Danıştay Kararı 7. Daire 1998/3889 E. 1999/2965 K. 16.05.1999 T.

7. Daire         1998/3889 E.  ,  1999/2965 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/3889
Karar No: 1999/2965

Temyiz İsteminde Bulunan : …Gıda Sanayi ve Ticaret
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli gümrük giriş beyannamesi kapsamı eşyaya ilişkin olarak tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 78, 79 ve 80’inci maddeleri ile 6183 sayılı Kanunun 55 ve 58’inci maddeleri açıklandıktan sonra, olayda, davacı şirket adına tahakkuk ettirilen gümrük vergisinin 16.11.1994 tarihinde tebliğ edildiği, yükümlüce bu tahakkuka itiraz edilmemesi üzerine, 2.11.1995 tarihinde tebligatın yenilendiği, bunun üzerine davacı tarafından idareye başvurularak dava açıldığının bildirildiği, yani idari itiraz yoluna başvurulmadığı, bu durumda kamu alacağının kesinleştiği gerekçesiyle reddeden …’nci Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının; gümrük vergisi tahakkukuna karşı yapılan itirazın henüz sonuçlandırılmadığı, bu nedenle amme alacağının kesinleşmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlık, mükellef tarafından ithal edilen eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen vergilerin tahsili amacıyla ödeme emri tanzim ve tebliğinden doğmuştur.
6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, gümrük vergi ve resimleri tahakkukuna karşı gümrük mevzuatı uyarınca 30.11.1994 tarihli dilekçeyle yapılan idari itirazın karara bağlanmadığı, dolayısıyla, belirlenen bir vadede ödenmeyen herhangi bir amme alacağının bulunmadığı anlaşılmakla, kesinleşmeyen vergi alacağının tahsili amacıyla ödeme emri tanziminde ve ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın yazılı gerekçeyle reddi yolundaki mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58’inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketçe ithal edilen eşya nedeniyle yapılan ek tahakkukun 16.11.1994 tarihinde tebliği üzerine, aynı gün gümrük müdürlüğü kayıtlarına giren 31.11.1994 tarihli dilekçeyle itiraz edildiği, idarece itiraz hakkında bir karar verilmeden uyuşmazlık konusu ödeme emrinin tanzim ve tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar, idarece, tahakkuka itiraz edilmediği ileri sürülmekteyse de, dosyada mevcut bulunan 30.11.1994 tarihli itiraz dilekçesinin aynı gün ve … sayısıyla gümrük kaydına girdiği Dairemizin 11.5.1999 günlü ara kararına cevaben gönderilen davalı idare yazısında da belirtilmektedir.
Gümrük vergisi tahakkuklarına karşı yapılacak itirazlar, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 78’inci maddesinde düzenlenmiş, aynı kanunun 79’uncu maddesinde de; “Tahakkuku yapan memurlar, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek beyanname ve sair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alırlar. Bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılır. İtiraz, ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabilir.” hükmü yer almıştır.
1615 sayılı Kanunun “İtirazın İncelenmesi” başlıklı 81’inci maddesinde, “İtirazlar bir dilekçe ile tahakkuku yapan idare kanalı ile bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğüne yapılır ve müdürlükçe bir ay içinde incelenerek karara bağlanır.
Müdürlükçe itiraz yerinde görülmezse mütalaası ile birlikte belge ve numuneler, beyan olunan normal fiyat ile vergi miktarı Bakanlıkça tespit edilecek değere kadar olan anlaşmazlıklar için, bağlı bulundukları gümrükler başmüdürlüklerine, bu miktardan fazla olan kıymet ve vergiler için de Gümrükler Genel Müdürlüğüne gönderilir. Bu itirazlar başmüdürlüklerce iki ay, Genel Müdürlükçe üç ay içinde incelenir ve bir karara bağlanır.
Başmüdürlüklerce veya Genel Müdürlükçe itiraz yerinde görülürse tahakkukun buna göre yapılması gümrüğe tebliğ olunur. Ayrı bir uygulama kararına varılmış ise bu karar da ilgili gümrük vasıtasıyla itiraz sahibine tebliğ edilir…” hükmüne yer verilmiş, Gümrük Kanununun uygulanmasına ilişkin olarak çıkarılan Gümrük Yönetmeliğinin 413’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında, belge ve örnekler üzerinde yapılan incelemeler sonunda, Başmüdürlüklerce veya Genel Müdürlükçe mükellef itirazının ret veya kabul olunacağı, veyahut ayrı bir uygulama kararına varılacağı ve durumun ilgili gümrüğe ve bu kanal ile mükellefe bildirileceği, 3’üncü fıkrasında, mükellefin itirazı yerinde görüldüğü veya varılan ayrı uygulama kararı mükellefçe kabul olunduğu takdirde, tahakkukun buna göre düzeltileceği açıklandıktan sonra, 414’üncü maddesinde de, mükelleflerin, Genel Müdürlük kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurabilecekleri belirtilmiştir.
Olayda, gümrük vergi ve resimleri tahakkukuna karşı yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesindeki mükellef itirazı hakkında herhangi bir karar verilmediği, dolayısıyla ortada kesinleşmiş bir amme alacağının bulunmadığı anlaşılmakla, söz konusu gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla yükümlü adına ödeme emri tanzim ve tebliğinde ve ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın yazılı gerekçeyle reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.9.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.