Danıştay Kararı 7. Daire 1998/674 E. 1999/1463 K. 14.04.1999 T.

7. Daire         1998/674 E.  ,  1999/1463 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/674
Karar No: 1999/1463

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar:1- … Vergi Dairesi Müdürlüğü
2- …Mesken Sanayii A.Ş.
İstemin Özeti : Yükümlü şirket ile …Turistik Tesisleri Anonim Şirketi arasında düzenlenen birleşme sözleşmesinin nispi oranda damga vergisine tabi olduğundan bahisle vergi inceleme raporuna dayanılarak yükümlü şirket adına ikmalen tarh edilen kaçakçılık cezalı damga vergisinin terkini istemiyle açılan davada; Damga Vergisi Kanununun 1’inci ve 3’üncü maddelerinden bahsedilerek, dosyanın incelenmesinden, şirket ana sözleşmesinde belirlendiği şekilde, 22.10.1993 tarihli toplantıda alınan karar gereğince, devir alınan … Turistik Tesisleri Anonim Şirketinin bilançosunun aynen şirketlerine devredilmesi suretiyle karşılandığı ve artırılan bu sermayenin … Turistik Tesisler Anonim Şirketi ortaklarına hisseleri oranında dağıtıldığı, mukavelede yer alması gereken belli para tutarının 111.000.000.000.-lira olduğunun açık olduğu, bu durumda sözleşmenin nispi oranda damga vergisine tabi tutularak vergilendirilmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığı; öte yandan, olayda davacı şirketin vergi zıyaına sebebiyet verdiği sonucuna varıldığından kusur cezası kesilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın, kusur cezalı tarhiyata ilişkin kısmının reddine, kaçakçılık cezalı kısmının ise kabulüne ve kaçakçılık cezasının terkinine ilişkin …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; vergi dairesince olayda kaçakçılık cezası kesilmesi gerektiği; davacı Şirketçe, sözleşmenin maktu oranda damga vergisine tabi tutulması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, tarafların karşılıklı temyiz istemlerinin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı şirket ile … Turistik Tesisleri Anonim Şirketi arasında düzenlenen birleşme sözleşmesinin nispi oranda damga vergisine tabi olduğundan bahisle davacı şirket adına tarh edilen damga vergisinin ve kesilen kaçakçılık cezasının terkini istemiyle açılan davada; tarhiyatın vergi aslına ilişkin kısmının reddi; kaçakçılık cezasının ise kusura çevrilmesi yönünde verilen Vergi Mahkemesi kararının taraflarca bozulması istemine ilişkindir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın vergi cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacı Şirketin temyiz başvurusuna gelince;
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, anılan kanuna ekli (I) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, söz konusu tablonun 1’inci bölümünde de, mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerden belli bir parayı ihtiva edenlerin nispi, etmeyenlerin maktu damga vergisine tabi tutulacağı, 2’nci maddesinde, vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olduğu, 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, 10’uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı paranın; maktu vergide, kağıtların mahiyetlerinin esas alınacağı, belli para teriminin kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği; 11’inci maddesinde de, cari hesap şeklinde açılan kredilerle, her türlü ikrazata ait taahhütname ve mukavelenameler ve bunların temlik, yenileme, devir ve değiştirilmesine müteallik bütün kağıtlarda ve keza matlupların devir ve temlikine ilişkin mukavelename ve temliknamelerde ikraz veya temlik edilen para miktarının veya azami haddinin gösterilmesinin mecburi olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; damga vergisine tabi bir kağıdın, nispi oranda vergilendirilebilmesi için, ya kağıda bağlanan işlem bedelinin (kağıdın içerdiği meblağın) kağıtta açıkça belirtilmiş olması, ya da bu bedelin matematiksel olarak hesaplanmasına olanak sağlayan rakamların kağıtta yer almış bulunması gerekmektedir.
Olayda; idarece nispi vergiye tabi tutulan birleşme sözleşmesinin incelenmesinden, sözleşmenin “…’nın mevcut sermayesinin,…’ın sermaye tutarı kadar artırılacağı” yolundaki 5’inci maddesi, kanunda öngörülen anlamda belli parayı ihtiva etmediği gibi, sözleşme konusu işlem bedelinin hesaplanmasına olanak sağlayacak belli rakamlar da içermediği anlaşıldığından; maktu olarak vergilendirilmesi gereken sözleşme için nispi vergi tarh edilmesinde ve bu tarhiyata karşı açılan davanın vergi aslı ve kusur cezasına ilişkin kısmının reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, vergi dairesi temyiz isteminin reddine; davacı Şirketin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 14.4.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.