Danıştay Kararı 7. Daire 1998/96 E. 1999/1502 K. 15.04.1999 T.

7. Daire         1998/96 E.  ,  1999/1502 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/96
Karar No: 1999/1502

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : …Mal Müdürlüğü
İstemin Özeti : Kumar oynamak suretiyle kazanç sağladığından bahisle davacı adına salınan ağır kusur cezalı veraset ve intikal vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; 7338 sayılı Kanunun 1 ve 2’nci maddelerini açıklayarak, dava dosyasının incelenmesinden, davacının … Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ifadesinde kumardan 1.500.000.000.- lira kazandığını bildirmesi üzerine düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak, kumar kazancının ivazsız bir intikal olduğunun kabulüyle vergi salındığının anlaşıldığı; Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde, davacının kumar kazancı elde ettiğinin kendi ifadesiyle sabit olması sebebiyle aksi yöndeki iddiaya itibar edilemeyeceği; uyuşmazlığın çözümünün, kumar kazancının ivazsız bir intikal sayılıp sayılmayacağı, dolayısıyla da veraset ve intikal vergisine tabi olup olamayacağı hususunun tespitine bağlı olduğu; Borçlar Hukuku’nda, hukuki muamelelerin ivazlı ve ivazsız olmak üzere ikiye ayrıldığı; bir kimsenin edindiği istifadeye karşı bir külfet altına girmesi halinde ivazlı; böyle bir külfetin olmaması durumunda da, ivazsız hukuki muamelelerin oluştuğu; genel kabul görmüş tanımına göre, kumarın, tarafların kar etmek veya hoş vakit geçirmek gayesiyle birbirlerine zıt şartlar altında bir edanın yerine getirilmesini taahhüt ettikleri bir akit olduğu; kumar oyununa katılma karşılığında ortaya konan paranın, kumar kazancının elde edildiği anda, mamelekte herhangi bir eksilme olmaksızın ve şahsi bir külfete katlanılmaksızın geri alınması sebebiyle kumarda katlanılan veya ödenen bir bedelden söz edilemeyeceği; Spor Toto, Spor Loto, Milli Piyango gibi Devletçe düzenlenen çekiliş ve müşterek bahislerde, özel sektör firmalarınca satışların artırılması veya reklam amacıyla mal üzerine düzenlenen çekilişlerde bilet veya kolon bedeli ödenmek veya belli miktardaki malın alımı suretiyle çekilişe katılmak suretiyle belli bir külfete katlanılması söz konusu olmasına rağmen, elde edilen kazançların Yasa koyucu tarafından ivazsız intikal kapsamında değerlendirilmesi karşısında, aynı özellikleri taşıyan kumar kazancının da, bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği; davacı tarafından, kumarın belli bir düzeyde maharet, beceri ve teknik bilgiyi gerektirmesi, belli bir bedelin ortaya konması, bu bedelin riske atılması ve emek sarf edilmesi sebebiyle kumar kazancının ivazsız bir intikal sayılamayacağı iddia edilmekte ise de; iddia edilen hususların, veraset ve intikal vergisine tabi tutulan çekiliş ve müşterek bahis oyunlarının ortak özelliği olması sebebiyle, söz konusu iddianın yerinde görülmediği; kumar kazancının ivazsız bir intikal olduğu ve bu nedenle yapılan cezalı tarhiyatta isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin 12.11.1997 gün ve E:…; …sayılı kararının; savcılıktaki ifadesinin gerçeği yansıtmadığı, kumar kazancı elde etmediği, kumar kazancının vergilendirileceği yolunda herhangi bir kanuni düzenlemenin bulunmadığı, kumar oyununun profesyonel boyutta bilgi ve beceri gerektirmesi,emek sarf edilmesi, büyük paraların riske atılması ve çoğu kez kaybedilmesi sebebiyle kumar kazancının ivazsız bir intikal olarak değerlendirilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Uyuşmazlık; 1995 yılında kumardan kazanılan paranın veraset ve intikal vergisi yönünden beyan edilmemesi nedeniyle bu yıla ilişkin olarak gerçekleştirilen veraset ve intikal vergisi ile kesilen ağır kusur cezasına karşı açılan davanın reddine ilişkin vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması isteminden kaynaklanmaktadır.
7338 sayılı Kanunun 1’inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu; 2/d maddesinde ise hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapların “ivazsız iktisap” sayılacağı hükme bağlandığından, yükümlünün Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesine dayanılarak ve ivazsız bir iktisap olan kumar kazancı nedeniyle gerçekleştirilen veraset ve intikal vergisi tarhiyatında isabetsizlik görülmemiştir.
Cezaya gelince; 7338 sayılı Kanunun verginin matrahı ile ilk tarhiyatı düzenliyen 10’uncu maddenin (g) fıkrasında; ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından bu maddedeki esaslara göre beyan edilen miktar ile idarece aynı değerleme ölçülerine göre bulunan miktar arasındaki farka ait verginin (gayrimenkuller hariç) kusur cezalı olarak alınacağı hükme bağlanmış, 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 342’nci maddesinde; veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlıyarak 15 gün bekleneceği, beyanname bu süre içerisinde verilirse vergi zıyaının olmamış sayılacağı, ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet verileceği, bu husustada yukarıdaki hükmün cari olacağı öngörülmüştür.
Yükümlünün kumardan kazanç elde ettiği, Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifade ile ortaya çıktığı ve bunun üzerine düzenlenilen inceleme raporuna müstenidende ağır kusur cezalı tarhiyat yapıldığı dosyadaki belgelerle sabittir.
Yükümlünün kumardan kazanç elde ettiğinin öğrenilmesi üzerine yukarıda açıklanan 342’nci madde hükmü uyarınca, beyanda bulunulması bakımından ve bu konuda ek süre verilip kendisine tebliğ edilmeden vergi zıyaından bahisle ceza uygulanmasında sözü geçen 342’nci madde hükmüne uyarlık görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, yükümlünün temyiz isteminin kısmen kabulü ile kararın ceza ile ilgili bölümünün 2577 sayılı Yasanın 49/1-b maddesi hükmü uyarınca bozulmasının gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz dilkçesinde ileri sürülen hususlar, mahkeme kararının Dairemizce de uygun bulunan vergi aslına yönelik kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Kesilen ağır kusur cezasına gelince; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 342’nci maddesinde, veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde, tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün bekleneceği, beyannamenin bu süre içinde verilmesi halinde vergi zıyaının oluşmamış sayılacağı, ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet verileceği hüküm altına alınmış olmasına karşın, olayda, davacıya kanunda öngörülen ek süreler verilmediğinden kesilen cezada kanuna uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kısmen kabulüne; mahkeme kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oybirliği ile; vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin reddine ve kararın bu hüküm fıkrasının onanmasına oyçokluğu ile, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına; hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15.4.1999 gününde karar verildi.