Danıştay Kararı 7. Daire 1999/1106 E. 1999/3868 K. 24.11.1999 T.

7. Daire         1999/1106 E.  ,  1999/3868 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/1106
Karar No: 1999/3868

Temyiz İsteminde Bulunan : …, …,
…, …, …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : …Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : 10.2.1988 tarihinde vefat eden muristen intikal eden taşınmaz için 23.7.1998 tarihinde verilen beyannamede gösterilen rayiç bedel üzerinden kusur cezalı veraset ve intikal vergisi tarh edilmesi ve gecikme faizi hesaplanması yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinde, ilk tarhiyata esas olmak üzere beyan edilmesi öngörülen emlak vergisi değerinin mutlak olmayıp, asgari değerin saptanmasına ilişkin bulunduğu, mükelleflerin beyan edecekleri değerin, belirtilen asgari değerin altında olamayacağına işaret edildiği, kaldı ki, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesi uyarınca, beyan edilen matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açılamayacağının hükme bağlandığı gerekçesiyle reddeden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; beyannamede 1988 yılı emlak vergisi değerinin gösterilmesi gerekirken, sehven 1998 yılı emlak vergisi değerinin beyan edildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; 1988 yılında veraset yoluyla intikal eden taşınmaz için 1998 yılında verilen beyannamede gösterilen rayiç bedel üzerinden cezalı tarhiyat yapılması yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine dair vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları, maddede belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları belirtildikten sonra, (b) bendinde, gayrimenkullerin, ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın, emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği ve beyan edilen bu değerler üzerinden tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili üçüncü bölümünde yer alan 297’nci maddesinde, ticari sermayeye dahil olsun olmasın bilumum binalarla arazinin vergi değeri ile değerleneceği hükme bağlanmış; olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli ile 268’inci maddesinde de vergi değerinin, bina ve arazinin rayiç bedeli olduğu, bu bedelin Emlak Vergisi Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı açıklanmıştır.
Öte yandan; aynı Kanunun 378’inci maddesinin 2’nci fıkrasında ise, mükelleflerin, beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları; ancak, bu kanunun vergi hatalarına ait hükümlerinin saklı olduğu hükme bağlanmış olup; buna göre, uyuşmazlığın, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarına ilişkin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Vergi Usul Kanununun 116’ncı maddesinde, vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış; 117’nci maddesinde hesap hataları; 118’inci maddesinde de vergilendirme hataları sayılmıştır.
Ölüme bağlı intikallerde, değerlemenin, malın ölüm tarihindeki yeri ve durumu dikkate alınarak yapılması icap ettiğinden; olayda, 10.2.1988 tarihinde veraset yoluyla intikal eden taşınmaz için varislerce, 1988 yılı vergi değeri (2.000.000.- lira) yerine, 1998 yılı için hesaplanan vergi değerinin (500.000.000.- liranın) beyan edilmesinde, Vergi Usul Kanununun “Hesap hataları” başlıklı 117’nci maddesinin 1’inci fıkrasında tanımlanan anlamda matrah hatası bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu bakımdan, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden hesaplanan vergilere dava açamayacakları gerekçesiyle verilen temyize konu kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 24.11.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.