusur cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Şifreli televizyon yayıncılığı yapan mükellef şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapan maliye müfettişi ve vergi inceleme elemanları tarafından hazırlanan vergi inceleme raporu ile tespit edilen matrah üzerinden tarh ve tebliğ edilen ağır kusur cezalı damga vergisi ve usulsüzlük cezası aleyhine açılan dava neticesinde, damga vergisi tarhiyatının 2/3 ünü terkin ederek ağır kusur cezasını kusur cezasına çeviren ve usulsüzlük cezalarını da terkin eden … 2’nci Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesi “Bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar damga vergisine tabidir.
Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade eder.” hükmünü amir bulunmaktadır. Aynı Kanunun 4’üncü maddesi “Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur.
Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılır.” hükmünü amirdir. 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli 3986 sayılı Kanunla değişik 1 sayılı Tablonun Damga Vergisine Tabi Kağıtlar başlıklı 1’inci maddesi “Akitlerle ilgili kağıtlar 1- Mukavelenameler, taahütnameler ve temliknameler
a- Belli parayı ihtiva edenler Binde 6 damga vergisine tabidir” hükmünü amir bulunmaktadır.
Bu durumda, davacı mükellef şirketin noterden tasdikli olarak imzaladığı sözleşmeler için 488 sayılı Damga Vergisi Kanununda belirtilen damga vergisi ödemesi gerekmektedir.
Ancak davacı mükellef şirket abone müşterilerine kiraladığı decoder yayın şifre çözücülerini finansal kiralama şirketlerinden finansal kiralama yolu ile kiraladığını, bu sebeple, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 30’uncu maddesi gereğince damga vergisi istisna hükmünden faydalanması gerektiğini iddia etmektedir.
Gerçekten 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 30’uncu maddesi “sözleşme her türlü vergi, resim ve harçtan istisnadır” hükmünü amir bulunmaktadır. Ancak davacı mükellef şirket 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa tabimidir? Bunun için ilgili kanuna bakmak gerekir.
3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 1’inci maddesi “Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir” hükmünü koyduktan sonra, 2’nci maddesinde “Bu kanun, sözleşmenin hukuki yapısını, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenleyen hükümleri kapsar” hükmünü amir bulunmaktadır.
3226 sayılı Kanunun konusu olan sözleşmeyi belirleyen ve tanımlayan 4’üncü maddesi “Sözleşme, kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartı ile kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakılmasını öngören bir sözleşmedir.” Hükmünü koymuştur. Bu maddeden sarahaten anlaşıldığı gibi, Finansal Kiralama Kanuna tabi sözleşmeler malın zilyetliğini kira karşılığı kiracıya devretmek üzere yapılan kira sözleşmesidir. Ancak bu kira sözleşmelerinin diğer kira sözleşmelerinden farkı, malı kiraya veren finans şirketinin bu malı 3’üncü bir şahıstan satın alarak kiracıya zilyetliğini vermesi ve bu sözleşmenin belli bir süre feshedilmemek şartı mevcut olmasıdır. Bu süreyi de Kanunun 7’nci maddesi tespit etmektedir. Kanunun 7’nci maddesi “Sözleşmeler en az dört yıl süre ile feshedilemez. Hangi kiralama hallerinde bu sürenin kısalacağı Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmünü koymuştur.
O halde, bir kira mukavelesinin Finansal Kiralama Kanununa tabi olabilmesi için bu kanunun 4’üncü ve 7’nci maddesinde hükme bağlandığı gibi:
1-Ortada bir kira sözleşmesi olmalı
2-Bu kira sözleşmesi en az 4 yıllık olmalı
3-Bu sözleşme kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini kira bedeli karşılığı kiracıya bırakması gerekmektedir.
