Danıştay Kararı 7. Daire 1999/10 E. 1999/4175 K. 16.12.1999 T.

7. Daire         1999/10 E.  ,  1999/4175 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1999/10
Karar No: 1999/4175

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1) …İlaç Pazarlama A.Ş.
Vekili : Av. …
2) …Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirket ile ecza depoları arasında düzenlenmiş olan belgelerin sözleşme olduğundan bahisle, içerdikleri miktarlar üzerinden 1996 yılının Ocak dönemi ile 1997 yılının Ocak ve Şubat dönemleri için damga vergisi salınmasına ve kusur cezası kesilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile 4 ve 10’uncu maddelerinden bahisle, vergiye tabi tutulan belgelerin “satış koşulları”ndan oluşan matbu hükümler içerdiği ve anlaşma tutarı ile ilgili maddesinin yıllık satış kapasiteleri dikkate alınarak davacı Şirketin bölge müdürleriyle yapılan görüşme sonucuna göre taraflarca tespit edildiği; ecza depolarının, davacı Şirketin teklif ve satış şartlarına doğrudan muhatap olduklarının ve herhangi bir üst yazı almadıklarının, bunun dışında da herhangi bir sözleşme imzalanmadığının anlaşıldığı; diğer taraftan, sözleşmelerde, anlaşmaya varılan miktar üzerinden 12 adet çek alınacağının ve bu çeklerin başlangıç tarihi ile bitiş tarihinin ecza depolarına göre değişiklik arz edebileceğinin belirtildiği; sözleşmelerden bir kısmında, “satış şartları”nı içeren matbu hükümlere ilave olarak, anlaşma tutarının %25 oranında aşılması halinde %4 prim verileceği hususunda bir maddenin de bulunduğu; bu durumda, dava dilekçesinde, satış koşullarını içeren yazının, üst yazısından da anlaşılacağı üzere, teklifname olduğu yönünde ileri sürülen iddianın, tarhiyatların dayanağı inceleme raporları ve ekleri ile anlaşmalı ecza depolarının bir kısmı nezdinde tutulan tutanakların ve davacı Şirket yetkilisinin inceleme sırasındaki beyanının, üst yazıların ekindeki yazıların, icap ve kabulden oluşan ve ortak maddelerin yanı sıra müşterilerin yıllık kapasiteleri göz önüne alınmak suretiyle doldurulan anlaşma tutarı, ödeme şekli, ciro primi bakımından değişiklik arz eden “sözleşme” niteliğinde olduğunu ortaya koyması nedeniyle yerinde görülmediği; belli bir parayı ihtiva eden sözleşmelerin inceleme raporlarına dayanılarak nispi damga vergisine tabi tutulmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı; ancak sözleşmelerin maktu damga vergisine tabi tutulduğu ve tarhiyat sırasında bunların mahsubunun yapılmadığı yolundaki iddianın araştırılması amacıyla, mahkemelerinin ara kararına verilen cevaptan, sözleşmelerle birlikte gönderilen üst yazılara pul yapıştırılmak suretiyle 1996 yılı için 1.300.000.- lira ve 1997 yılı için de 2.380.000.- lira damga vergisinin ödendiği anlaşıldığından, ilgili dönemlerde tarh olunan vergilerden, evvelce ödenen bu miktarlarının mahsup edilmesi icap ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile tarh işleminin 3.680.000.- liralık kısmını iptal eden, kısmen de davayı reddeden …’nci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tek taraflı irade beyanını içeren teklifname niteliğindeki kağıtların, sözleşme olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu; teklif yazısında şirketin pazarladığı ilaçların “Genel Satış Şartları”nın açıklandığı; bu yazıda rakam belirtilmesinin, satış primi ödenmesini gerektiren satış miktarının belirlenmesi amacına yönelik olduğu; bu kağıtların, yazıda açıkça ifade edildiği gibi, alındığının belgelenmesi için muhatap tarafından imzalandığı; uyuşmazlık konusu kağıtlar davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin imzasını taşımadığından mükellefiyet yükleyemeyeceği; idarece, cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacı şirket tarafından savunma verilmemiş idarece istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Tarafların temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, tarafların temyiz istemleri reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketle ecza depoları arasında imzalanan kağıtların teklifname değil sözleşme niteliğinde olmaları sebebiyle nispi oranda vergiye tabi tutulmalarının gerektiğinden bahisle, kusur cezalı tarhiyat yapıldığı; tarh ve ceza kesme işlemlerinin iptali istemiyle açılan davada, temyize konu Vergi Mahkemesi kararı ile, söz konusu kağıtların taraflarca imzalanmış olması ve belli bir parayı içermesi nedeniyle sözleşme niteliğinde olduğu ve nispi damga vergisine tabi tutulmasında isabetsizlik bulunmadığı; ancak, sözleşmelere pul yapıştırılmak suretiyle ödenen damga vergisinin tarhiyattan mahsup edilmesi icap ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği; idarece yapılan temyiz başvurusuna ilişkin dilekçede ise maktu damga vergisinin ödenip ödenmediği hususuna değinilmeksizin, vergi inceleme raporu tekrar edilmek suretiyle, cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek, vergi mahkemesi kararının bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
Temyize konu kararın, davacı Şirketle ecza depoları arasında imzalanan kağıtların sözleşme niteliği taşıması nedeniyle, nispi damga vergisine tabi tutulması; ancak, daha önce ödenmiş bulunan maktu verginin tarhiyattan mahsubu icap ettiği gerekçesine dayalı bulunmasına karşın, temyiz dilekçesinde, maktu verginin ödenmediğine dair herhangi bir iddia ve açıklamada bulunulmaksızın, cezalı tarhiyatın yerinde olduğu yönünde iddia ve açıklamalara yer verilmiş olunması ve bozulması istenilen kararın esasen davalı idare lehine verilmiş olması karşısında; temyize konu kararın idare yönünden bozulmasını gerektirecek herhangi bir nedenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle, gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de, uygun görülmüş olup, davacı temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar da, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda değildir.
Açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına; hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16.12.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.