Danıştay Kararı 7. Daire 1998/759 E. 1999/1612 K. 21.04.1999 T.

7. Daire         1998/759 E.  ,  1999/1612 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/759
Karar No: 1999/1612

Temyiz İsteminde Bulunan : … İthalat ve İhracat Limited Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : Yükümlü şirket adına tescilli giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük bulunması üzerine idarece tespit edilen fiyat esas alınarak tahakkuk ettirilen ek gümrük vergi ve resimlerine vaki itirazın Gümrük Yönetmeliğinin 409’uncu maddesine göre süre aşımı yönünden reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket adına yapılan ek tahakkukun, yükümlü şirketin gösterilen adreste bulunamaması üzerine, Emniyet tarafından tespit edilen … Tekstil isimli şirketin adresinde …’a 23.5.1995 tarihinde Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiğinin ve yükümlü şirket tarafından ek tahakkuka karşı 15 günlük süreden sonra 19.6.1995 tarihinde itiraz edildiğinin anlaşıldığı; bu durumda,idarece tesis edilen işlemde yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; tebligatı alan kişinin şirketleri ile bir ilgisinin olmadığı, ek tahakkuk yapıldığından 18.6.1995 tarihinde haberdar olunduğu, bu tarihe göre de 15 günlük süre içinde itiraz edildiği, itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken itirazın süreden reddedilemeyeceği ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Uyuşmazlık, yükümlü şirket tarafından ek tahakkuka karşı yapılan itirazın süresinde olup olmadığı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Tebligat Kanununun 13’üncü maddesinde, hükmi şahıslar namına kendisine tebliğ yapılacak kimsenin bulunamaması halinde, tebligatın memur veya müstahdemlerden birine yapılacağı, hükme bağlanmıştır.
Olayda ise, şirket adına yapılan ek tahakkuka ilişkin tebliğ, şirket ortağının şahsi işletmesinde çalışan işçiye yapılmış olup, yükümlü şirket tarafından tebligattan bilgi edinildiği tarihte süresi içinde itiraz edilmiştir.
Bu durumda, yükümlü şirketin itirazın süresinde olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden, işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden kararda yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Davacı şirket tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin noksan gösterildiğinden bahisle salınan ek gümrük vergi ve resimlerini; ek tahakkuka ilişkin tebligatın şirket çalışanı …’a yapıldığı, bu haliyle hukuka uygun olduğu ve tahakkukun süresi içinde itiraz edilmemek suretiyle kesinleştiği, bu durumda tarhiyat zaman aşımı süresi içinde tebliğ edildiğinden, olayda zaman aşımının da söz konusu olmadığı gerekçesiyle tasdik eden vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanununun “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlığını taşıyan 12’nci maddesinde; “Hükmü şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”; 13’üncü maddesinde; “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerden birine yapılır.”; 32’nci maddesinde de, “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunur.” hükümleri yer almıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 78’inci maddesinde vergi tahakkuklarına karşı yapılacak itirazlar düzenlenmiş; 79’uncu maddesinde de, tahakkuku yapan memurların, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek beyanname vesair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alacakları, bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılacağı; itirazın, ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabileceği; bu süre içinde itiraza uğramayan vergiler ile itirazları olmadığını beyanname ve sair tahakkuk kağıdı üzerinde yazı ile beyan edenlerin vergilerinin, kanunun 87’nci maddesi hükmü saklı kalmak üzere itiraz yollarına gitmek bakımından kesinleşmiş olacağı hüküm altına alınmıştır.
Gümrük Yönetmeliğinin 410’uncu maddesinde ise, süresi içinde yapılmadığı idare amirlerince yapılacak inceleme sonucunda anlaşılan itirazlara ait dilekçelerin muameleye konulmayacağı ve durumun itirazı yapan mükellefe yazı ile bildirileceği belirtilmiş bulunmaktadır.
Yukarıdaki hükümler karşısında; tüzel kişilere yapılacak tebliğin, kanuni temsilcilerine, bunun kanunda yazılı sebeplerle mümkün olmaması halinde ise, memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı; kanuni temsilcinin şahsi firmasına ait iş yerinde bulunan işçisine yapılan tebligatın, bu firmanın vergi borçlarına ilişkin tebligatlarda söz konusu olabileceği sonucuna varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına yapılan ek tahakkuka ilişkin tebliğ alındısında, tebligatın “… Tekstil’in işçisi … ‘a tebliğ edildi.” şerhini ihtiva ettiği; şerhte sözü geçen “… Tekstil”in de davacı … İthalat ve İhracat Limited Şirketinin değil,
kanuni temsilcisi …’nin şahsi firması olduğu anlaşıldığından; bu firmanın iş yerinde çalışan işçiye yapılan tebligatın; davacı şirkete yapıldığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda; ek tahakkuktan 18.6.1995 tarihinde haberdar olduğunu bildiren davacı Şirketin, 19.6.1995 tarihinde yapmış olduğu itirazın, anılan tarihe göre süresinde olduğunun kabulü gerekeceğinden; aksi yolda verilen temyize konu kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.4.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.