Kanunun bu amir hükümleri niçin konulmuştur? Tatbikatta teknolojisi çok hızlı değişen ve maliyeti çok pahalı fabrika aletleri ve uçak şirketlerine pahalı yolcu uçağı temin etmek için Leasing şirketleri bu pahalı aletleri fabrikalardan satın alıp ihtiyaç sahibi şirketlere kiralamaktadır. Yani tatbikatta da Kanunun amir hükmünde şart koşulduğu gibi;
A-bir malı üçüncü kişiden satın alan veya başka bir surette temin eden Leesing şirketi, B- Bu malı Leasing şirketinden en az 4 yıl için kiralayan kiracı firma, C-Bu malı Leasing şirketine satan malın ilk sahibi olarak 3 taraf gerekmektedir.
Halbuki tarhiyatın mesnedi olan 26.10.1998 tarihli vergi inceleme raporunda tespit ve tevsik edildiği gibi, mükellef davacı şirket dava konusu 50.000 adet dekoder cihazını önce iki finansal kiralama şirketinden 660-593-659 ve 050 nolu sözleşmeler ile kiralamış ve kira mukavelesi sonunda söz konusu 50.000 adet dekoderin mülkiyeti davacı mükellef şirkete geçmiştir. Davacı mükellef şirket sahibi olarak aktifine kaydettiği bu dekoderleri tekrar kiralamak üzere aynı iki finansal kiralama şirketine satmıştır. Daha sonra davacı mükellef şirket iki finansal kiralama şirketlerine sattığı söz konusu dekoderleri bu iki finansal kiralama şirketinden kiralamış, ancak noterden tasdikli bu kira sözleşmelerinin damga vergisini ödememiştir. Daha önce açıklandığı şekilde, gerek Finansal Kiralama Kanunu gerekse bu kanunun öngördüğü finansal kiralamanın her türlü vergi resim ve harçtan istisna tutulmasındaki gaye, finans bakımından temininde zorluk çekilen malların leasing şirketleri vasıtası ile ihtiyaç sahibi firmalara kira yolu ile temin edilmesidir. Bunun için de 1-Malın sahibi olan şirket 2- Bu malı bu kişiden satın alan leasing şirketi ve 3- Bu malı leasing şirketinden kiralayan firma olarak 3 taraf gerekmektedir.
Dava konusu olayda kanunun bu amir hükmüne uyan bir durum yoktur. Sadece kendi malını leasing şirketine satan sonra da tekrar ondan kiralayan mükellef şirket vardır. Bu işlem ise 3226 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi amir hükmüne uymamaktadır. Bu durumda, davacı mükellef şirketin 3226 sayılı Kanunun 30’uncu maddesindeki vergi resim ve harç istisnasından faydalanması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, olayda mükellef şirketin kendi kayıtlarında vergi dairesi bilgisi dışında bıraktığı bir vergi söz konusu olmadığından, ağır kusur cezasının kusur cezasına çevrilmesi ve sözleşmelerin üçer nüsha değil, sadece birer nüshası imzalı olduğu anlaşıldığından, damga vergisi tarhiyatının 2/3 sinin terkin edilmesi ve olayın kanun hükmünün yorumundan doğduğundan kusur cezalarının da terkini yerinde bulunmaktadır.
Açıklanan sebeplerle temyizen incelenerek bozulması talep edilen … 2’nci Vergi Mahkemesi kararı, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 4’üncü maddesi amir hükmü ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesi ve 4’üncü maddesi amir hükümlerine ve 488 sayılı Kanuna ekli 3986 sayılı Kanunla değişik 1 sayılı Tablonun 1’inci maddesi 1’inci fıkrası amir hükmüne uygun bulunduğundan, hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile … ‘nci Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma için belirlenen günde davacı vekili Av. … ve davalı idareyi temsilen Hazine Avukatı … ‘in geldiği görülerek, Danıştay Savcısının katılmasıyla yapılan duruşmada taraflara usulüne göre söz verilip dinlenildikten ve Danıştay savcısının düşüncesi alındıktan sonra Tetkik Hakiminin açıklamaları da dinlenilerek işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından, … Finansal Kiralama Anonim Şirketi ve … Finansal Kiralama Anonim Şirketi ile ayrı ayrı yapılan finansal kiralama sözleşmeleri ile decoderler kiralandığı, sözleşme sürelerinin bitiminde, söz konusu eşyaların mülkiyetinin davacı şirkete geçtiği ve aktifine kaydedildiği; daha sonra, davacı şirketin, maliki bulunduğu decoderleri aynı finansal kiralama şirketlerine sattığı ve …Finansal Kiralama Anonim Şirketiyle yapılan 7.5.1998 gün ve 1765,1766,1767,1768 sayılı, … Finansal Kiralama Amonim Şirketiyle yapılan 31.12.1997 gün ve 209,210,211 sayılı finansal kiralama sözleşmeleriyle yeniden kiralandığı, … Finansal Kiralama Anonim Şirketiyle yapılan sözleşmeler üzerinde 28.9.1998 tarihindeki tadilat sözleşmeleri ile değişiklikler yapıldığı; sözü edilen kiralama ve tadilat sözleşmelerine ilişkin damga vergilerinin, 3226 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi uyarınca vergiden müstesna olduğu düşüncesiyle ödenmediği, düzenlenen 26.10.1998 günlü vergi inceleme raporuna istinaden davalı idarece, finansal kiralamaya konu malların satıcısı ile kiracısının aynı olması ve kiralanan malların zilyetliğinin abonelere devredilmesi sebebiyle, söz konusu sözleşmelerin Finansal Kiralama Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle, 1997 yılının Aralık, 1998 yılının Mayıs dönemlerine ilişkin olarak, üçer nüsha düzenlenen sözleşmeler ve sözleşmeler uyarınca düzenlenen bonolar; 1998 yılının Eylül dönemine ilişkin olarak da, tadilat sözleşmeleri üzerinden ağır kusur cezalı damga vergisi tarhiyatı yapılarak usulsüzlük cezası kesildiği anlaşılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade ettiği belirtilmiş; 5’inci maddesinde, bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshasının ayrı ayrı aynı miktar veya nispette damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış; kanuna ekli (1) sayılı tabloda, mukavelenameler damga vergisine tabi kağıtlar arasında sayılmıştır.
3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun ise, 1’inci maddesinde, kanunun amacının finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemek olduğu belirtilmiş; 4’üncü maddesinde, finansal kiralama sözleşmesi, kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartı ile kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören bir sözleşme olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 9’uncu maddesinde, finansal kiralama konusu malın mülkiyetinin kiralayan şirkete ait olduğu, ancak tarafların, sözleşmede, sözleşme süresi sonunda, kiracının malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilecekleri; 15’inci maddesinde, kiracının, finansal kiralama konusu maldaki zilyetliğini bir başkasına devredemeyeceği; 30’uncu maddesinde de, sözleşmenin, her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.
3226 sayılı Kanunun gerekçesinde; kanunla, finansman sağlamaya yönelik sözleşmenin esas alındığı, bu çeşit finansman kira sözleşmelerinde taraflardan birinin daima bu alanda uzmanlaşmış bir finans kurumu olan finansman kiralama şirketi olacağı; bu şirketin, işletmenin sabit kıymet ihtiyaçlarını, kredi esasına dayalı olarak çalışan diğer finansman kurumlarından farklı olarak kredi vermek suretiyle değil, fakat ihtiyaç duydukları malları sağlayarak, malların kullanımını bir bedel karşılığı devretmek suretiyle karşılamakta olduğu; bu ilişkide malın kullanımını devralan kiracının, hukuki durumu ötesinde edata bir malikin yetkilerini haiz olduğu; ayrıca, olağan kira akdindeki kiracının yüklendiği yükümlülükler altına girdiği, sözleşme konusu malın hukuki mülkiyetinin finansman kira şirketinde kalmasına karşın, ekonomik mülkiyetin devralana geçtiği, finansman kiralama sözleşmesinde, finansman kiralama şirketinin, finansman kirayı kabul edenin işletmesi için ihtiyaç duyduğu mal veya malların zilyetliğini, her türlü menfaati sağlamak üzere kiracıya devredeceği, finansman kiralama şirketinin, kiracının seçimi üzerine malı üçüncü kişiden satın almış veya başka surette temin etmiş olacağı belirtilmiştir.
Finansal kiralama sözleşmesinin tanımından da açıkça anlaşıldığı üzere; finansal kiralama ilişkisinde, biri, finansal kiralama şirketi; biri, finansal kiralamaya konu mala ihtiyaç duyan ve onu finansal kiralama sözleşmesi ile kiralamak amacında olan kiracı; diğeri de, finansal kiralamaya konu malın satıcısı veya ücreticisi konumundaki üçüncü kişi olmak üzere üç tarafın bulunması gerekmektedir.
Hukuk literatüründe, üçüncü kişi, bir hukuki ilişkide, bu ilişkinin taraflarını oluşturanlar dışındaki herhangi bir kişi olarak tanımlanmaktadır.
Davacı tarafından, Kanunun 4’üncü maddesindeki, “başka suretle temin ettiği”ibaresinin “sat ve geriye finansal kirala” sözleşmelerine cevaz verdiği, böylelikle finansal kiralamaya konu malların kiracı tarafınan finansal kiralama şirketine satılıp yeniden kiralanmasının madde hükmüne aykırılık teşkil etmeyeceği ileri sürülmekte ise de; sözü edilen ifade, finansal kiralama şirketinin kiraya vereceği malı üçüncü kişiden mutlaka satın almak zorunda olmayıp, bu malı satın almak dışında herhangi bir suretle de temin edebileceği anlamına geldiğinden, söz konusu iddia kabule şayan görülmemiştir.
Bu durumda, davacı Şirket tarafından, finansal kiralama süresinin bitimini müteakip mülkiyetine geçen decoderleri finansal kiralama şirketlerine sattıktan sonra aynı malların yeniden kiralanması yolunda yapılan sözleşmelerin, Finansal Kiralama Kanununda tanımlanan anlamda finansal kiralama sözleşmeleri olarak kabulüne olanak bulunmaması sebebiyle, bu sözleşmelere anılan Kanunda öngörülen istisna uygulanamayacağından; davacı tarafından ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz istemine gelince; vergi idaresince finansal kiralama sözleşmelerinin üçer nüsha düzenlendiğinden bahisle her üç nüsha üzerinden damga vergisi tarhiyatı yapılmıştır. Nüsha, aynı hüküm ve kuvveti haiz olmak üzere düzenlenip imzalanan kağıtlardan her biridir. Suret ise, bir kağıdın usulüne uygun çıkarılmış “aslı gibidir” şerhini taşıyan onaylı örneğidir. Nüshaların ayrı ayrı damga vergisine tabi tutulmasının nedeni, her nüshanın herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için müstakilen ibraz edilebilecek belge olmasıdır. Davacı tarafından sözleşmelerin üçer nüsha düzenlenmediği; zira, nüsha olduğu ileri sürülen sözleşmelerin imza içermediği ve bunların örnek olduğu ileri sürüldüğünden; söz konusu sözleşmelerin, finansal kiralama şirketlerinden, davacı şirketten ve sözleşmeleri düzenleyen noterden getirtilip; nüsha niteliğinde olup olmadıkları incelenerek karar verilmesi gerekirken, bu yapılmadan verilen kararın bu hususa ilişkin hüküm fıkrasında isabet görülmemiştir.
Tarafların, temyize konu kararın vergi cezasına ilişkin hüküm fıkrasıyla ilgili iddiaları ise, kararın bu hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddine; kararın vergiye ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına; davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüyle, getirtilecek sözleşmelerin incelenmesinden sonra yeniden karar verilmek üzere, nüsha olduğu ileri sürülen sözleşmelere ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına; mahkeme kararının vergi cezalarına ilişkin hüküm fıkrasının ise onanmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ….- lira vekalet ücretinin davalı idareden alınıp davacıya, ….-lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine, 14.12.1999 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.