Danıştay Kararı 7. Daire 1998/447 E. 1999/934 K. 08.03.1999 T.

7. Daire         1998/447 E.  ,  1999/934 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/447
Karar No: 1999/934

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Otomotiv Pazarlama ve Sanayi Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Davacı şirketin aktifinde kayıtlı uçak için kaçakçılık cezalı olarak salınan ek motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrini; olayda, sivil havacılık şirketlerine yük ve yolcu taşımacılığında kullanılmak üzere kiralandığı anlaşılan uçağa ilişkin olarak yapılan ve ihbarname ile tebliğ edilen kaçakçılık cezalı tarhiyata karşı davacı tarafından yapılan düzeltme talebine cevap verildiği halde, davacının Maliye Bakanlığına şikayet yolu ile başvuruda bulunmasına fırsat tanınmadan dava konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu durumda cezalı tarhiyat kesinleşmeden ödeme emri düzenlendiği gibi, yolcu ve yük taşımacılığında kullanıldığı açık olan uçak için ileri sürülen iddiaların ödeme emri safhasında “borcum yoktur” kapsamında incelenebileceği gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin …gün ve …; K:…sayılı kararının; düzeltme talebine cevap verilmemesi üzerine dava açılması veya şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurulması gerekirken bu yola gidilmediğinden cezalı tarhiyatın kesinleştiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; dava konusu ödeme emrinin iptaline dair vergi mahkemesi kararının; davacı şirket aktifine kayıtlı uçak için ek motorlu taşıtlar vergisi salınması ve kaçakçılık cezası kesilmesi yoluyla tesis edilen işleme karşı yapılan düzeltme talebi üzerine, Maliye Bakanlığına şikayet yoluyla başvuruda bulunulmadığı gibi dava da açılmadığından amme alacağının kesinleştiği ileri sürülerek bozulması istemine ilişkindir.
3986 sayılı Kanunun 9’uncu maddesinde, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5’inci ve 6’ncı maddelerinde yer alan I, II, III ve IV sayılı tarifelere göre vergiye tabi olan taşıtlardan yolcu ve yük naklinde kullanılanlar hariç, ticari işletmeye dahil olan ancak taşımacılık faaliyetinde kullanılmayanlar dahil olmak üzere, değeri 500.000.000.- lirayı geçenlerin bir defaya mahsus olmak üzere ek motorlu taşıtlar vergisine tabi olduğu; hesaplanan verginin 1 Temmuz 1994 tarihinde taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesince tahakkuk ve tebliğ edilmiş sayılacağı ve 31 Temmuz 1994 tarihine kadar motorlu taşıtlar vergisi ikinci taksidi ile birlikte ödeneceği; taşıtın değerinin, motorlu kara taşıtı dışındaki taşıtlarda, taşıtın sigortasına esas değeri, sigortası bulunmayanlarda ise rayiç bedeli olduğu ve bu tutarların kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde bir beyanname ile beyan edileceği, beyanname verilmemesi veya rayiç bedelin noksan bildirildiğinin tespiti halinde taşıtın değerinin takdir komisyonunca takdir edileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin aktifinde kayıtlı uçak için beyanname verilmemesi üzerine, taşıtın rayiç bedelinin tespiti için takdir komisyonuna gidilerek, komisyonunca belirlenen matrah üzerinden hesaplanan ek moturlu taşıtlar vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasının 14.6.1995 tarihinde ihbarname ile tebliği üzerine 8.9.1995 tarihinde davalı idare kayıtlarına giren dilekçe ile düzeltme talebinde bulunulduğu, bilahare düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada mahkemece düzeltme talebi sonuçlandırılmadan ödeme emri düzenlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, ikmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergilerin, tahsil zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitlerin, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödeneceği açıklanmış olup; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında da, vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılmasının, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durduracağı hüküm altına alınmıştır.
Olayda; 14.6.1995 tarihinde tebliğ edilen ihbarname üzerine yasal süresinde (en geç 14.7.1995 tarihine kadar) dava açma yoluna gidilmediği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11’inci maddesinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte herhangi bir başvuruda da bulunulmadığından; Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesinin yukarıda açıklanan 1’inci fıkrasında öngörülen vadesinde ödenmediği anlaşılan söz konusu kamu alacağının ödeme emri ile takibine herhangi bir hukuki engel mevcut değildir.
Öte yandan; Vergi Usul Kanununun 124’üncü maddesi hükmü uyarınca vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yapılan düzeltme taleplerinin tahsilatı durduracağı yolunda herhangi bir yasal düzenleme de yoktur.
Açıklanan nedenlerle, yazılı gerekçeyle verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmediğinden, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 8.3.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AYRIŞIK OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz.