Danıştay Kararı 7. Daire 1999/1383 E. 2000/1360 K. 27.04.2000 T.

7. Daire         1999/1383 E.  ,  2000/1360 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/1383
Karar No: 2000/1360

Temyiz İsteminde Bulunan: Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : … Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı şirketçe, A tipi hisse senedi fonunun kuruluş aşamasında verilen avans nedeniyle, lehe tahakkuk ettirilen avans faizinin banka ve sigorta muameleleri vergisinin ödenmediğinin vergi inceleme raporu ile tespit edildiğinden bahisle tarh edilen banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kesilen ağır kusur cezasını; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinin 2’nci fıkrasından bahisle, olayda, davacı şirketçe kurulan fon nedeni ile elde edilen gelirin arızi mahiyette olduğu, kurulan fonun ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığı ve vergiye tabi tutulan avans faizinin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa istinaden çıkarılan 10 sayılı tebliğin 21’nci maddesi uyarınca kurucuya iadesi gereken avans üzerinden elde edildiği; bu itibarla, arızi gelir niteliğinde olan avans faizinin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmasında isabet görülmediği gerekçesiyle terkin eden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; aracı kurum olan davacı şirketin, sermaye piyasası araçlarını kullanarak elde ettiği gelirin, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca vergiye tabi olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Faaliyet konusu menkul kıymet alım-satımı olan ve bu amaçla yatırım fonu kuran davacı şirketin, fonun kuruluş aşamasında koyduğu avansın, fon katılım belgelerinin halka arz tarihine kadar, kuruluş amacı doğrultusunda kullanılması sonucu elde edilen gelirin, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinin 2’nci fıkrası parantez içi hükmünde belirtilen ve banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olan gelirlerden olduğu sonucuna varıldığından, yasaya uygun olarak yapılan tarhiyatı terkin eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacı şirketçe, A tipi hisse senedi fonunun kuruluş aşamasında verilen avans nedeniyle, lehe tahakkuk ettirilen faizin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olup olmayacağına ilişkindir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinin 2447 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle değişen 2’nci fıkrasında, “Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketçe, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 37 ve 38’inci maddelerine dayanılarak kurulan A tipi hisse senedi fonunun kuruluş aşamasında, anılan Kanuna istinaden Sermaye Piyasası Kurulunca çıkarılan VII seri, 10 sayılı tebliğin 21’inci maddesi uyarınca konulan avansın, yine aynı tebliğ uyarınca kurucu konumunda olan davacı şirkete iadesi esnasında, bu avans dolayısıyla tahakkuk ettirilen faizin banka ve sigorta muameleleri beyannamesinde gösterilmediği ve vergisinin de ödenmediği yolundaki vergi inceleme raporuna istinaden dava konusu tarhiyatın yapılarak cezanın kesildiği; terkini istemiyle açılan davanın, mahkemece, elde edilen gelirin arızi mahiyette olması ve fonun tüzel kişiliğinin bulunmaması sebebiyle 10 sayılı Tebliğe göre iade edilen avans üzerinden hesaplanan söz konusu gelirin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulamayacağı gerekçesiyle kabul edilerek, tarhiyatın terkinine karar verildiği anlaşılmıştır.
Olayda, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri uyarınca faaliyet gösteren davacı şirketin, yine aynı Kanun ve ilgili tebliğ hükümlerine göre ve sermaye piyasası araçlarından, altından ve diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek amacıyla kurduğu yatırım fonunun kuruluşu aşamasında verdiği avans nedeniyle elde ettiği faiz gelirinin; 6802 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “kendileri veya başkaları hesabına menkul alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar” hükmü kapsamında bir gelir olduğu açık bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, davacı şirketin menkul kıymet alım-satımı amacıyla kurduğu fonun kuruluş aşamasında verdiği avansın, halka arz tarihine kadar bu amaçla kullanılması sonucu elde edilen gelir, anılan yasa hükmünde vergiye tabi olduğu belirtilen türde bir gelirdir. Davacı şirketin faaliyet konusu ve fonun kuruluş amacı menkul kıymet alım satımı olduğuna göre, kuruluş avansının menkul kıymet alım satımına yöneltilmesi sonucu elde edilen faiz gelirinin arızi mahiyette olduğundan söz edilemez.
Bu itibarla, 6802 sayılı Kanunun 28’inci maddesinin 2’nci fıkrasının parantez içi hükmü kapsamında olduğu sonucuna varılan söz konusu faizin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmasında, yasaya aykırılık bulunmadığından; tarhiyatı, yazılı gerekçeyle terkin eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 27.4.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.