Danıştay Kararı 7. Daire 1998/2944 E. 1999/1392 K. 08.04.1999 T.

7. Daire         1998/2944 E.  ,  1999/1392 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/2944
Karar No: 1999/1392

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …Anonim Şirketi Ankara Şubesi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Davacı banka ile müşterisi arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredinin teminatı olarak müşterinin bankadaki hesabında bulunan paranın rehnedilmesi amacıyla düzenlenen rehin blokaj sözleşmesine ilişkin olarak yapılan kusur cezalı damga vergisi tarhiyatını; 488 sayılı Kanunun 1 ve 6’ncı maddelerinden bahisle, rehin blokaj sözleşmesinin, ilgili olduğu genel kredi sözleşmesinden tamamen ayrı, başka bir akit ve işlemi ifade eden bir sözleşme olmayıp, asıl sözleşmenin mütemmim cüz’ü olduğu, asıl sözleşmeden doğduğu ve buna bağlı olarak yapıldığı, bu sebeple, ayrıca vergiye tabi tutulamayacağı gerekçesiyle kaldıran …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; vergi inceleme raporuna istinaden yapılan tarhiyatın hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :488 sayılı Kanunun 6’ncı maddesine göre bir kağıtta toplanan, birbirlerine bağlı ve bir asıldan doğma akit ve işlemlerden ayrı ayrı vergi alınmayacak, en yüksek vergi alınması gereken kağıt vergiye tabi olacaktır.
Olayda, genel kredi sözleşmesi ile rehin blokaj sözleşmesi birbirine bağlı ve bir asıldan doğma sözleşmeler olmadığı gibi, bir kağıtta toplanmayıp ayrı ayrı düzenlendiklerinden her ikisinin de vergiye tabi olması gerekir.
Bu durumda, yapılan tarhiyatta kanuna aykırılık bulunmadığından, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı banka ile müşterisi arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredinin teminatı olarak müşterinin banka hesabında bulunan parasının bankaya rehnedilmesi amacıyla da rehin blokaj sözleşmesi imzalandığı; bu iki sözleşmenin birbirine bağlı ve bir asıldan doğma sözleşmeler olduğundan bahisle, vergisi en yüksek olan genel kredi sözleşmesi üzerinden damga vergisi hesaplandığı; rehin blokaj sözleşmesi için ayrıca damga vergisi ödenmediği anlaşılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların, damga vergisine tabi olacağı; bu Kanundaki kağıt teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade ettiği belirtilmiş; 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında ise, bir kağıtta toplanan akit ve işlemlerin birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde, damga vergisinin, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; Damga Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca vergileme yapılabilmesi için, iki şartın bir arada gerçekleşmiş bulunması zorunludur. Bu şartlardan ilki, akit ve işlemlerin birbirine bağlı ve bir asıldan doğma olmaları; ikincisi ise, bu akit ve işlemlerin tek bir kağıtta toplanmasıdır. Bu durum karşısında, birbirine bağlı ve bir asıldan doğma olsalar dahi, işlemlerin ayrı kağıtlarda yer almış bulunmaları halinde, her bir kağıdın diğerinden ayrı olarak damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Olayda; birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları iddia olunan genel kredi sözleşmesi ile rehin blokaj sözleşmesi ayrı kağıtlarda düzenlenmiş olduklarından, yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yolda verilen mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 8.4.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.