Danıştay Kararı 7. Daire 1998/3174 E. 1999/2137 K. 25.05.1999 T.

7. Daire         1998/3174 E.  ,  1999/2137 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/3174
Karar No: 1999/2137

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Tekstil Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Yatırım teşvik belgesi kapsamında artırılan sermaye için tahakkuk ettirilen 245.854.000.- lira damga vergisini; uyuşmazlığın, yatırım teşvik belgesine istinaden sermaye artırımında bulunan yükümlü şirkete uygulanacak damga vergisi istisna tutarının hesaplama şeklinden kaynaklandığı, yükümlü şirketçe artırılan 210.000.000.000.- liranın teşvik belgesinde öngörülmeyen 120.000.000.000.- liralık kısmı matraha esas alınarak 720.900.000.- lira ödenecek damga vergisi hesaplanmış ise de, vergi, resim ve harç istisnasından yararlanmayan bir yükümlünün ödeyeceği verginin azami sınırının, Damga Vergisi Kanununa bağlı I sayılı Tabloya göre, 1.015.525.200.- lira olduğu; bu vergi tutarının da, 169.104.200.000.- lira matraha tekabül ettiği; davacı şirket artırılan sermayenin 90.000.000.000.- lirası için yatırım teşvik belgesinde öngörülen istisnadan faydalandığından vergiye tabi matrahının 79.104.200.000.- liradan ibaret bulunduğu, bu matraha tekabül eden vergi miktarının da 475.046.00.- lira olacağı gerekçesiyle terkin eden …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; vergi kanunlarında ödenecek vergiden, matraha ulaşılabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı; davacı şirketin 90.000.000.000.- lira nakit sermaye artışının, vergiden mütesna olduğunun ihtilafsız bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Uyuşmazlık, yükümlü şirketçe sermayenin 210.000.000.000.- lira artırılması sırasında ne miktarda damga vergisi ödeneceğine ilişkindir.
Damga Vergisi Kanunu hükümlerine göre, yükümlü şirketin artırdığı sermaye miktarının 90.000.000.000.-lirası yatırım teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde, nakit olarak artırıldığından, vergi, resim ve harç istisnasından yararlandırılması ve kalan 120.000.000.000.- liranın damga vergisine tabi olması gerekmektedir.
Yükümlü şirketçe azami ödenecek vergiden hareket edilerek matraha ulaşılması sonucu hesaplanan 79.104.200.000.- lira matrah üzerinden damga vergisi ödenmesi gerektiği yönünde ileri sürülen iddiada yasal isabet bulunmadığından, yazılı gerekçeyle tarhiyatı terkin eden mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabul edilerek, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı şirketin sermaye artırımının teşvik belgesi gereği damga vergisi istisnasından yararlanan kısmı için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine fazla hesaplandığı iddia olunan vergi miktarına ait tahakkuku iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Olayda; şirketin sermaye artırımının 90.000.000.000.- liralık kısmı dışında kalan miktarının teşvik belgesinde öngörülen koşullara uygun olmadığından, damga vergisi istisnasından yararlanamadığı; bu miktara ilişkin damga vergisi beyannamesinin ihtirazi kayıtla verilmesi üzerine, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı Tablonun 1’inci fıkrasının 3’üncü bendinde öngörülen oranlarda damga vergisi hesaplanıp tahakkuk ettirildiği; davacı şirketçe, gerek ihtirazi kayıt dilekçesinde ve gerekse dava dilekçesinde, açıklanan şekilde hesaplanacak damga vergisinin ilgili yıldaki azami tutarının 1.015.525.200.- lira olduğu; bu tutarında, tabloda yer alan oranlara göre 169.104.200.000.- liralık matraha tekabül ettiği; bu nedenle, sermaye artışının en çok bu miktarının damga vergisine tabi tutulabileceği; bunun sonucu olarak, 90.000.000.000.- liralık istisnanın gerçekleştirdikleri sermaye artışından değil, azami damga vergisi matrahı olan 169.104.200.000.- TL.ndan indirilerek, bakiye 79.104.200.000.- TL.ndan damga vergisi alınması gerektiği; bu miktarı aşan verginin, haksız olduğu iddialarında bulunulduğu; Mahkemece de, bu iddialar aynen benimsenerek, temyize konu kararda, dava konusu tahakkukun iptaline karar verildiği, dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Damga Vergisi Kanununun (I) sayılı Tablosunun yukarıda sözü edilen düzenlemelerinde, anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin sermaye artırımlarında, artırılan sermayenin ilk 100 milyon lirası için, binde 12; sonra gelen 100 milyon lirası için, binde 9 ve 200 milyon liradan yukarısı için, binde 6 oranında damga vergisi hesaplanacağı; hesaplanan vergi miktarının (1996 yılı için) 1.015.525.200.- lirayı aşamayacağı öngörülmüştür. Bu düzenlemeye göre; sermaye artırımlarında istisna tutarının artırılan miktardan düşülmesinden sonra kalan miktarın, düzenlemede belirtilen dilimlere göre vergilendirilmesi ve bu şekilde hesaplanan vergilerin azami tutarı aşıp aşmadığı hususunun bundan sonra araştırılması; bu araştırmaya göre, azami tutarı aştığı saptanan verginin aranmaması gerekmektedir. Olayda da, Vergi Dairesi Müdürlüğünce, bu yönteme uyularak damga vergisi tahakkuku yapılmıştır. Verginin azami tutarının oranlara göre bulunacak matrahından, sermaye artışının vergiden müstesna kısmının indirilmesi ve bakiyesinin vergilendirilmesi, ne yukarıda açıklanan vergilendirme yöntemine uygundur; ne de vergi kanunlarında böyle bir vergi hesaplama yöntemi öngörülmüştür.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yönde verilen temyize konu kararın bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 25.5.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.