Danıştay Kararı 7. Daire 1998/685 E. 1999/1836 K. 29.04.1999 T.

7. Daire         1998/685 E.  ,  1999/1836 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/685
Karar No: 1999/1836

Temyiz İsteminde Bulunan : … Yatırım Bankası A.Ş.
Vekili :Av. …
Karşı Taraf :1-Maliye Bakanlığı
2-…Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı bankaca, …Çelik Endüstri Anonim Şirketine verilen hizmet karşılığı tahsil edilen komisyon ücreti üzerinden hesaplanıp, 1993 yılının Şubat ve Mart dönemlerine ilişkin olarak ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin, söz konusu komisyon ücretinin asliye ticaret mahkemesi kararına istinaden anılan şirkete iade edilmesi nedeniyle vergiyi doğuran olayın ortadan kalktığından bahisle, iade edilmesi isteğiyle vergi dairesine yapılan düzeltme başvurusunun zımnen reddi üzerine Maliye Bakanlığına yapılan şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile söz konusu vergisinin yasal faiziyle birlikte iade edilmesi istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377 ve 378’inci maddeleri uyarınca, mükelleflerin ve adlarına ceza kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı dava açabilecekleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesine göre de; vergi mahkemelerinde, idari işlem ve eylemlerden dolayı menfaatleri ihlal edilenler veya hakları muhtel olanlar tarafından dava açılabileceği, olayda ise, davanın, kendisinden banka ve sigorta muameleleri vergisi tahsil edilen kişi veya kuruluş yerine, sorumlu sıfatıyla vergiyi tahsil ederek davalı idareye yatıran, bir diğer anlatımla, söz konusu vergiden dolayı mamelekinde azalma meydana gelmeyen banka tarafından açıldığının, dolayısıyla davacı bankanın dava açma ehliyeti bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden …. Vergi Mahkesinin … günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; söz konusu verginin yükümlüsünün kendileri olduğu, bu nedenle dava açma ehliyetleri bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Banka ve sigorta muameleleri vergisinin “yansıtılabilir” bir vergi olması nedeniyle, banka, banker ve sigorta şirketlerince işlemin muhatabı olan gerçek ve tüzel kişilere yansıtılması ve bu yolla vergi yükünün bunlar üzerinde kalması, sözü edilenlerin vergi mükellefi veya sorumlusu olarak kabulünü gerektirmeyeceğinden, 213 sayılı Kanunun 122’nci maddesinde yer alan, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri hükmü karşısında, bu vergi dolayısıyla yapılan herhangi bir vergi hatası nedeniyle fazladan istenen ya da alınan verginin düzeltilmesini, ancak, 6802 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinde sayılan, banka, banker veya sigorta şirketleri isteyebileceklerdir.
Ancak, davacı bankaca hizmet verilen şirketten tahsil edilip vergi dairesine yatırılan (hizmet verilen şirkete yansıtılan) tutarın, anılan şirket tarafından adli yargı mercilerinde açılacak bir alacak davasına konu yapılması mümkündür. Nitekim olayda da söz konusu şirket tarafından belirtilen nitelikte bir davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacı banka tarafından açılan davada işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyetsizlik nedeniyle reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık; davacı bankaca …Çelik Endüstri Anonim Şirketine verilen hizmet karşılığı tahsil edilen komisyon ücretinin, asliye ticaret mahkemesi kararıyla anılan şirkete iade edilmesi üzerine, vergiyi doğuran olayın ortadan kalktığından bahisle, söz konusu komisyon ücereti üzerinden hesaplanarak ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle, vergi dairesine yapılan başvurunun zımnen reddinden sonra Maliye Bakanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı, davacı bankanın dava açma ehliyeti bulumadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinde, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi, mükellef olarak tanımlanmış, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun “Mükellef” başlıklı 30’uncu maddesinde de, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği belirtilmiştir. Bu hükümler karşısında, söz konusu verginin mükellefinin banka, banker ve sigorta şirketleri olduğu açıktır.
Banka ve sigorta muameleleri vergisinin “yansıtılabilir” bir vergi olması; banka, banker ve sigorta şirketlerince işlemin muhatabı olan gerçek ve tüzel kişilere yansıtılması ve bu yolla vergi yükünün bunlar üzerinde kalması, verginin mükellefini değiştirebilecek nitelikte değildir. Öte yandan; 213 sayılı Kanunun 122’nci maddesinde de, vergi dairesinden, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesinin mükellefler tarafından istenebileceği hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan; söz konusu vergi dolayısıyla yapılan herhangi bir vergi hatası nedeniyle fazladan istenen ya da alınan verginin düzeltilmesinin, ancak, 6802 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinde mükellef olarak gösterilen banka, banker veya sigorta şirketleri tarafından istenilmesi gerekmektedir. Davacı bankaca, işlem sırasında tahsil edilip vergi dairesine yatırılan vergiye nihai olarak katlanan şirketin bu yükten kurtulabilmesi ise, ancak adli yargı mercilerinde açılacak bir rücu davası ile olanaklı bulunmaktadır. Nitekim; olayda da söz konusu şirket tarafından anılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacı banka tarafından açılan davada işin esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyetsizlik nedeniyle reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Vergi hatalarının düzeltilmesi istemlerinde davaya konu idari işlem, 213 sayılı Kanunun 124’üncü maddesi hükmü gereğince düzeltme isteminin reddine ilişkin vergi dairesi işlemine karşı şikayet yoluyla başvuru sonucu Maliye Bakanlığınca tesis edilen ret işlemi olduğundan; ayrıca, mahkemece, dosyanın Maliye Bakanlığı husumetiyle tekemmül ettirilerek karara bağlanması da gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; dava hakkında, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak yeniden karar verilmek üzere, Mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 29.4.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.